Yeni Dünya Düzenine Alışmak Zorundayız

Covid-19 ile ilgili #evdekal halimiz devam ediyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaşam alışkanlıklarımız tamamen değiştiren bir süreci yaşıyoruz.

Bugünlerde hangi arkadaşımla konuşursam konuşayım ya da herhangi bir yazı okusam ya da canlı yayın vb izlesem “ COVID-19 sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yeni bir dünya düzeni kurulacak” şeklinde başlıyor. Herkes belirsizlik içinde beklerken nasıl bir dünya kurulacak bilinmezliğinin içindeyiz.

Virüsün Çin’de ortaya çıkmasından sonra tüm dünyayı bir anda durma noktasına getiren , sınırları kapatan, hava trafiğinden, uluslararası ticaretin yavaşlamasına yol açan bu salgının etkilerini reel veriler olmadan bilmek imkansız. Kesin bildiğimiz bir durum var o da gerçekten dünyanın COVİD-19 sonrasında Mart 2020 öncesinden çok farklı olacağı.

Zaten pandemi sürecinde hepimiz değiştik, değişmeye de mecburuz. Virüs tehlikesinden dolayı evlerimizde sosyal izolasyondayız. Hayatımızın hareketliliği durmuş durumda. Günümüzde en büyük eğlencemiz sosyal medyada canlı yayın konserlere katılmak. Tüm dünyada erişime açılan müze, kütüphane, galeri vb gezmek, ücretsiz eğitimlere ya da webinarlara katılmak. O da sonsuz ev işleri, hijyen halinden vakit kalırsa. Tabii ki bu yazıyı üç çocuklu bir anne olarak yazdığım için sizin sosyal izolasyon süreciniz farklı geçiyor olabilir. Andrea Bocelli ve Covid-19 ile mücadele için dünyaca ünlü yıldızların evlerinden verdikleri ve 128 milyon dolar toplanan bağış konseri ‘One World: Together at Home’ Betül Demir, Kalben, Ceylan Ertem, Yalın ve Cem Adrian izleyebildiklerim. Balkonlarda ve çevrim içi konserler artık hepimizin gerçeği 🙂 

Hayatımızda ki değişiklikler sosyal izolasyonlada sınırlı kalmadı. Neredeyse herkes sağlık verilerini okuyarak pandemiyle mücadele eden bilim insanlarını yakın takip ediyor. Bir de işin bilim-kurgu hikaye kısmı var o da başka hikaye. İzlediğimiz filmler, diziler virüse bizi hazırlamış. Virüs özel yaratılmış, Bill Gates işin içindeymiş vb. Kim ne düşünüyorsa düşünsün bir gerçek var ki bir salgının tam ortasındayız. Yüzyıllar sonra konuşulacak günleri yaşıyoruz.

Küresel yaşanan virüs sebebiyle hayatımıza yeni kavramlar da girdi. Eskiden bio-güvenlik, bio-medikal araştırmalar, bio-teknolojiler, moleküler biyoloji gibi konuları hangimiz konuşuyorduk ki? COVİD-19 bize tüm dünyanın bio-güvenlik alanında kendisini geliştirmesi gerektiğini önemle gösterdi. Özellikle biyolojik silah kavramı önemle değerlendirilmeli ve bu yönde ciddiyetle çalışmalar yapılması gerekiyor diye düşünüyorum. Gördüğünüz gibi şu anda insanlar silah yüzünden değil virüs yüzünden hayatını kaybediyor 🙁

Evlerde kaldığımız dönemde yepyeni fırsatlar da ortaya çıktı. Kimin aklına gelirdi ki  sosyal izolasyona uymak zorunda kalan iş ve eğitim dünyası çok hızlı bir şekilde uzaktan erişime geçecek? Daha önce sınırlı kullandığımız ya da hiç kullanmadığımız yöntemler bugün çalışma ve eğitim hayatlarının devamını sağlıyor. Artık fiziksel mekan sınırlılığına takılmadan yeni bir düzenin parçasıyız. Yakın gelecekte yeni teknolojilerin ekleneceğini de düşünmekteyim. Burada tek endişem teknoloji kullanımı ve güvenlik.

Çocukların çevrimiçi ortamda karşılaşabileceği riskleri nasıl azaltabiliriz? 

COVID-19 nedeniyle 20 yaş altı sokağa çıkma yasağı söz konusuyken; evde çocukların, çevrimiçi ortamda giderek daha çok vakit geçirmesi nedeniyle, çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kalma riskide artıyor. Bu görüşümü online araştırma şirketi DORinsight Türkiye genelinde 2.735 ebeveynin katıldığı bir araştırması da destekliyor. “Evde Çocuklarla Hayat araştırmasına göre; çocuklar sokaklarda, bahçelerde oynamaya kısa süreli veda ederken, ekran başında geçirilen zaman arttı. 

Durum sadece bizde değil dünyada da böyle. Dünya çapında 1,5 milyarı aşkın çocuk ve genç, okulların kapatılmasından etkilendi. Bu öğrencilerin çoğu, internette sosyalleşmenin yanı sıra, artık ders de alıyorlar. (kaynak UNICEF) 

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı çok güzel çalışmalar imza atıyor. Tüm ailelerin aktif olarak MEB takip etmesini öneririm.

  • Çocukların çevrimiçi güvenliği konusunda farkındalık faaliyetleri ve eğitim çalışmaları hızlandırılmalı,
  • Çevrimiçi platformlarda güvenlik önlemleri kesinlikle arttırılmalı,
  • Teknolojinin doğru kullanımını aileler koruma amaçlı olduğunu mutlaka çocuklara anlatılmalı,
  • Evde eğitim alan çocuklar için mevcut okul kuralları ve online ders şartları sürekli anımsatılmalı ve çocukların uzaktan eğitim sürecinde  erişimleri kontrol edilmeli,
  • Çocukların cihazlarının en yeni yazılım güncellemelerine ve virüs koruma programlarına sahip olması sağlanmalı,
  • Çocukların çevrimiçi olarak nasıl ve kiminle iletişim kurdukları takip edilmelidir. 

Teknolojinin her anlamda öne çıktığı bu süreçte değişime ayak uydurarak sağlıklı bir şekilde hayata merhaba diyelim 🙂

Yorum yok

Yorum Yazın