SEN NEYMİŞSİN ZONA!

Geçtiğimiz ay zona geçirdim. Hem de ne zona! Yaşadığım ağrının, acının tarifi yok. Bayramı hastanede geçirdiğim gibi hiçbir ilaç fayda etmedi. Öyle bir ağrı ki eşime “beni hastaneye yatır, anestezi ver uyut bu ağrıya dayanamıyorum” dedim. 

Eşimin arkadaşı Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr.Ramazan Sarı ve eşiyle birlikte bayram kahvesi içmek için bir araya geldik. Zonadan halim duman olunca bana sinir blokajından bahsettiler. Doktor olan onlar olduğu için ne derlerse bana baştan ok. Malum bayram hali, aile ziyaretlerinin arasında sevgili Ramazan Bey zaman ayırarak bana sinir blokajı uyguladı. 

Blokaj öncesi bazı tetkiklerin yapılması gerekiyor. Hayatımda kapris nedir bilmem ama manyetik rezonans görüntüleme yapılması istendi. “Tamam hemen çekelim” dedik. Ama nerede. Açık MR dışında ben MR çektiremiyorum. Daha cihaza girerken “beni buradan çıkarın” diye panikledim. Sonrasında bilgisayarlı tomografiyle tetkikleri tamamladık. Ama inanın o anı yeniden yaşamak istemem. Bir ay süren ağrı ve acılı dönemde sinir blokajı sonrası çok rahatladım. Şu an ağrım beredeyse yok. Arada sırada yoklasa da şikayetçi olamam. Zaten insan kendinin doktoru olmalı değil mi?

Yaşadığım deneyimleri paylaşmayı sevdiğim gibi, “nedir, ne değildir?” işin uzmanından anlatmayı tercih ederim. Sevgili doktorum Ramazan Sarı’yı biraz sıkıştırdım. Aşağıda okuyacağınız satırlar ortaya çıktı.

Kimse zona olmasın, kimse hasta olmasın, çok amin 🙂

Sevgili Ramazan Sarı; çok sevdiğim hayatımda çok değerli yeri olan beyin cerrahı arkadaşım (buradan Serdar’a selamlar olsun) “İnsanın aptalı doktor, doktorun aptalı cerrah, cerrahın aptalı da beyin cerrahı olur” derler demişti. Ne diyorsun sen bu konuya?

Gülüyorum yüksek sesle. Eğitim sırasında harcanan zaman, enerji, özveri ve istek birçok insana ağır geleceği için özetlemede iyi bir deyiştir. Sık kullanırız. Ama belkide aptal değilde abdaldır 🙂 

Şaka bir yana doktor olmak başlı başına zor bir meslekken (doktor eşi olmak iki kere zor -gülüşmeler) beyin cerrahı olmayı isteyerek mi seçtin? Yoksa hayalin başka bir uzmanlık alanı mıydı?

Ben fakülteye başlarken “Kalp Damar Cerrahı” ya da “Beyin Cerrahı” olacağım diye başladım. İşte buradayım. Zor bir yol. Hep şunu da başarayım tamam derken yolun tamamının zor olduğunu o zamanlar göremedim 🙂 Şaka bir yana şimdi başlasam yine tercim bu olurdu. Mesleğimi gerçekten çok seviyorum çünkü.

İflah olmayan ağrılı bir dönemimde üstüne üstlük bir de ailenle geçireceğin değerli bir zaman diliminde bana “sinir blokajı” uyguladın. Süreci bizzat yaşamış biri olarak bir kaç soru sormak istiyorum izninle. Hasta ayrımı hiçbir hekim yapmaz. Ama doktorların arasında “beyaz gömlek” sendromu tabir edilen bir durum vardır. Bana sinir blokajı uygularken bunu düşündün mü hiç?(gülüşmeler)

Aslında özel bir stresim olmadı. Ama sanırım Hüseyin abinin eşin olması bir avantajdı. 🙂 

Sinir blokajı nedir ve hangi durumlarda yapılır? Her ağrısı olan bunu yaptırabilir mi? 

Ağrı günümüzün en önemli sağlık sorunlarından. Yaşam konforu açısından da en tepede yer alan sorun. Hastamızı doktora getiren en önemli sorun. Ağrının altında yatan temel 3 yapıda sorun oluyor aslında, kas ve bağ dokusu, kemik eklem sorunları, sinir dokusunda olan baskı veya irritasyon. Bunlarada bel, sırt ve boyun fıtıkları; sinirlerin geçtikleri kanaldaki darlıklar, sinir dokusu iltihapları( nevrit, nevralji …) gibi durumlarda bazen mevcut tedaviye destek omak, bazen yaşam kalitesini arttırmak bazen de tedavi etmek amaçlı uygulamaktayız. Uygun hasta seçimini hekimin yapması gereklidir. 

