Sosyal Medya ama ne kadar?

Hayatı fazlasıyla online yaşayan bir kadınım. Yıllar önce söyleseler  Sosyal Medyanın hayatımda yerinin bu kadar yer alacağını düşünemezdim. Sürekli bir güncelleme, bildirme ve yetişememe hali söz konusu.. Gerçekten etrafımda ki tüm arkadaşlarımda böyle deyim doğru ise internetsiz duramaz olduk.İphone benim süper bilgisayarım. İçinde ki bir çok uygulama ile bana uygun olan her anı değerlendiriyorum. Ama gelin görün bu işin bir de koca kısmı var. Bir kaç gündür Mutlu Dr sürekli bana takılıyor. Geçtiğimiz günlerde Bakırköy’de açılan “İnternet Bağımlılığı Polikliniği” nden bahsediyor ve sana randevu alalım diyor. Ki Mutlu Dr bunu bana diyorsa vay halime diyerek ayna tuttum kendime hemen.

Şimdi konuyla ilgili bir yazıyı da kendi yazımın sonunda paylaşacağım ama önce ben de belirtileri var mı diye baktım.İnternet bağımlısı diyebilmek için :

  • Aile ilişkilerinde ve sosyal ilişkilerde bozulma,
  • Öğrencilerde derslere katılımının azalması,
  • Okuldan uzaklaşma,
  • İş yerlerinde iş veriminin düşmesi,
  • İşten ayrılma,
  • Yeme – içme gibi günlük yaşam aktivitelerin ihmal edilmesi,
  • Obezite,
  • Yorgunluk,
  • Yaygın beden ağrıları gibi yıkıcı sonuçlar..

vallahi hiç biri ben de yok. Eğer siz de benzer şikayetler varsa hemen başvurun bir uzman hekime…

Sonra yine bakıyorum ve cevaplarımı sizinle paylaşıyorum:

  • Chat ve sosyal medya bağımlısı mıyım? belki birazcık sosyal medya 
  • Online alışveriş yapıyor muyum? yılda bir iki kez
  • Cinsel içerikli siteye giriyor muyum? hiç işim olmadı bugüne kadar
  • Saatlerce bilgisayar oyun oynamak ? Hiç oynamaya vaktim yok. Ağustosta tatilde angry bird oynadım sadece sayılır mı bilmem. Vaktim olsa  bilgisayarımı düzenlerim..

Şimdi sadece sosyal medya kısmı” eğer bağımlıysam” kalıyor. Ama size ne yapıp yapmadığımı anlatayım siz karar verin yorum bırakın. Eğer bağımlıysam vallahi bu kliniğe gideceğim 🙂

Facebook, twitter, instagram, friendfeed hesaplarım birbirine bağlı. Bir içerik girdiğim de her yerde aynı anda yer alabiliyor. Bunun yanı sıra linkedin , foursquare, whatsApp ve  buraya gördüğünüz  bilumum uygulama telefonumda mevcut.

Gün içinde bir ya da iki kez telefonumdan facebook’a bakıyorum. Geçirdiğim süre 5 dk hiç geçmedi. Var olan facebook sayfam için ya fotoğraf ekliyorum ya da gelen yorum vb cevap yazıyorum. Twitter da zaman zaman uğruyorum. en çok zamanı burada geçirebiliyorum. Çekimde , sporda, ev halinde yani gün içinde nadir bakabiliyorum. Zaten sayfayı açtığımda da gelen yorumlara cevap verebilmem zaman alıyor. Her yoruma cevap mutlaka veriyorum. 3476 takipçim var ve her geçen gün artıyor. Üç kez twitter hesabımı 5 saat süre ile engelledi. twitter da günlük 1000 tweet ve saat  de 250 tweet atma hakkımı doldurdum diye.. Ama bu haksızlık bana göre. Sonuçta bir çok kişiye cevap verememiş oluyorum en sevmediğim yanı bu..Zaman geçirmek için hiç orada oyalanmadım. Çalışırken mutlaka açarım bir yandan phostoshop yaparken ya da blog yazısı yazarken cevaplarım tüm yorumları…

İnstagram;  en rahat anımda fotoğraflara bakmaktan çok keyif aldığım uygulama. Genel de akşam üzeri 10 dk bakıyorum. Ya da ayıp ama gerçek tuvalette elimde oluyor 🙂

Geçtiğimiz günlerde path diye sevmediğim bir uygulamayı sildim Bağımlı olsam bu uygulamaları hayatımdan çıkaramam değil mi?

