Hepimiz FOMO olabiliriz!

FOMO da ne?
Başlığı görür görmez ‘FOMO’ da ne Yeşim dediğinizi duyar gibiyim…

Aslında dünyada son zamanlarda adı çok duyulmaya başlanan sosyal medya da bir davranış şekli FOMO. Tam açılımı ‘ Fear of Missing Out’ yani ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’.

Sosyal medya herkes için sonsuz özgürlük sanılırken bir yandan da kaygı bozukluğu ve sosyal medya da gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma haline yol açabiliyor. İşte bunun adı da FOMO…

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Yeşilay Cemiyeti’de konuyla ilgili bir bilgi paylaşınca ben de Selfie bakanınız olarak sizlere bunu biraz anlatmak istedim.

Son zamanlarda kişisel olarak sosyal medyayı hem bilinçli hem de aktif kullanmak ile ilgili etrafımda ki kişilere sürekli anlatıyorum. Sizlere de yazılarımla bu yönde bilgi aktarabiliyorsam ne mutlu bana…

FOMO’ ya sahip misiniz? Herkes kendinin FOMO olup olmadığını anlayabilir. Nasıl derseniz etrafınızı gözlemleyin ve sizin hakkınızda söylenenlere kulak verin.

FOMO’ya sahip olan insanlar sosyal medyayı her an kullanmaya ve başka insanlar onların yanında değilken onları takip etmeye daha çok eğilimli. Bunu ben değil okuduğum tüm kaynaklar söylüyor.

Gerçek hayatta veya sosyal medya da tanıdığınız herkes sizden daha önemli ve eğlenceli şeylerle uğraşıyor diye düşünüyorsanız FOMA’ya sahip olabilirsiniz .

Şu an neler kaçırdığınızın farkında mısınız? Facebook’a 2 dakikadır bakmadınız ve siz bakmadığınız her anda herkesin hayatı çok mu güzel?

Bir bakıyorsunuz ki siz hariç herkes güzel zaman geçiriyor. Ne düşünüyorsunuz ? İşte buna bu günlerde FOMO diyoruz yani bir şeyleri kaçırma korkusu. Oysa hayat aynen olduğu gibi devam ediyor.

Sosyal medya geldikten sonra FOMO bir bulaşıcı hastalık gibi yayılmaya başladı.

Çünkü bu sayede arkadaş ya da düşmanlarınızın şu an da ne yaptığınızı öğrenebilirsiniz.

The Journal Computers in Human Behavior dergisinin haziran sayısına göre FOMO’ya sahip olan insanlar güzel bir akşamda arkadaşlarıyla geçirilen anlarda diğer insanların fotoğrafları, durum paylaşımları, tweetleri ya da olayları yüzünden güzel zaman geçiremediğini açıklıyordu.

Durum çok açık. FOMO sağlığımıza zararlı. Sürekli bir korkuyla yaşamak emin olun ki hayat kalitenizi arttırmıyor.

FOMO ile ilgili olarak psikoloji/siperpsikoloji de konuyla ilgili bir araştırma yapılmış. Przybylski tarafından 672 erkek 341 kadına 32 soruluk bir ölçek verilmiş. Katılımcılar genelde Hindistan ve ABD’den. Sorular FOMO’yla ilgili ve insanların diğer insanların hayatlarını ne kaçırdığını ve bu durumdan ne kadar korktuğu ölçülmüş.

Katılımcılardan hayat tatmini ve sosyal medya kullanımı insanlara ne kadar bağlı oldukları hakkında sorular sorulmuş. Ve çıkan sonuca göre görülmüş ki bu kişiler kendileri dışında başkalarına bağlı olmak istiyor FOMO yaşıyor daha sosyal medya kullanıyor.

IMG_3301

Sosyal Medya ve FOMO

Przybylski sosyal medyanın FOMO’ya olan etkisini tam olarak netleştirememiş. Fakat istatistik analizleriyle daha az otonomisi olan insanların FOMO’ya daha yakalandıkları ve sürekli Twitter, Instagram ve Facebook bakmak istediklerini ortaya çıkarmış.

Yine 87 üniversite öğrencisiyle yapılan araştırma sosyal medya kullananıyla birlikte pozitif ya da negatif duygulara sahip olan insanlar karşılaştırılmış .

Görülmüş ki FOMO’YA sahip olanlar Facebook ve sosyal medya sitelerine derste daha çok bakıyor. Fomoya sahip olanlar daha dikkat dağıtıcı alışkanlıklara sahip. FOMO sebebiyle araba kullanırken bile mesajlaşan, mailleşen kişilerin dikkat dağıtan halleri kazalara sebep olabiliyor.

FOMO insanların ana odaklanmasını zorlaştırıyor ve yeteneklerini kısıtlıyor.

