10 Mar Kulaçlarıyla Tarih Yazan Kadın
Yüzücü, beden eğitimi öğretmeni, anne.
Türkiye tarihine adını yazdırmış “Kulaçlarıyla Tarih Yazan Kadın” denilmekte…
Onun adı; Nesrin Olgun Arslan
Sevgili arkadaşım Bengü Arslan’ın hayranlıkla takip ettiğim annesi. Yaşam enerjisi dolu paylaşımları çok kişiye ilham oluyor. Nesrin Hanım’la en son kuaförümüz Sabit Akkaya’da karşılaştık. O gün kendisinden aldığım “söz” okuyacağınız söyleşiye kısmetmiş.
Nesrin Hanım, 1979 yılında Manş Denizi’ni yüzerek geçen ilk Türk kadınısınız. 2015 yılında bu başarınızı tekrarladınız. Ne mutlu ki sizin gibi tarihe geçmiş harika bir kadınla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bu söyleşiyi gerçekleştiriyorum.
7 yaşında yüzmeye başladığınızı söylediniz. O yaştan günümüze hayatınıza neler sığdırdınız?
O dönemlerde aileler kızlarını pek havuza göndermezlerdi. Hülya Aslantürk, Yasemin Güç ve Berrin Konuralp ile birlikte yüzen 4 kızdık. Annem Pervin ile babam Nevzat bana çok güvendikleri gibi her yarışımı izlemeye gelirlerdi. Kendime her zaman Erdal Acet’i model aldım.
Adana’da 11 Haziran 1957 yılında doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Adana’da tamamladıktan sonra spor sayesinde Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nden 1979 yılında mezun oldum. 2 yıl Sağlık Meslek Lisesi’nde beden eğitimi öğretmeni olarak görev yaptım. Sonra Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda okutman olarak 3 yıl çalıştım. Daha sonra 5 yıl özel bir cimnastik salonu işleterek özellikle kadınlara spor bilinci aşıladım. 2 bin erkek işçinin çalıştığı bir kurumda, başvuran erkek adayların arasında seçilmiş olmam büyük bir gurur kaynağıydı.
Manş Denizi’ni yüzerek geçmeye nasıl karar verdiniz? Aileniz bu kararınıza nasıl baktı?
Her hafta sonu Atatürk Yüzme Havuzu’nda teşvik yarışmaları yapılırdı. 17 yaşına kadar 100’e yakın madalya kazandım. Ayrıca masa tenisinde de Türkiye 2. ve 3.cülüğüm bulunuyordu. Bir de havuzda şu anda Amerika’da bulunan milli atlayıcı Ahmet Kızıl’ı model alarak kule ve tramplende de önemli dereceler elde ettim. Erdal Acet, havuzda benim tanıdığım en hırslı ve inatçı, en mükemmel yüzücüydü. Manş Denizi’ni 9 saat 2 dakikayla rekorla geçmişti. Türkiye Erdal Acet’i konuşmaya başlamıştı. Erdal Acet’in antrenörlüğünü rahmetli Eczacı Kutal Özülkü yapmıştı. Onunla konuşarak Manş Denizi’ni geçmek istediğimi söyledim. Önceleri çok ciddiye almadı. Önce 3 ve 5 kilometre yüzmemi istedi ve yapamayacağımı anlattı. Ben inatla yapacağımı belirterek bana yardımcı olmasını söyledim. Bu arada Gençlik Spor İl Müdürü eski milli yüzücü Tuncay Şenyüz beni sigara içerken yakaladı ve bana dönerek “Sen Manş’ı falan asla geçemezsin” dedi.
Sanıyorum daha sonraki yıllarda da Manş Denizi’ni ekip olarak geçtiniz ve başka maratonlara da katıldınız. Onlardan da söz eder misiniz?
