Pedal Çevirmeye Devam, Yoksa Düşersin

Uzlaştırmacı, İş Adamı, Girişimci, Mentör Dr.N.Sezgin Özaytekin ile röportajdaydık!

Son dönemlerde uzlaştırmacılıkla ilgili haberleri sık görmeye başladık. Adalet Bakanlığı tarafından kurulan Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı tarafından başlatılan ‘Uzlaştırmacı’ mesleği her geçen gün artıyor. Konu ilgimi çekince işin uzmanı Dr.N.Sezgin Özaytekin ile bir araya geldim. Sezgin Bey ve ailesi; stresli durumlarda danıştığım, sohbetlerinden feyz ve keyif aldığım ailemiz gibi gördüğümüz çok değerli bir dostlarımızdır. Konunun da uzmanı olunca beni kırmadı, bu güzel söyleşi ortaya çıktı. Kendisine yazım aracılığıyla da yeniden teşekkür ederim. 

Bu arada uzlaştırmacılık ve arabuluculuk aynı değil en baştan yazayım 🙂 

Sezgin Bey, işleri uzlaştırmak mümkün mü? (gülüşmeler) Nedir Allah aşkına bu “Uzlaştırmacılar” kimdirler, ne iş yaparlar, kime bağlı çalışırlar?

Aslında hepimizin bildiği bir şey uzlaşma. Geleneğimizde de var. Bilge insanlar, kanat önderleri, köyün kentin ileri gelenleri  bulundukları çevrede olan çatışmaları uzlaştırırlarmış. Kadı’ya varmadan bir büyüğe varırlarmış. Artık uzlaştırma hukuk sistemimizde alternatif bir çözüm yöntemi olarak var. Toplumlar artık cezalandırıcı adalet yanında, onarıcı adalet yaklaşımının bir enstrümanı olarak uzlaştırmacılığı da adaletin gerçekleşmesinde bir araç olarak kullanıyorlar.

Ülkemiz  bir imparatorluk bakiyesi. Çeşitli inançların, ırkların, kültürlerin bir araya geldiği bir topluluk. Buna ilaveten 20 yy sonunda ve 21 yy başında köylerden büyük şehirlere akışlar, var olan bir imparatorluk bakiyesi kültür halitasının  üstüne bir de büyük çoğunluğu Suriyelilerden oluşan ama Afgan, Iraklı, İranlı, Afrikalı bir çok farklı dil, inanç ve kültürün karışmaya çalıştığı, işsizliğin ve yasal boşlukların doğurduğu eşitsizliğin ortaya koyduğu daha önce deneyimlenmemiş bir yapı var. Ayrıca bazı derin siyasi görüş farklılıklarının yarattığı sıkıntılar. Hepsi bir araya gelince  çatışmaların ortaya çıkmaması diye bir şey düşünülemez. 

Bir hayal edin bu yapıda birden çok kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşması mümkün mü? Bu karmaşık yapıdaki insanların gereksinimleri, istekleri birbirleriyle ters düşmez mi? İletişim, yaş, kültür seviyesi, ekonomik durum, yetişme ortamı, psikolojik yapı, eğitim yapısı hepsi çatışmanın yeşermesi için verimli bir ortamı oluşturuyorlar.  İşte bu noktada  onarıcı adalet ve onun önemli bir parçası olan “Ceza Hukukunda Uzlaştırma” müessesesi ortaya çıkıyor. 

Ceza hukukunda uzlaştırma, ceza soruşturması ve davasında tarafsız bir kimsenin arabuluculuğuyla uyuşmazlığın çözülmesi için suçun mağduru ve failinin iletişim kurduğu süreçtir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaşma, iletişim süreci sonunda varılan anlaşmayı ifade ederken, uzlaştırma tarafların katıldığı sürecin bizzat kendisini ifade etmek için kullanılmaktadır. Amaç mağdurun mağduriyetinin giderilmesi ve düştüğü manevi bunalımın onarılması, failinde yaptığından pişman olmasını sağlamaktır. 

Siz iş adamı, girişimci kimliğinizle bir çok kişiye mentörlük yaparken şimdi de uzlaştırmacı olarak karşımıza çıktınız. Uzlaşmacı olmaya nasıl karar verdiniz? 

