26 May Portre | Burcu Yamacı: ‘İncire Yanık’
” Yaşantımdan aldığım keyif dışında hiçbir şeyin gurmesi değilim, bilirkişi olmaya hevesli değilim. Okuyanlara, tadanlara, pişirenlere, simyacılara, yorumlayanlara, gezginlere yok etmeye değil var etmeye çalışan herkese, her şeye saygı doluyum. Benim aşkım, işim: topraktan ateşten havadan sudan gelip geçen, beslenen her şeye. ”
Portre’de Nağme’nin Mayıs ayı konuğu Burcu Yamacı;
Yemyeşil yapraklarla çevrili küçük bahçede rüzgâr saçlarımızı uçururken ettiğimiz doyumsuz sohbetin etkisiyle kendimi İzmir’den çok başka bir yerde, kimbilir nerede hissettim.
Tanpınar’ın dizeleri düştü aklıma şimdi düşününce;
''Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.''
Teşekkür olsun.
Burcu’nun incirinin reçeli benim, hikayesi hepimizin.
Keyifli okumalar..
Melike Güngörer
İncire Yanık
”İncirin dalları hışırdıyor, karınca mı ısırdı ne, uyandım mı bilmiyorum, belki bir rüyayı uyuyorumdur hala.. Belki rüyadır ve geçmiştir uyumam, belki geçmiş hiç geçmemiştir.. Bizi belki içimizden geçirmiştir.. Birbirimizden..
Nenem ‘İncirin altında uyuma’ derdi. Derin olurmuş uykusu, hülyalara karışılıp dönülmez yollara gidilirmiş, cinler tutarmış o yolu. Ben bu bahçeden çok dönülmez diye yollara gittim, dönmemek üzre gittim yolları, o yolları kimler tutuyordu bakmadım bile, yaka yaka, yıka yıka gittim..
Yine bu bahçedeyim, yaşım beş, yaşım otuz beş, yaşım bir yerlerde gitmeyi bıraktığım yerde duran bir şey, yaşım cenaze, ben bahçedeyim.
Döndüm incire ‘Yaşım ne benim?’ İncir oralı değil, incir cevap vermiyor, artık incir de beni tanımıyor, beni kimse tanımıyor..
İçimde bir ateş tırmanıyor, yaksam bahçeyi yakarım ama İncir yanmaz bilirim, lanetliymiş, Nenem demişti. ‘Yanmaz’ demişti ‘Körolası, köklenir köklenir, yerin yedi kat dibine salar kendini, öyle tutunurmuş mendebur..’ İnciri de yakarım nene. Yedi katına da iner kökünden yakarım. Ben annemi yıkamaya geldim, bahçeye geldim, az önce göğün bütün katlarından tek tek düştüm, yerin yedi kat dibine girdim, zebanilerine selam verdim, annemi gömdüm. Ben istesem, bu bahçeyi yakarım..
İncire bir tekme savurdum, bana mısın demedi. Bir tekme daha, gövdesine bir yumruk.. ‘Geri ver, beş yaşındayım ben. Nenemi geri ver, sen gördün biz buradaydık, nenem, annem ve ben, senin mendebur dikildiğin bu bahçede, sınır koyduğun bu avluda biz, biz buradaydık. Sen şahitsin, sana and içilmiş, geri ver.. Beni ver!’
İncir beni tanımıyor, incir bana ses vermiyor.. Dalından hiç sarkmamışım, ‘düşen iflah olmaz’ diyenlere inat beş vakit atlayan ben değilmişimcesine, gölgesine çöküp çöküp ecinnileriyle beş taş oynayan annemin ebesi o değilmişçesine, nenemi gelin görmemişçesine, incir beni silmiş, incir hepimizi silmiş, biz hiç olmamışız meğerse…
Bu bahçeyi yakarım, ben çok yaktım.. Yemek diplerini, saçlarımı, yürekleri.. Bir zaman annemi yaktım, tutuşturdum kül ettim. Arkama bakmadan gittim, senin de dedim, bahçenin de, sizin masallarınızın da dedim, bırak dedim, ben yaşayacağım, beni ağaç gibi dikemezsin dedim, beni bu bahçeye gömemezsin, giderim..