Eğer siz de sürekli Facebook, Twitter ya da Instagram da zaman harcıyorsanız hem arkadaşlarınızın hem de yabancıların bir şeyleri sizden daha çok kazandığına ya da sahip olduğuna inanıyorsanız bunu düşünmeye başlayın.

Oysa bir düşünün etrafınızda ki herkes sürekli yeni bir işe mi sahip oluyor yoksa dünyayı mı kurtarıyor , sürekli dergide mi çıkıyor ya da deli gibi aşık ve siz izliyorsunuz.

Arkadaşlarımızın güzel şeyler elde ettiklerini görürken her zaman onlar için mutlu olmamız gerekirken , günümüz de çoğunlukla kendimizi onlarla kıyaslamaya başladık.

Peki biz sürekli diğerlerinin ne yaptığı hakkında bir bombardımana sahipken nasıl kendi hayat kararlarımızda emin kalabiliriz?

İşte bizim kendimizi kabul etmek ve kendi güvenimiz için yapmamız gerekenler:

1. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin
Kendinizi kabul etmek kendinizi sevmekle başlar her şey. Kendinizi sevmek ise kim olduğunuzu bulmakla başlar. Neye değer veriyorsunuz? Yetenek ve tutkularınız neler? Gerçekten kimsiniz, ne ilginizi çekiyor neye değer veriyorsunuz?

Neyi yaşamak neleri yaşamamak istiyorsunuz ? Sizi ne mutlu eder, kesinlikle neden hoşlanmazsınız sizi ne üzer? Bu sorulara cevap bulduğunuzda her insanın kendi gibi olduğunu göreceksiniz. Takip ettiğiniz kişiler arkadaşlarınız yani diğerleri de kendi gibi ve kendi hayatlarını yaşıyor.

Bu sebeple siz kendinize güvendikçe hayat misyonunuzu bildikçe hayatınızı diğer insanların hayatıyla kıyaslamayı azaltacaksınız buna emin olun.

2. Sizi iyileştiren mutlu eden aktivitelere katılın.
Günlük hayatta sizin için ne önemli ve ne değerliyse onları yapın. Diğer insanların yaptıkları şeylerin onlar için önemli olduğunu sizin farklı olabileceğiniz kabul edin. Hayatınızda pozitif günlük değişimler yapın sizin önem verdiğiniz ölçüde yoga meditasyon ve spor stresinizi azaltarak şu ana odaklanıp üretkenliğinizi artıracaktır. Buna emin olun gerçekten o anlar size mutluluk veriyor. YSM olarak bu moddayım..

3. Verin böylelikle alacaksınız.
Vermek kendinizi kabul etmekte çok önemlidir. Başkalarıyla bir yarışta olduğunuzda siz mutlu değil mutsuz olursunuz. Başkalarının ne yaptığı ya da onlarla kıyaslamak yerine onlara yardım edin. Bu her konuda olabilir. Siz kendi iyi olduğunuz alan neyse o konuda destek verin. Bendeniz bilgi paylaştıkça çoğalır diyor ve bildiğim ne varsa paylaşıyorum..

4. Sosyal medya kullanımınızı azaltın.
Bir hatırlayın. Küçükken yatağa gitmekten nefret ederdik . Şimdi de sosyal medya yüzünden uykular kaçıyor. Bundan bir kaç yıl önce böyle olduğumu biliyorum. Gözlerim yanana dek çalışırken bir yandan da sosyal medyayı kullanırdım. Uykusuz çok kaldım teknoloji yüzünden.

Peki şimdi durum nedir YSM’de?

Başkalarının ne yaptığını hiç merak etmiyorum. Sosyal medya sayfalarımda o an ne varsa onu görüyorum, kim nerede ne yapmış bakmıyorum. Kaçan hiç bir şey yok. Bu sebeple de çok sitem alıyorum ama hayat sadece sosyal medyadan ibaret değil.

Öz disipline sahibim.

Arkadaşlarımla gerçek zamanları paylaşıyor ve hayatın içindeyim. Spora zaman ayırıyorum. Sosyal medya zorunluluğu sayılan buluşma, paylaşma vb. ne varsa kendi günlük planıma göre hareket ediyorum.

Günlük ve uyku düzeniniz içinde siz de teknolojiyi azaltmak için; Belli bir yatma saatinde yatağa gidin, doğal saatlerinizle uyuyup uyanın.

Rahatsız edilmemek ya da rahatsız etmemek için telefonunuz uçak ya da sessiz moda alın.

Tuvalete elektronik cihazlarla gitmeyin.

Sohbet ederken, arkadaşlarımla birlikteyken sosyal medyayı kullanmamak gibi çok basit çözümlerle kendinizi eğitebilirsiniz.

Sosyal medyayı bilinçli ve aktif kullanmak mümkün.

İnanın buna FOMO da dahil. Sosyal medya sonsuz özgürlük değil. Bırakın hayatı yaşayın.

YSM

Yorum yok

Yorum Yazın