07 Mar Hangi fotoğraf makinasını alayım?

24 Aralık 2003… Karşımda 19″ tüplü kocaman bir monitör, sol tarafta açık ve ekranda bilgilerin aktığı bir dizüstü bilgisayar. Yurtdışı ekibi Noel tatilinde diye nispeten sakin bir ofis günü. Dahili telefonum çaldı, diğer uçta Ruşen Abim. “Benim odaya bir gelir misin?”. Gittim. Odaya girince masanın üzerindeki kutuyu bana uzattı. “Al bakalım, biraz bunu kurcala, nice mutlu yıllara”. O gün ve tam o an bu küçük kutuyla hayatımın sonrasının nasıl değişeceğini kestirmem mümkün değildi. Kutunun içinde bir kompakt fotoğraf makinası; Kodak marka. Teşekkür ederken benimle hiç alakası olmayan bu cihazla ne yapacağımı düşünüyordum. Bu şaşkınlıkla “nasıl çekeceğim?” sorusu ağzımdan ne zaman çıktı anlamadım bile. Ruşen “onu da internetten bakıver, takıldığında gel bana sor” dedi. Düşündükçe hala bir parça komik gelen bu hikayeyle fotoğraf maceram başladı.

Şimdi fotoğrafa merak duyan, seven herkesin ilk sorusuna gelelim; “ben hangi makinayı alayım?”

Tavsiye üzerine, düşünülmeden alınan makinalar genelde doğru tercih olmaz. Sanmayın ki bir öneride bulunmak çok zor. 30 saniyede bu işi çözmek gayet kolay. Ancak esas önemli olan arkasındaki mantığı anlamak. Hadi beraber balık tutmayı öğrenelim.

İlk adım doğru soruyu sormakla başlıyor. Ne alacağım değil, ne çekeceğim? ilk soru olmalı. Herkesin iyi kötü başlangıçta ilgisini çeken konular vardır. Öncelikle elimize kalemi kağıdı alıp listeleme zamanı. Yüzlerce defa bana “hangi fotoğraf makinasını alayım?” diye soranlara da ilk dediğim “ne çekeceksin?” oldu. Önce kısa bir sessizlik, sonra gayet dolu dolu cevaplar geldi.

• Tatil fotoğrafları
• doğa, manzara
• arkadaşların fotoğrafları
• çiçekler küçük nesneler
• şehri, hayatı anlatan fotoğraflar
• tarihi eserler
• yeni doğan çocuğun fotoğrafları
• evdeki kediler
• köyde, kasabada hayat
• çakan şimşek
• tül gibi, ipek gibi şelaler
• yaptığı işle ilgili süreçler
• işyerindeki etkinlikler

…. liste uzar gider.
Fotoğraf makinası sadece bir araç. Önemli olan amacı netleştirmek.

Bir diğer soru “nasıl çekeceksin?”. Bu sorunun arkasından açıklamaya başlarım;

• genelde açık alanda mı çekeceksin, kapalı mekanda mı?
• konunun hemen yanından çekme şansın var mı yoksa belli bir mesafeden mi çekmen gerekiyor?
• fotoğraf çekmeye gideceğin yere ulaşana kadar araçla mı gideceksin yürüyerek mi?
• arada video da çekme niyetin olur mu?
• bilgisayar ile aran nasıl? fotoğraflarını daha sonra düzenlemek istiyor musun yoksa çektiğin anda “tamamdır bu iş” demek niyetinde misin?
• doğru anı yakalamak ne kadar önemli? (bu tuzak soru, her fotoğrafçı için doğru an önemlidir)
• hareketini kısıtlayan herhangi bir şikayetin var mı?
• son ve belki de en önemlisi bu konuda ne kadar bütçe ayırdın?
  
  Bu soruların cevapları çiçeği burnunda fotoğraf meraklısının aradığı makinanın ağırlığı, sensör tipi, gövde tipi, iso performansı, otomatik netleme kabiliyeti, hava koşullarına dayanıklılığı, video kabiliyeti, ne tip bir lensle alınması, hangi segmentte olması konusunda belirleyici bilgiler verir.

Bundan sonraki aşamada bu farkındalıkla internette biraz araştırma yapmak, bu bilgilerle tecrübesine, tarafsızlığına güvendiğiniz birilerine danışmanız.

Benim macerama tekrar dönecek olursak; ben şanslıydım. Bana hediye edilmiş kompakt bir makinayla başlamıştım. Seçenekler bugünkü kadar çok değildi ve oynayacak bir oyuncağım vardı. Önce bu cihazın tüm teknik sınırlarını zorladım, bu arada ne çekmek nasıl çekmek istediğim sorularının cevabını aradım. Daha sonralarda da makina tercihlerim çok daha netleşti.

Herkes için “ne çekeceksin?”, “nasıl çekeceksin?” sorularının cevabı farklıdır. Ancak ben kendim için cevapları bildiğim için şu an ilk defa fotoğraf makinası alacak olsam aynasız sistem bir gövde tercih ederdim. Muhtemelen üzerindeki kit lensi de bir müddet işimi görürdü. Akışında hayatı çektiğim için otomatik netleme sistemi konusunda seçici davranırdım. Günün her saati fotoğraf çekme niyetinde olduğum için iyi bir ISO performansına akşam, gece karelerinde ihtiyaç duyardım. Mümkünse hafif bir makina tercih sebebi olurdu. Uzun süre boyunda asılı makina bir vakitten sonra külçe gibi oluyor. Tüm fotoğraflarımla Lightroom’da uğraşmak istiyorum, o yüzden hep RAW formatta çekeceğim. Bu konuda baktığım modellerin RAW performansını mutlaka internette derinlemesine incelerdim. Video şu aşamada ilk önceliğim olmadığı için özellikle bunu bir kriter olarak görmezdim. Daha yeni başlayan isem hiç çarpanlı makina, full frame makina tartışmasına girmez, bütçeme uygun modellere yönelirdim. Kafamda hala soru varsa onlar için de Instagram’da @hakanyasar ‘a sorardım 🙂

Sözün özü, ilk fotoğraf makinanız çok önemlidir. En iyi makina; son model teknolojiye sahip olan demek değildir. Sizin beklentilerinizi karşılayan, istediğiniz, hayal ettiğiniz fotoğrafı çekmenizi sağlayan ve daha da önemlisi size fotoğrafı sevdiren makina en iyi makinadır. Mümkünse de ihtiyaç anında hep yanınızda olması da tercih sebebidir.

Sıhhatle mutlulukla bir sonraki yazıda görüşmek üzere.