Biliyorsunuz ben banka müfettişliğinden, dış ticarete, oradan da akademisyenliğe geçmiş biriyim. Türkiye’nin gezmediğim bir kaç vilayeti kaldı, dünyada da bugüne kadar otuz beş ülke gezdim. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Ana Bilim Dalında mastırımı “İnsan Kaynakları” dalında, doktoramı  “Yönetim ve Organizasyon” dalında yaptım. Ayrıca mentörlük ve koçluk eğitimi aldım. Bunu çok uzun yazdım, zira vurgulamak istediğim insanlara dokunmayı seviyorum. Yapabileceğim bir şey varsa yapmayı, yardımcı olmayı istiyorum. Bu nedenle uzlaştırmacılığa başladım.

Uzlaştırmacılar, uzlaştırmacılık görevini gönüllü bir kamu hizmeti  olarak yaparlar. İstenilen şartların bulunması, gerekli eğitimin alınması ve sınavda başarılı olunması sonucunda “Uzlaştırmacı” kimliği sicile kaydedilerek Adalet  Bakanlığı tarafından verilir. Bu noktadan sonra genellikle şikayete bağlı suçlarda, tespit edilmiş bu uzlaştırmacılara görev verilerek  uzlaştırma yapmaları istenir. 

İşte bende bu gönüllü uzlaştırmacılardan biriyim. Uzlaştırmalarda dosya başına, dosyanın taraf sayısı ve  uzlaştırma süreçlerindeki başarıya göre bir ödeme yapılmaktadır. Ancak bu, ödemeler hiç bir zaman bir kazanç unsuru olarak görülemez. 

Ne zamandır bu işin içindesiniz? İlginç deneyimler yaşadınız mı?

Uzlaştırmacılıkta ilginç deneyimler yaşamamak mümkün değil. Hele insanları seviyorsanız bu deneyimler bazen çok üzücü oluyor. Suça sürüklenen çocuklar, Doğu bölgelerinden ve Suriye’den gelenlerin dramları. Örneğin geçen gün bir dosya vasıtasıyla tanıştığım Suriyeli Ailenin yedi çocuğu vardı. Anne 22 yaşında, yani 12 yaşında evlenmiş. Varın  dramın gerisini siz yazın. Eğitimsizlik, işsizlik sonunda  uyuşturucu, hırsızlık, yaralamalar, fuhuş.

Bazen komik, bazen traji komik olaylarda karşılaşılıyor. Bazen de çok hoş olaylara vesile oluyorsunuz. Karı-Koca barışmasına,  çocukları eğitime başlamasına, bazı sosyal  sorumluluk projelerinin desteklenmesine katkı veriyorsunuz. Tabi dosyalar olumlu kapanınca  adliyelerin de iş yükü azalıyor, toplumsal barış bir şekilde yükselişe geçiyor. 

Bir haberde okumuştum “ sosyal medya üzerinden yapılan hakaret ve tehdit suçlarına dair” dosyalar uzlaştırmacılıkta en çok yeri işgal ediyormuş. Bu durum halen geçerli mi?

Yüz yılımızın en büyük özelliği bilişim ve iletişim. Artık suçlara bu iki sihirli kelimede bulaşıyor. Bazı kişiler internet, facebook, whatsapp aracılığı ie hakaret ve tehdit suçları işliyorlar. Ciddi de cezaları var. İnsanlar bilmiyorlar. Bazen kendilerine ters gelen haberlere, olaylara hakaret ve tehdide varan yorumlar yazıyorlar ve bundan dolayı da büyük cezalarla karşılaşıyorlar. Bu tip olayları körükleyen, geçim kapısı yapanlar da var tabi. En büyük örnek Adnan Hoca lakaplı kişiydi. Din veya hassas sosyal olayları kullanarak elektronik mecra da hakaret ve tehdit  alıyor, sonra bunları büyük cezaların tehdidi dolayısıyla vazgeçmek için paraya çeviriyordu. İşin bu kısmı da ayrı bir trajedi.

Birde yakın gelecekte karşılaşacağımız yapay zeka, dron (şimdi de var, sürücüsüz araçların karıştığı suçlar olacak . 

Uzlaştırmacı kimliğiniz dışında neler yapıyorsunuz?