2016 yılında ise kaptanlığını yaptığım Çılgın Türkler Kadın Yüzme Takımı, Capri Adası’ndan başlayıp Napoli Baia’da son bulan 36 kilometrelik rotayı geçen ilk Türk takımı oldu. Takımı, 10 saat 56 dakikalık derece ile aynı zamanda “En İyi Kadın Takımı” ünvanını da aldı. 2016 yılında İtalya’da Capri-Napoli (36km) maratonunu yüzen ilk kadın takımının kaptanı olarak, en iyi takım kupasını aldık.
2017 yılında ise Amerika’da Catalina Kanalı’nı (36km) yüzen ilk Türk takımında yer aldım. Manş Denizi’ni yüzerek geçmenin 40.yılında, 15 Kasım 2019’da Londra’da düzenlenen törende CSA’nın (Channel Swimming Association) özel ödülünü aldım. Dünyaca ünlü su sporları markası Arena’nın resmi yüzücüsü oldum. Lonra Dower Town Hall’de gerçekleştirilen ödül töreninde yaptığım konuşmada “Manş Denizi’ni yüzerek geçişimin 40. yılında büyülü bir atmosferde bu ödülü almak gurur verici. Misafirlikleri için CSA Başkanı sayın Michael Read’e sonsuz teşekkür ederim. Bayrağımızı dünyanın her yerinde dalgalandırmaya devam edeceğim” dedim.
Başka hangi yarışmalara katıldınız? Ne gibi başarılar sağladınız?
Türkiye’de yapılan Mersin Maratonu’nu 5 kez, Çanakkale Boğazı’nı ve Kıbrıs’ta düzenlenen 15 kilometrelik bir maratonu yüzdüm.
31 Temmuz 2017’de Amerika’da Catalina Kanalı’nı (36 km) yüzen ilk Türk takımında yer aldım. Takım üç erkek 3 kadından oluşmuştu.
28 Ekim 2017’de Dubai’de 3 kilometrelik açık deniz yarışına eşim Zafer Arslan ile katıldım.
Son üç yıldır havuz ve deniz yarışlarında Türkiye’de birçok madalya kazandım. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından gerçekleştirilen “Uluslararası Samsung Boğaziçi Yarışları” ‘na özel davetli olarak son yıllarda sürekli katılıyorum.
Ekim 2019 İtalya Polignano Oceanman Uluslararası Açık Deniz Yarışı 3.cüsü oldum. Bu nedenle Meksika Cancun’da yapılacak Dünya Şampiyonasına katılmaya hak kazandım.
Kadın sporcu olarak zorluklarla karşılaştınız mı?
Tabii ki karşılaştım, erkek egemen olan bir dünyada kadın olarak varlığını sürdürmek her türlü çok zor. Sporda ise bu erkek egemenliği daha da had safhada. Nedense her hak, her başarı onların olsun istiyorlar. Tüm erkekleri geçtiğim (tek kadın sporcuydum yarıştaki) Mersin Maratonu’nda birincilik kupam alınıp, benden sonra gelen erkek yüzücüye verilmek istenmişti. Basın konuyu gündeme getirmek isteyince, kupa ondan alınıp bana verildi.
Kıbrıs Maratonu’nda ise ben birinci olunca erkekler bozulmasın diye sıralama yapmadan madalya verdiler. Çok üzüldüğüm bu ayrımcılığı acı bir şekilde deneyimlediğim yarışlardı benim için. Ama bu ayrımcılık beni hiç yıldırmadı, aksine daha çok kamçıladı ve başarılarımı perçinledi diyebilirim. KASFAD (Kadınlar İçin Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği) ‘ın elçisi olarak da sporun her alanında toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışmalar yürütmekteyiz.
Ailenizde başka sporcular var mı? Eşiniz de sizin kadar iyi bir yüzücü mü?
Eşim, kızım ve oğlum da sporcu. Eşim futbolcuydu, ardından Spor Akademisi’ni birincilikle bitirdi. 75 yılında Cezayir’de Akdeniz Oyunları’na katıldı, hentbol de yan branşı idi. Uzun dönem Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yaptı. Emekliliğinin ardından da yüzme ile tanıştı. Birlikte birçok ulusal ve uluslararası yarış yüzüyoruz. Çok da iyi bir yüzücü oldu.