Sinir blokajı öncesi ve sonrası mutlaka yapılması gereken neler var? İşlemin riskleri ve olası yan etkileri neler? (ben de olmadı işin ehli şart )

Öncelikle aslında bu uygulamalarda sinir bloke olmaktan çok enflamasyon dediğimiz durumu tedavi ediyoruz. öncelikle muayene şart tabiki. Sonrasında gereken tetkikler  planlanabilir. Tetkiklerdeki esas neden altta yatan cerrahi ya da cerrahi dışı tedavi gerektirecek bir patoloji var mı? Çünkü planlama iyi yapılmazsa gerçek hastalığın tanı ve tedavisi gecikmesine sebep olabilir. 

Uygun  şartlarda ve planlamada yapılırsa geçici durumlar dışında kalıcı bir problem pek beklemiyoruz. Ama her işlem gibi tabiki risk içermektedir. Sonuçta sinirlerin omurgayı terk ettiği deliklere ya da omurga içerisindeki kanala girerek tedavi uygulanıyor. 

Zihnin ve merkezi sinir sisteminin vazgeçilmez bir parçası olarak beyin, vücut ve zihinsel fonksiyonların çoğunluğunu kontrol eden ve düzenleyen “yönetici” olarak tanımlanıyor. “İnsan beyninin hala çözülemeyen sırları var.” şeklinde sürekli yazılar okuyoruz. Yok beynimizin %25’ini kullanıyoruz vb. Bunların ne kadar gerçek? 

Beynimizin %100 ünü kullanıyoruz. Ama bilinmesi gereken herkes kendi yüzde yüzünü kullanıyor. O yüzden farklılıklar var insanlar arasında. Aslında biz bu röportajı yaparken bile beyinlerimiz arka planda birden çok işlem yapmaya devam ediyor. Burada bilinmesi gereken beynimizin okulda matematik problemlerinden daha karmaşık işlemleri bize sormadan yapıyor olması. Meraklısına tıbbi dille yazılmamış “İgnocognito” yu okumalarını öneririm.

Beyin hastalıklarının ve tümörlerinin tedavisinde devrim yaratan yöntemleri  (örneğin Gamma Kinife) işim gereği eskiden ben de çok yakın takip ederdim. Son zamanlarda akıllı teknolojilerin gelişmesiyle birlikte dünya da neler oluyor? Mesela eskiden omurga ameliyatları insanları çok korkuturdu. Senin hastaların omurga cerrahisinde efsane olduğunu söylüyor. Ne yapıyorsun? Sihirli mikroskop vb mi kullanıyorsun (gülüşmeler) 

Nöroşirurji aslında bilim. Teknolojiden en çok yararlanan tıp alanı. Bugün beyin tümörlerini hastalarımız uyanıkken yapabiliyoruz mesala. Bugün cerrahi yapıldığında kısmi ya da tam felçli çıkabilen hastalar eski ile kıyaslanamayacak kadar az. Çünkü MRI teknolojisi çok ilerledi. Aslında tüm dünyada Nörobilim ile uğraşan bilim adamları ve teknoloji üreten şirketler var. Ve her geçen gün AR-GE yatırımlarını bu yönde yapıyorlar. Kullandığımız mikroskopların değeri bugün bildiğiniz birçok lüks arabadan pahalı.

Omurga cerrahisinde de her geçen gün teknoloji artıyor. Artık ameliyat sırasında tomografi çekebiliyoruz mesala. Ya da “Nöronavigasyon” sistemleri omurga cerrahisine girdi.  Bunlar bu ameliyatların komplikasyon risklerini o kadar düşürdü ki, artık yaş faktörü yok denecek kadar azaldı. Tabiki hepsinin hala önünde iyi bir muayene, doğru tanı koyma, doğru planı yapma geliyor. Ama işin sırrını söyliyeyim mi? Ben işimi çok seviyorum. İinsanları evine huzurlu gönderebilmek en büyük mutluluğum.

Türkiye beyin cerrahisi açısından dünyada nerede? “Beyin ve Sinir Cerrahisi” hekimi olarak gelişmeleri ne kadar yakın takip edebiliyorsunuz? 

