Seni Ömrümün Sonuna Kadar Seveceğim

Sevgili Mario Levi Hocamın yazarlık atölyesinde” “Ondan ayrıldığım akşam hayatımın en büyük kumarını oynadığımı henüz bilmiyordum.” ile başlayan bir yazı yazın” ödevinin yazıya dökülmüş halidir. İlk kez yazı atölyesi dışında sizler okuyacaksınız. 

Mario Levi Yazarlık Atölyesi 11.ders yazım / 2019 

Seni Ömrümün Sonuna Kadar Seveceğim

“Ondan ayrıldığım akşam hayatımın en büyük kumarını oynadığımı henüz bilmiyordum. “

Derin bir yalnızlık içinde kendimi dışarı atmış, yaşadığımız sitenin banklarından birine oturup kalmıştım. Köpek gezdirenlerle, çocuğunu pusetiyle dolaştıranların derin bir sohbete dalmasını seyrederken aklıma geçen kış oyun sahasında futbol oynayan çocukların olduğu yerde karlara yuvarlanışımız gelmişti. 

O yıl kar İstanbul’u alt üst etmişti. Aniden başlayan kar yağışıyla İstanbul çocukluğumun simli kartpostallarına dönmüştü. İçimi kar yağmasıyla dolduran sevinç kilometrelerce uzayan trafikte; kayan arabalar, yolda kalanlar ve saatlerce evine dönemeyen insanların çaresizliğiyle çoktan buz kesmişti. 

Alarmı kapatıp uyumasaydık vay halimize! Şanslıydık. Cam kenarına oturmuş;  battaniyenin altında elimizde; kahve saçma sapan konuşup kahkahalarımız içimizi ısıtırken yağan karı izlemiştik. Ara sıra camı açıp “buz gibi hava içeri dolsun sen üşüyerek bana sarıl” diyerek bana takılıp durmuştun. 

Televizyondan açtığımız kanallardan birindeki şömine görüntüsü sana yetmemiş, özel bir günde içeriz düşüncesiyle sakladığımız şarabı “içimiz ısınsın” diyerek açmıştın. Oysa sen ne şarap ne de içki içerdin. Gözlerin gözlerimdeyken “senin elinden zehir olsa içerim” diyerek nefesim kesilinceye kadar öpmüştün beni. Kalbim çıkarcasına çarparken avuç içlerinle yüzümü ellerinin arasına almış, alnını alnıma dayamış “seni ömrümün sonuna kadar seveceğim” diyerek sarılmıştın. Ancak filmlerde olur denilen aşkın gerçek bulmuş haliydik. Sen dünyanın en romantik erkeği ben sana çok aşık kadın. 

Şarabın etkisiyle “dışarı çıkalım” diye tutturmuştun. Sesinin tonunda çocukluğum vardı. Nasıl hayır derdim ki seninle hep çocuk kalmak isterken. Onuncu kattan aşağıya inerken asansörde uslu durmamış güvenlik kamerasına rağmen öpmüştün beni. Asansör kapısı aniden açıldığında dahi ayrılmamıştı dudaklarımız. Yukarı çıkmak için bekleyenlere gülümseyerek kendimizi dışarı atmıştık.

Yarı belimize kadar gelen kara bata çıka yürürken kartopu oynamaya çoktan başlamıştık. Soğuğu hiç sevmeyen ben bile yaşadığımı anın verdiği mutlulukla kendimden geçmiştim. Az ileride ki oyun sahasına kadar yürüyebilmiştik. “Kar meleği olalım” diyerek çoktan kendini karların üzerine bırakmıştın. Kollarını, ayaklarını açıp kapatan halinle çok komik görünüyordun. Seni izlerken “ Aşk bu olsa gerek” diye mırıldanıyordum ki yanına çektin beni. Karlarda yuvarlanırken tek aklımdan geçen bu anın sonsuza kadar devam etmesiydi.

O günden bu yana İstanbul’a hiç kar düşmedi. Beni ömrünün sonuna kadar seveceğini söyleyen adam az önce kapıyı ardına kadar açık bırakıp gitti.

YSM

2 Yorum
  • Güleser Çelik
    25 Nisan 2021 saat 10:48

    Muhteşem çok özelsin Yeşim Mutlu

  • Yeşim MUTLU
    25 Nisan 2021 saat 13:55

    Sen de öyle… Her zaman sevgiyle 🙂 Güleserciğim.

Yorum Yazın