Çocuklarınız ne kadar sporun içinde? Yoksa bir evden bir yüzücü yeter mi dediniz 🙂
Anne-baba sporcu olunca çocukların da olması kaçınılmazdı. Hem kızım Bengü hem de oğlum Şevket profesyonel yüzücü ve tenisçi.Türkiye derecelerinin yanı sıra birçok uluslararası organizasyonda da dereceye sahipler. Oğlum Şevket Çanakkale Boğazı’nı 10 yaşında yüzerek geçen en minik yüzücü ünvanına sahip.
Günümüzde yüzme ne kadar hayatımızın içinde? Aktif olarak öğretmeye ve sporu insanlara sevdirmeye devam ediyor musunuz?
Gençlik Spor İl Müdürlüğü bünyesinden 12 yıl boyunca 4 bin kadar çocuğa yüzme öğrettim. Birçok çocuk, genç ve yetişkine tenis sporunu sevdirdim. 35 yaşında öğrendiğim kort tenis sporu, ufkumu genişleterek spor yaşantısına yeni heyecanlar kattı. 1999 yılında kendi isteğimle emekli oldum. Evde oturmanın bana göre olmadığını anladım. Başkent Üniversitesi Başkent Okulları’nda Spor Koordinatörü olarak göreve başladım. Armada Spor Kulübü’nü kurarak, Adanalı kadınlara yaşam boyu spor yapma alışkanlığı kazandırdım. Bugüne kadar sayısız etkinlikte, konferansta, üniversitelerde, liselerde konuşmacı olarak gençlere ilham vermeye devam ettim. Şu anda, Adana Seyhan Belediyesi’nde Spor Müdürlüğü görevime devam ediyorum.
Pandemi sürecinde sporu devam ettirebildiniz mi? Spor salonları, yüzme havuzları da bu süreçte kapalıydı. Pandemi sizi nasıl etkiledi?
Pandemi de havuzlar kapalı olduğu için maalesef yüzemedim ama bolca yürüyüş, evde eşim ve kızımla spor yaptık. Yüzmeyi çok özledim bu süreçte. Pandemi hepimizi hem fiziksel hem de ruhsal olarak olumsuz etkiledi. Tüm dünyanın bu süreçten sağlıkla en kısa zamanda çıkmasını diliyorum.
Hayatımın projesi dediğiniz ve AB projesi haline gelen “Açık Deniz Parkurları Projesi” nedir? Sizi bu proje kadar heyecanlandıracak gelecek hayalleriniz neler?
Açık denizde yüzmenin bana verdiği mutluluğu, Türk insanının da denemesi gerektiğini düşünerek “Açık Deniz Parkurları” projesini hayal ettim. Projem, Seyhan ve Karataş Belediyeleri tarafından kabul gördü ve AB projesi haline getirildi. Pandemi nedeniyle ertelenen proje ile Karataş Sahili ve Seyhan Baraj Gölünü merkez yapacağız. Her yaş grubundan insan burada profesyonel yüzücü gibi hissederek, kendilerini deneme fırsatı bulacak. Amaçlı yüzmeyi, Türkiye’deki tüm sahil kasabalarına kazandıracağız.
Hayallerime gelince… Ailecek uluslararası bir parkuru yüzmek, ben, eşim, çocuklarım ve gelinim.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlarımıza ne söylemek isterdiniz?
Kadınlar hiçbir zaman “ya yapamazsam” seçeneğini kullanmasınlar, bu insanı hep olumsuza götürür. İmkansız diye bir şey yoktur. Çok çalışmak, kendini adamak, çaba sarf etmek ve çok istemek vardır…
Kendilerine inansınlar ve tutkulu olsunlar. Gerisi zaten gelecektir.
Nesrin Olgun Arslan’a ilham veren hayat dolu hikayesini paylaştığı için çok teşekkür ederim.
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun.
Yeşim Mutlu
Yorum yok