Yeşim Taşı Efsanesi

Geçtiğimiz aylarda Instagram keşfet aracılığıyla bir kitap önerisi ekranıma düştü. Kitabın ismi “Yeşim Taşı Efsanesi” olunca doğal olarak ilgimi çekti.

Zaten Instagram ve algoritmaları daha çok sosyal medya kullanmamız ve sürekli online zaman geçirmemiz için çaba sarf etmiyor mu? Konuyu merak eden de Netflix’de The Social Dilemma’yı izleyebilir. Buradan ipucu vermeyeyim şimdi 🙂

“Yeşim Taşı Efsanesi” kitabının yazarının Instagram paylaşımlarında gezinirken Ömer Bey’den nazik bir mesaj aldım. Beğenim için teşekkür etmesinin yanı sıra kitabı okumam için iletmek istiyordu. Kitabı okuduktan sonra ben de kendisine teşekkür etmek istedim. Genç bir yazar olmasının ötesinde fantastik edebiyatı çocuklarla buluşturan bu kitabı ve yazarını çok kişi tanısın istedim.

Malum pandemi devam ediyor. Gönül isterdi ki Ömer Bey ile yüz yüze tanışalım. Ben de size kendi çektiğim fotoğraflarla bu söyleşiyi aktarayım. Ama durum ortada. Zaman teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanarak üretme ve paylaşma zamanı.

Okuyacağınız satırları dijital ortamda hayata geçirdik. Fotoğraflar Ömer Bey’in arşivinden.

Ömer Bey; sizi “Yeşim Taşı Efsanesi” kitabınızla İnstagram aracılığıyla keşfettim. Yazmanın dışında neler yapıyorsunuz? Kendinizden bahseder misiniz?

Mitoloji ve halkbilim alanlarında editörlük yapıyorum. Türkçe Öğretmeni olarak da görevime devam ediyorum. Özellikle bu dönemde kızlarımla evde bol bol etkinlikler yapıyorum. Kendimi bildim bileli okuyor ve yazıyorum aslında bu iki eylem ailemle beraber hayatımın merkezinde yer alıyor.

“Yeşim Taşı Efsanesi” kitabınızı bir solukta okudum. Çok sürükleyici ve bilgilendirici bir kitaptı. Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?

Çok teşekkür ediyorum. Açıkçası bir kitap yazayım, konusu da kutsal taşı arayan çocuk kahramanların hikayesi olsun gibi bir hedef doğrultusunda çıkmadım yola. Yılların getirdiği birikim ve gözlem böylesi bir kitabı kaleme almamı sağladı. Halihazırda mitoloji editörlüğü ve fantastik edebiyata dair duyduğum ilgi Yeşim Taşı Efsanesi’nin yazılış serüvenine katkı verdi. Tabii burada motivasyon kaynağımın Türk mitlerini öğrendikçe kendine daha çok güvenecek ve gülümseyecek çocuklar olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim.

Kitabın tanıtım bülteninde “Türk mitolojisine ait ögelerin, olağanüstü varlıkların ve ritüellerin özellikle genç okurlar için de kaleme alındığını düşünecek olursak kitabın alanında bir ilk olduğunu ifade etmeliyiz.” yazıyor. Daha önce bu yönde bir kitap okumadığım için özellikle soruyorum. Kitap alanında gerçekten ilk mi?

Türk edebiyatında, çocuklar için fantastik edebiyat türünde kaleme alınmış az sayıda da olsa birkaç kitaptan söz edebiliriz. Fakat bu kitapların çıkış noktaları ve beslendikleri kaynaklar batı mitolojileri. Örneğin kahramanların Tulpar’la değil de Yunan mitolojisindeki kanatlı at Pegasus’la uçtuğunu görürüz, bu tür kitaplarda. Yetişkin okurlara yönelik Türk mitolojisini merkeze alan kitaplarımız mevcut ancak aynı verimliliği çocuk edebiyatımızda göremiyoruz. Bu bakımdan Yeşim Taşı Efsanesi’ni bir ilk olarak kabul edebiliriz.

Kitap; üç arkadaşın başından geçen fantastik olayları, Türk mitolojisini merkeze alarak akıcı bir üslupla ele alıyor. Bu karakterleri oluştururken size ilham veren ne oldu?

Öğrencilerim ve kızlarım… Okurlar, kitaptaki çocukları epey sevmişe benziyor. Söyleşilerde ve imza günlerinde bana sorulan soruların başında bu soru geliyor. Açıkçası gözlemlediğim tüm çocuklar Oğuz, Umay ve Berk karakterlerine ruh üflediler. Fantastik karakterler ve tarihi kişilikler ise zaten tarihin derinliklerinden bize el sallıyorlar. Erlik Han, Korkut Ata, Bilge Kağan okurun daha önceden bildiği karakterler. Kitapta farklı konumları ve görevleri ile maceraya dahil oluyorlar.

Kitap, semboller üzerinden sürükleyici bir dille güzel bilgiler aktarıyor. Üniversite eğitiminizin kitaba katkısı oldu mu? Yoksa tamamen bu yönde yazmalıyım diyerek mi kitaba başladınız?