Hep çatışmaları uzlaştırmakla uğraşmıyorum. Genç, iş hayatına atılacak arkadaşlara mentörlük, koçluk yapıyorum. En son Limak Vakfının eğitim alanındaki en önemli projelerinden biri, kadınların mühendislik alanında daha fazla var olmasını desteklemek üzere, kapsamlı ve uzun vadeli bir sosyal sorumluluk projesi olarak 2015 yılında başlatılan, Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi’nde  “Koç”  olarak görev aldım. 

Sizinle MEMYED için beraber çalışmıştık. Bugünlerde yeni bir dernek söz konusu mu?

Benimle MEMYED derneği vasıtasıyla tanışmıştınız. Güzel bir hareketti. Mesleki Yeterliliği istiyor ve destekliyordu. Ancak devletimiz Mesleki Yeterlilik Kurumunu ihdas edince fonksiyonunu yitirdi. Şu sıralarda Onarıcı Adalet Platformu adı altında bir oluşumun  içersindeyim. Uzlaştırmacının kalitesi, saygınlığı ve bilinirliliğini artması için çaba sarf ediyorum. 

Tanıştığımız günden bu yana sürekli okuma ve öğrenme halindesiniz. Şu sıralar şunu da yapsam iyi olur dediğiniz neler var?

Aslında bir çok seyi yapsam diyorum. Bu yakınlarda Mindfulness – Farkındalıkla ilgili çalışmalar yapıyorum. Bunu yaparken farkettim toplumun büyük bir kısmı otomatik pilota kendini bağlamış hayatı öyle sürdürüyor. Buna bende dahilim. Nasıl geldik bu günlere (farkındalık çalışınca farkettim) şaşırıyorum. Demek ki dualıymışım 🙂

Mindfulness, sizin hayatınızın ne kadar içinde? Mindfulness ile ilgili birebir çalışmalarınız var mı?

Farkındalık çalışmalarından sonra yapabilirsem bunu gençlere aktarmaya çalışacağım. Çünkü onlar ne kadar Mindful olurlarsa toplum o kadar ilerler. Batıda büyük şirketler yönetimdekilere, okullarda eğitmenle öğrencilere mindful olmayı eğitim- ders olarak veriyorlar. 

Toplumumuz yaşlanıyor, bizlerde yaşlanıyoruz. Hayat uzuyor çocuklarda yaşlanıyor. Yaşlıların tecrübelerinden istifade edebilmek, onlardaki  örtük bilgiyi gün ışığına çıkartıp kayıt altına almak ve yaşlıları huzur içinde yaşamaları için nasıl bir hukuki yapıya kavuşturmak , ya da var olan kuralları bir araya toplayarak ilgili tarafları mindful  yapmak.

Birde suça sürüklenen çocuklar, mültecilerle ilgili mindful çalışmaları yapmak. Bunları yapmak istiyorum. Yapanları görürsem çok mutlu olacağımı da biliyorum.

İş hayatınız dışında sizi bir gezgin olarak gözlemliyorum. Yeni yerler keşfederken size neler ilham veriyor?

Evet gezmeyi, seyahat etmeyi çok seviyorum. Çünkü insan’ı çok seviyorum. Aslında insan yeni yerler keşfederken kendini keşfediyor. Otomatik pilottan çıkıyor ve kendi oluyor. Her gün durakta aynı numaralı otobüsle, aynı güzergahta seyahat ediyorsunuz ve aynı durakta inip aynı yere gidiyorsunuz. Burada siz bırakın başkalarını, kendinizi bile anlamaz, anlatamazsınız. Seyahat edin, sıhhat bulun, kendinizi bulun, mindful olun. 

Sizinle geçirdiğimiz her zaman diliminde muazzam bilgilerle yanınızdan ayrılıyorum. Yazılarımı okuyan kişilere özellikle hayata dair ne söylemek istersiniz?

Sizin yazılarınızı okuyanların aslında bana söyleyecekleri, farkındalığımı arttıracakları şeyler vardır. Sizi okuyup onlardan faydalanacağım. Ancak Ustamın (bir zamanlar şirketinin koordinatörlüğü ve lütfettiği ortaklığını yaptığım bilge adamın ) sözü ile bitirmek istiyorum. 

 “Hayat bir bisiklet gibidir.  Sen sürücüsün. Pedal çevirmeye devam, yoksa düşersin”

Hayat sizlerle güzel . Teşekkür ederim.

09 Mart 2019; Haberlercom, yenikadincom eş zamanlı yayımlanmıştır.


Yorum yok

Yorum Yazın