Foursquare de aylarca elimi sürmedim tüm bilgilerimi sildim şimdi hafta da bir bazen 10 günde bir buradayım diyorum o kadar. Onun da 1000 kişi ile sınırı var. Şu an arkadaşım olmak için bekleyen yüzlerce kişi var kabul edemiyorum.

Linkedin ise haftada bir kez kontrol ettiğim 1 dk geçmeyen bir inceleme.

Whatsapp ise iphone kullanmama rağmen yıllarca kullanmadığım ama şimdi Melis ile sadece oradan haberleştiğim bir uygulama…

Bunun dışında size kısaca aktivite haritamdan bahsedeyim ki objektif karar verin. Sabah kızlarla erken ayaklanıyoruz. Onlar ile ayılana kadar okul zamanı vb geliyor. Çekimim yoksa tüm plan onlara göre… Maya Su okula gidiyor Mira’nın kahvaltısı sonrası hemen spora gitmeye çalışıyorum. Spor bana şart doktor sebebi ile kaçamak yapmam yasak.

Spor sonrası eve gelip Mira’yı uyutma , akşam için yemek planlama, vakit kalırsa emailleri kontrol cevaplama… Sonra yapılacak görüşme vb varsa onları gerçekleştirme…Saat 16.30 en geç evde olma Maya Su okuldan geliyor ve evde olmaya mutlaka özen gösteriyorum ben yıllardır bu böyle.. Melis ile de okul ve hayat üzerine kıkırdama. 17-17.30 arası yardımcı çıkmadan önce onlar oynar ya ben blog yazısı planlarım ya da başka işler… Albüm yapıştırma, kargolama, baskı yap etc hayat sadece çekmekten ibaret değil ki..

Bunun dışında dostlarıma zaman ayırmaya çalışıyorum. Kahçe içmeye sohbete daima vakit ayırırım. 17.30 sonrası üç kız ile Mutlu Dr gelinceye kadar kızlarlayım. Mesela şu an şu yazıyı yazarken kar yağmaya başladı ve salonda kar dansı yaptık 🙂

Akşam olupta Mutlu Dr eve gelince benim pil yavaşlıyor. Ama akşam yemeği, mutfağı toparlama, kızları uyutma derken saat 22.30 … E bize ne kadı, DVD izlemeye çalışsak yarısında uyukluyorum çünkü çok uykusuz anneyim. Mutlu dr ile kahve vb içip sohbet ama arada bir iki cevap acil mail…

Keşke çok zamanım olsa ben de gerçekten zaman geçirebilsem şöyle boş boş ekran başında diyorum töbe töbe…

Şimdi siz söyleyin ben internet ve sosyal medya bağımlısı mıyım?

YSM-bağımsız

Uzman görüşü Uzm.Klinik Psikolog Nuray Sarp buyrun okuyun lütfen 🙂

“İnternet dünyası yararlı bilgi dolu olmakla birlikte giderek artan sosyal medya ağı, insanların hayatını farklı boyutlarda etkiler oldu. Sosyal medya o kadar önem kazandı ki insanlar evlerinden facebook, twitter gibi siteleri kontrol etmeden çıkamaz oldular. Bu siteler artık sadece internet sitesi olmaktan çıkıp bizim bazı ihtiyaçlarımızı karşılayan temel yerlere yerleşmeye başladılar. Peki nedir bu ihtiyaçlar? Neden bu kadar sosyallik arıyoruz?

Araç ne olursa olsun, bir araca bu kadar çok sarılmamız için mutlaka bizimle ilgili olmalıdır. Bununla kastedilen kendimizle ilgili olması ve sosyal alanımızla ilgili olmasıdır. Nedir bu ihtiyaçlar?