Lisansta Türkçe Eğitiminde, çocuk edebiyatı alanında öğrendiklerim ve okuduklarım üslubumu etkiledi. Ancak konunun akışı ve mitolojik ögelerin olayın içerisindeki konumu hususunda yüksek lisansta edindiğim bilgilerin katkısı çok fazla. Türk Halk bilimi alanında yüksek lisans yaptım ve özellikle Türk mitolojisi, somut olmayan kültürel miras ögeleri, halk kültürü gibi alanlardaki okumalarım, kalemime yön verdi.

Siz küçük yaşlarda kitaptaki çocuklar gibi olağanüstü bir deneyim yaşadınız mı? Masalların ve mitolojinin hayal gücünü geliştirdiğine inanıyor musunuz?

Açıkçası her çocuk, fantastik bir evrenin içerisinde büyür. Çünkü, sonsuz bir hayal gücüne sahiplerdir. Güneşin doğması, ayın parlaması, denizin dalgası ya da rüzgârın uğultusu dahi çocuk için olağanüstü bir deneyimdir. Rüyalar, çocuklar için masalsı bir dünyadır. Sözünü ettiğim bu görüntülerin ve düşlerin her zaman desteklenmesi gerekiyor. Cemal Süreya, masal dinlemeyen çocuklar, büyüyünce kedi resmini cetvelle çizer, derken tam da bu konuya işaret ediyor. Masallar, mitolojik hikayeler çocukların düşlem güçlerini, yaratıcı zekalarını besler ve geliştirir. Einstein, çocuklarınızın zeki olmalarını istiyorsanız onlara masal okuyun; daha çok zeki olmalarını istiyorsanız da daha çok masal okuyun, demiş. Beyin, sözcük dağarcığı ve düş kurma gücü arasındaki bağı kopmaz bir şekilde sağlamlaştırmak isteyen tüm öğretmenler ve ebeveynler çocuklarına, öğrencilerine mitolojiyi öğretmeli. Hatta çocukların bu konularda öykü yazmalarını desteklemeli. Örneğin, Dede Korkut’u kendi oluşturacağı bir hikâyeye kahraman olarak almalı, Tulpar’a binip kanatlanmalı, bir Hıdırellez sabahında Hızır’dan hediye alıp sonra beraber bot atına binmeli. Geç mi kaldık diye soruyorum bazen kendime ancak her adımda bir umut, her kitapta bir ışık ve her çocukta bir gelecek saklı deyip yazmaya ve üretmeye devam ediyorum.

 

Fantastik edebiyat konusunda endişeli olan bir kesim var. Gerçekçi edebiyatı daha çok öne alıyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu tartışmalar yıllardır var. Aklıma hemen Ursula Le Guin’in “Amerikalılar Ejderhalardan Neden Korkar” adlı sunumu geldi. Orada bu tartışmalar için oldukça keskin ifadeler kullanıyor. Fantastik edebiyattan ve olağanüstü kavram ve karakterlerden korkmak, özgürlükten korkmak demektir. Çocukların da hayatlarında belli başlı kimi korkuları var. Yalnızlık, ailesizlik, karanlık gibi kimi korkuları ve girdapları… Fantastik edebiyat ya da bilim kurgu edebiyatı bu noktalara girerek onlara el uzatıyor. İngiliz Yazar Chesterton’ın da ifade ettiği gibi masallar; çocuklara, ejderhaların var olduğunu öğretmiyor. Çocuklar ejderhaların var olduğunu zaten biliyorlar. Masallar, o ejderhalar ile nasıl mücadele edileceğini öğretiyor.

“Yeşim Taşı Efsanesi” serisinin ilk kitabı “Karanlık Dünya’ya Yolculuk”. Peki diğer kitaplar da neler göreceğiz 🙂

Serinin ilk kitabında Oğuz, Umay ve Berk Türk mitolojisindeki karakterlerle maceraya atıldılar. Yeşim Taşı’na ulaşmak ve hatta onu kullanmak ise oldukça önemli. Serinin devamında kadim kentlere de yolculuk var. Ankara’dan Hatay’a ve oradan da paralel evrenlere ve zamanlar arasında yolculuğa çıkan karakterleri göreceğiz. Tabii birçok sürpriz de cabası.

Pandemi sürecini nasıl geçiriyorsunuz? Evde kaldığımız günlerde üretkenliğiniz arttı mı?

Serinin ikinci kitabını bitirdim ve kitabın senaryolaşma süreci ile ilgili birçok çalışma yaptım. Ayrıca radyo programları, canlı yayınlar ve uzaktan da olsa söyleşiler gerçekleştirdik. Okurlar ile göz göze gelmeden yapılan her etkinlik bir yönüyle eksik kalıyor. Salgın dönemini bir an önce atlatmayı diliyorum.

Siz neler eklemek istersiniz?

Herkesin kitaba, yazıya ve kağıda dair var olan her şey ile meşgul olmalarını, okumaktan ve düşlemekten korkmamalarını istiyorum. Çocuklarına ve öğrencilerine kitap önerecek öğretmenlere ve ailelere ise onların düş kurmalarını sağlayacak kitapları, masalları, efsaneleri ve destanları en ön sıraya almalarını tavsiye ediyorum. Bu güzel söyleşi için de size ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Ben teşekkür ederim.

Sağlıkla, sevgiyle, huzurla, gülümsemeyle kalın. Yeni söyleşilerde görüşmek üzere 🙂

YSM 


25 Eylül 2020 Haberlercom 

Yorum yok

Yorum Yazın