Yağmur, müzik, film ve duygular…

Yağmurlu bir pazar günü… Bir yılı aşkın süredir korona virüs sebebiyle yaşam ya duruyor ya da kısıtlama halindeyiz. Evlerde geçen zaman her geçen gün artsa da hayata olan özlem herkeste had safhada. Hayatı, özgürce yaşamayı o kadar özledim ki… Yine de her şeye rağmen hayat devam ediyor.

Korona günlerine geri dönüp baktığımızda kimlerin hayatında ne anılar olacak bilemiyorum ama kendi hayatımda çok farklı anılar olduğu kesin. Her zaman çalışmayı, üretmeyi ve hayatın içinde olmayı çok sevdim. 18 yaşından bu yana hayatım hep bu yönde. Üç kız annesi olarak ilk kızımın hamileliği dışında doğum için son ana kadar çalışma halindeydim. Açıkçası boş kaldığım zaman -olursa- ne yapacağımı şaşırdığım oluyor. Zaten bana çalışma büyük enerji veriyor. Üretmek, paylaşmak hayatımın özeti olabilir. 

Korona öncesi pazar günlerini sevmezdim. Korona sonrası pazar günlerini sevmeye başladım. Bunun en büyük sebebi de kendime izin günü ilan etmem. Mümkün oldukça dinlenmeye ve ne seviyorsam onu yapmaya çalışıyorum. Bugün de o günlerden biri. Pazar, sokağa çıkma yasağı var ve muazzam bir yağmur. Dün Kalamış’tan eve doğru çıktığımda başlamıştı. Arada dinmiş olabilir ama bana sürekli yağıyor hissi. 

Self portre – YSM

Yağmur her zaman hüzünle anılmış olsa da herkes için farklı yağar… İnsanın doğayla ilişkisi gibi. Bazısı çok derinden hisseder hayatın içinde her doğa olayını büyük bir mutluluk duyar teninde esen rüzgarı hissetmeyi, yüzüne düşen yağmur damlasında ürpermeyi. Bazısı da çok rahatsız edici bulur, üşür, ıslandım diye serzenişte bulunur. Herkes farklıdır işte hayat gibi. “Yağmur herkese yağar” da üstadın dediği gibi;  

her şey, herkes için değildir/ oysa kimi hiçbir şey öğrenmez karanlıktan/ yalnızlığı kullanmayı bilmez kimi…

yağmur herkese yağar/ ama çok az insan tutar /yağmurun ellerini/ onca şarkı onca film onca roman

ama sevmeye yetmez herkesin kalbi

Murathan Mungan…”

Havada şiir, havada hayal hava da yazı kokusu var. Yazmazsam geçmeyecek içimdeki yağmur hissi. Yağmur ile yaşanmışlıklarım ve hayallerim dökülüyor gökyüzünden üzerime üzerime. Hayat bana, ben hayata sürüklenip gidiyorum. Hiç aklımda yokken bu satırları yazmaya başlıyorum. Hem zaten hayatta böyle değil mi? Siz ne kadar plan yaparsanız yapın başınıza gelenler bambaşka.  

Yağmurun haberi henüz yok ama “kadın Kokusu (spent of Woman) ” filminde, tango sahnesinde çalan por una cabeza düşüyor akılma -sizin aklınıza böyle saçma fikirler gelmeyebilir lütfen gülmeyiniz- Filmi izledikten sonra tango yapmayı ne kadar çok istediğim geliyor aklıma. Ve hala tango öğrenmediğim. Hayatı ertelemeden yaşamak lazım desem de o kadar çok şey var ki ertelenen. Ah hayat ah…

Yağmur ince ince yağmaya devam ediyor. “Hayat, adanmışlık, sevgi dolu bir film” diye not aldığım bir kağıda rastlıyorum ajandamın arasında. Bazen notları defterime yazmadığım oluyor. Belli ki o an elimin altına ne varsa ona yazmışım. “İnsan olmak ne kadar zor bir şeydi. Sürekli hayallerini yıkmak zorunda kalıyordun. “Enzo: Yağmurda Yarış Sanatı diye yazmışım. Ah film geliyor aklıma. Bazı sahnelerinden ne kadar ağlamıştım. – siz ağlamıyor olabilirsiniz ama ben hala filmlerde ağlıyorum- 

Yağmur, müzik, film, duygular…

Cemal Süreya’nın dediği gibi “Umulmadık bir gün olabilir bugün. Bir çay söyle yağmurların kokusunda.” çayımdan bir yudum daha alıyor ve mutfağı toparlamaya gidiyorum. 

Hayat işte…

21 Mart 2021, 13.15, YSM

 

2 Yorum
  • Elif bademlebuduk
    21 Mart 2021 saat 20:54

    Duygulara tercüman oldun
    Kadın Kokusu filmini izliyorum ağır ağır birkaç gündür
    Yağmur yağışı da öyle güzeldi ki bugün ne güzel anlatmışsın
    Pazar günlerini ben oldum olası sevmezdim ama sanırım artık sağlıkla geçen her günü çok seviyorum

  • Yeşim MUTLU
    22 Mart 2021 saat 07:18

    Elifciğim, hayat birlikte güzel..

Yorum Yazın