Örneğin; Aynı görüşte olan insanlarla yakınlaşma ihtiyacınız var ise kişiliğinizin gizli yönlerini paylaştığınız diğer bireyleri online ortamda ararsınız, sonuçtada bu ilişkilerden dolayı toplum önünde gösteremedeğiniz yönlerinizi onaylanmış hissedersiniz.Veya yeni bir kimlik oluşturma arayışı içindeyseniz ya da kendi kimliğinizle ilgili beğenmediğiniz yönlerinizden kurtulmaya çalışıyorsanız online ortamda idealize ettiğiniz bir kimlikle dolaşabilirsiniz, bu da geçek hayattan uzaklaşmanızı azaltan bir araç olarak kullanılabilir.Yani online olarak yaşadığınız hayat aslında gerçek hayatınızda bir etki gösterir.

Sosyal ilişkilerimize bakacak olursak:
 Sosyal kaygısı olan bireyler veya yalnız hisseden bireyler, online hayatlarında kendilerini daha rahat açabilir ve diğerlerinden yakınlık görme ihtiyaçlarını karşılayabilirken, gerçek hayatta bu yalnızlığını daha az hissetmesini, daha az depresif hissetmesini de sağlayabilir.

Yaşamı çok yoğun olan kişiler sosyalleşmenin imkanını çoğunlukla hızlı ve pratik olan internette bulur. Yine online ortamda idealize ettikleri yani olmak istedikleri, onaylanmak istedikleri gibi davranıp (mutlu bir çift ilişkisi, başarılı bir kariyer, veya sağlıklı bir yaşam görüntüsü) diğerler insanlar tarafından sevilme, beğenilme ve kabul görme sağlayabilirler. 

Bazen de yaşadıkları ilişkilerde aşırı güven arayan, risklerden kaçan kişiler interneti eş ve arkadaş bulmak için kullanabiliyorlar, ilişkilerini istedikleri gibi şekillendirip kendi güvenli bölgelerinden yani bilgisayar başından, istedikleri gibi hareket edebiliyorlar. Bu ise, daha geniş sosyal çevre hissi, ve daha sonra yüz yüze ilişkilere değişebilecek arkadaş edinme deneyimi olarak gerçek hayata yansıyabiliyor.

Aslında araştırmalar, internette sosyalleşmenin yalnızlığı ve depresyonu arttırdığını gösterse de, kişilerin bildirdiği sonuçlar bunun tam aksine. Yalnız hissetmediklerini ve depresif hislerinin azaldığı yönünde görülüyor. Kişi kendine kurduğu bu dünyada yer edinirken, temel bazı ihtiyaçlarını gerçek ve kalıcı olmayan bir şekilde sağlayarak, gerçek dünyada bu ihtiyaçlarını sağlama girişimlerinden vazgeçiyor gibi. 

Her ne kadar hayata ve teknolojiye ayak uydurmamız, yenilikleri takip etmemiz bize bir çok şey kazandırsa da, kendi gerçek yaşamımızın ihtiyaçlarını, bu dünyaya taşımamakta yarar var. “

17 Yorum
  • Ayça Oğuş
    17 Ocak 2012 saat 08:37

    benim kadar işte :))
    Buna bağımlılık denilemez.. ayrıca işimizle çok bağlantılı online kalabilmek ..bu derecede kalabilmek bağımlılık demek değil bence ama koca kişime göre ben de bağımlıyım .. telefonlarımızda olması bile yetiyor ona göre :)) rahat kalll 🙂

  • TUGBA
    17 Ocak 2012 saat 08:48

    Güzel bir yazı olmuş. Güne koşturmacayla başlıyorum ve akşama kadar da devam ediyor.İş yoğunluğu arasında bana nefes aldıran bir araç sanki. Bağımlılık değil bence…