Bahçedeyim, yaktığım annemi gömmekten geldim. Gittiğim bahçeye geldim. Ne ara? Yaşamaya gitmiştim bir inat, yaşadım da bir inat, dönmedim. Ben hiç anneme benzemedim. Hiç çocuk doğurmadım, çocuğumu toplayıp şehirden hiç ayrılmadım, dünyayı bahçe kadar sanmadım. Ben yaşadım incir, itin kopuğun arasında, dişlerimi sıka sıka, ellerim sıkı birer yumruk. Had bildire bildire, kıran kırana. Ben yenilmedim hayata, saklanmadım, ben kazandım! Hanımefendiyim ben, beylere boyun eğidirip, ben bir bebekten vazgeçip, ben hiç zayıf olmadım, dim dik! , hiç yuvarlanmadım, hiç düşmedim, kucağımda bebek terk edilmedim, ben hiç bahçeye kaçmadım, incir ben hiç…
Tanesi düşüyor ağaçtan, yüzümden yuvarlanıp, süt kokuyor. İncir bana cevap veriyor, hatırlamış beni, nenemi, annemi.
Annem süt kokardı, incir sütü..
Annem seni çok severdi, bir de reçelleri. Çeşit çeşit reçel, renk renk..
Ama en çok…
Annem beni hiç?
Çeşit çeşit reçel, renk renk
İncir sütü, annemin incir reçeli.
Süt yanığı elleri.
Kesin kesin dizmiştir boy boy kavanozları. Nenem bilmiştir, şimdi gelir demiştir, nenem döneyim istemiştir, kazanı yakmış, bütüüün kavanozları bir bir kaynatmıştır. Annem önce incirleri tek tek toplamıştır, sütlerini akıta akıta, tane tane koparıp.. Önce incirin sütünden, süt mayalamıştır, sarmıştır bohçalara, uyutmuştur..
Sonra tane tane soymuştur incirleri, zar gibi incecik dökülmüştür kabuklar, bahçeyi sarmıştır kokusu, karıncalar dizlerine doluşmuştur. İncirlerin göbeğinden birer kesik atmıştır ince, ne uzuun ne kısa, suya basmıştır, kazana sonra kaynamaya.. Acı suyu çıkıncaya kadar suda hoplaya zıplaya incirler, sonra yine tane tane, tek tek sıkıp her birini acısını almıştır. Nenem annemin ellerindekilere şöyle bi bakıp yarısı kadar demiştir, yarısı kadar şeker, annem hep yarısı kadar şeker..
Kazanın altı sönmemiştir yarısı kadar şeker, kendi kadar su annem reçeli kaynatmış, bütün bahçe mest olmuştur, incir bile kendinden olanı kıskanmıştır. Hilesini de yapmış iki karanfil atmıştır, annem incirle karanfil sever..
Ben inciri de, karanfili de.. Ben bahçeyi de, kazanı da, reçeli de.
Ben hiç süt kokmadım
Hiç reçel kaynatmadım
Ben hiç annem olmadım.
Nenem kazanı yakmış, annem reçelleri kaynatıyor. Annem hep reçel kaynatıyor, annem kazanın içinde gelmişi geçmişi, annem yanık türküleri, annem benim gençliğimi, meyveleri, ağaçları, dağları, hayırları, şehirleri, annem ha bire kaynatıyor, nenem ateşi hiç söndürmüyor.
Ben hiç büyümüyorum, beş yaşındayım, kazanın başında, ellerimi çırpa çırpa.. Nenem sesleniyor, yaklaşma, yanarsın.. Annem diyor, yanmaz o, incirden. Nenem diyor, İbrahim diyor, nenem yanmaz, ben incirdenim, annem reçelimi kaynatıyor, piçi diyor biri, piçler yanmaz. Atlıyorum incirden defalarca ve defalarca iflah olmaz diyorlar, bir nenem diyor bir annem, biri kazanı yakıyor, biri reçeli, beni…
Ben hiç büyümüyorum, otuz beş yaşındayım, nenemi annem gömdü bahçeye, annemi gömmekten geliyorum ben bahçeye
Süt kokmuyorum.
İncir beni görüyor rüyasında, ben incire yoruyorum rüyayı, reçeli ve geçmişi, geçmemiş bir şeyleri.. Elimde bir kavanoz incir reçeli.
Nenemin yarısı kadar şeker annemi yıkadım, bahçeyi yakıyorum.
Burcu Yamacı
Yorum yok