Biz dünya da beyin cerrahları olarak gerçekten ilk sıralardayız. Ülkemiz Avrupa, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Arap ülkelerinden yoğun şekilde hasta kabul etmekte. Bu hastalarda tedavi tekniği zor olan hastalar. Bir çok meslektaşımla başarılı ameliyatlar yaparak  ülkelerine yolluyoruz. Ülkemizin en büyük eksiği birçok sektörde olduğu gibi teknoloji üretmek ve yazılım.

“İnsanoğlu bilmelidir ki neşe, sevinç, gülme ve sporlar, ve acı, keder, ümitsizlik ve yaslar hep beyinden gelir. Ve bununla biz, özel bir yolla, akıl ve bilgiye erişiriz, ve görür ve duyarız ve neyin pis neyin adil olduğunu biliriz, neyin iyi neyin kötü, neyin tatlı ve neyin tatsız olduğunu…Ve aynı organla aklımızı kaybeder ve deliririz ve korkular ve dehşet bizi sarar…Ve tüm bunlara beyin sağlıklı olmadığında maruz kalırız…Benim fikrime göre insanoğlunun en büyük gücü beyin egzersizleridir” Hipokrat(MÖ IV.) Kutsal Hastalık Üzerine. diyor. Sence beynimizi daha da güçlendirmek mümkün mü? Ya da şöyle sorayım; sağlıklı bir beyin için -beyin sağlığının korunması için- nelere dikkat etmeliyiz? 

Zor soru aslında 🙂 Temel bilgiler şöyle ama. Birincisi her gün düzenli uyku( ki bu bizim için pek mümkün değil) çok önemli. Basitçe beynin gün içinde biriken külleri gece uykusunda temizleniyor. Sabah kahvaltısı çok önemli. Hafta 3 kez olan düzenli egzersiz. Mutluluk hormonu salgılatır zihin performansını arttırır. hafıza oyunları en iyi beyin jimnastikçileri. televizyon gibi pasif yapılan ve pek düşünmeyi içermeyen programlar izlemek zaman kaybı olmaktan öte algı performansını düşürür. Sonuç bol su, bol oksijen, sağlıklı beslenme, doğa ve mutluluk beyni açar. 

Her ameliyatta beynin “beyini” olarak düşünmek nasıl? Sizin yaptığınız işi düşündükçe aklım uçuyor. Stres dozu yüksek bir işin var. Bu stresi nasıl yönetiyorsun? Hobilerin var mı? Yoksa işin mi hobin? 

İlk canlı insan beyni gördüğümde, ilk canlı insan omuriliği gördüğümde duyduğum hayranlığı sana anlatamam. Tek kelime ile mucize. Böyle bir organımız daha yok. Sonra ben o beyni ameliyat yapmaya başladığımda anladım ki bir insanın bir insana emanet edebileceği daha değerli bir şeyi yok. Tabi bu yük taşıması oldukça zor bir yük. Beraberinde getirdiği stresi yönetmekte kolay değil. İtiraf edeyim ki ameliyatlardan sonra çoğu zaman bir saate ihtiyacım oluyor. Yük hastam sorunsuz uyandığında yerini bitkinliğe bırakıyor. Ama profesyoneliz ve zamanla ciddi kondisyon kazandık. İşim hobim mi aslında çok doğru. Ama enstrüman çalmayı severim. Karate ile uğraşıyorum (çok uzun zamandır) o bir başka dünya. geçen sene 2. DAN sahibi oldum mesala. Nöroteknolojiye merakım var bir de ara ara cerrahi alet tasarlıyorum. Gerçi bu işime mi girer bilemedim. 

Sen neler eklemek istersin?

Beyin cerrahisi derya deniz bir alan. Daha önemlisi hızla gelişiyor. Yetişmek için koşmak lazım. Bir uzmanın mesleğe başlaması için liseden sonra 12 sene eğitim alması gerekiyor. Aslında genel anlamda bir hekim yetiştirmek ailesi için ülkemiz için çok pahallı bir yatırım, yetişen hekim içinse uzun zor sınavları geçecek kapasite olmanın yanısıra sıkı çalışmak ve özveri istiyor. Buradan tüm okuyucular aracılığıyla sağlık çalışanlarına şiddete Hayır demelerini istiyorum. Biz hekimler ne kadar öncü olsakta bu konuya siz değerli okurların destek vermesi toplumda hassasiyetin oluşmasına katkı sağlayacaktır.

26 Temmuz 2017 Haberler.com yazım

Yorum yok

Yorum Yazın