  • Ferhat ER
    17 Ocak 2012 saat 09:41

    Sosyal olan her şeye varız! 🙂

  • admin
    17 Ocak 2012 saat 10:23

    Nerede sosyallik oradayız 🙂

  • admin
    17 Ocak 2012 saat 10:24

    Değil tabii. Zaten kriterlere göre değilmişiz 🙂

  • admin
    17 Ocak 2012 saat 10:25

    🙂 wuhu yalnız olmadığını bilmek rahatlatıyor insanı.
    Saol Ayçacım

  • Elif
    17 Ocak 2012 saat 13:24

    Bağımlı olabilmek için boş zaman lazım, o da biz de olmadığına göre bir tehlike yok kısacası :)) süper ayna oldu bu yazı, çok tşk…

  • admin
    17 Ocak 2012 saat 13:27

    Sevgili Elif,
    Vallahi ben de bağımlı mıyım vb derken ortaya çıktı iyi ki de çıktı…
    Hep birlikte olmadığımızı öğreniyoruz
    Yaşasın online kardeşliği..
    YSM

  • Yemek Atlasi
    17 Ocak 2012 saat 20:16

    Olması gerektiği kadarsın bence. Ne eksik, ne fazla. Ben sosyal medyada biraz daha aktif olabilsem diye düşünürken, eşime göre bağımlıymışım ben.
    Özel hayatta bir aksaklık veya bir problem ile karşılaşılmadığı sürece sosyal medyanın hiç bir zararı yok.
    Gökçe

  • Hanzade Acar
    17 Ocak 2012 saat 21:08

    Yeşim’ciğim ,
    Ben de senin kadar bağımlıyım, boş zaman geçirmiyoruz çünkü yok öyle bir zaman. Ben seviyorum sosyal medyadaki dostlarımı, birlikte paylaşılanları ve sağlanan faydaları. Burada bence en önemlisi amaç.Çok güzel ve aydınlatıcı bir yazı ellerine sağlık.

  • DeydaAzra
    17 Ocak 2012 saat 21:31

    Benim kocam en son telefonumu kırmakla tehdit etti ki ben bunların yarısını bile kullanmıyorum :))
    Şaka bir yana, hayat çok hızlı artık ve buna ayak uydurmak için sürekli sürekli yenilenmek gerek.
    Bence biz gayet kararında kullanıyoruz programlarımızı 🙂
    Rahat ol.

  • admin
    18 Ocak 2012 saat 07:44

    Sevgili Gökçe,
    Eşler bizim sosyal olmamızı mı kıskanıyor acaba diyeceğim şimdi?
    Zararsız olsun hep
    Keyifle
    YSM

  • admin
    18 Ocak 2012 saat 07:44

    Hanzadecim,
    Aynen katılıyorum
    Sosyal medya yaşasın 🙂
    viva forever
    YSM

  • admin
    18 Ocak 2012 saat 07:45

    Azra
    İnanmıyorum 🙂
    Kesinlikle hayat hızlı ve uymamız gerekiyor
    Destekliyorumm

  • Tülay Sarı
    18 Ocak 2012 saat 14:43

    Eskiden en kızdığım şey, haftasonları ben ailecek kahvaltı keyfine hazırlanırken eşimin defalarca söylememden sonra bilgisayarın başından ancak kalkıp gelmesiydi. Bu dozda olmasa da sanki artık bütün boş zamanlarım bilgisayar başında geçiyor; yazı yazmak, okumak, araştırmalar yapmak, notlar almak için. Açık olduğu sürece de sosyal medya kanallarım da açık oluyor. Değerlendirdiğimde bağımlı değilim diyebiliyorum ama iletişimde kalmak gerekiyor çoğu zaman.

  • Yemek Atlasi
    18 Ocak 2012 saat 17:17

    Yeşim, işin ilginç tarafı ne biliyor musun? Benim kocam, bu şıkayet ettiği cep telefonu, tablet, ve sair bilimum telekomünikasyon araçlarını üreten şirketlerin birinde software mühendisi 🙂 Suçlu kim şimdi :))

  • admin
    19 Ocak 2012 saat 12:56

    Sevgili Tülay,
    Bakış açımız nasıl değişiyor değil mi?
    Ama erkeklerin bu kadar üzerinde durması bizim de onlar kadar etkin bu işi kıvırabilmemiz
    Yaşasın sosyaa medyamız

Yorum Yazın