Fotoğraf ve Resim Etkileşimi

Fotoğrafın icadından 19.yüzyıl sonlarına değin, fotoğraf ile resim arasındaki ilişkinin rekabet’e dönüştüğü süreçte, çabuk görüntü veren teknolojik aletin ortaya çıkmasıyla,  fotoğraf makinesinin ressamları yerinden edeceği, resmin öldüğü ve sanatın sonunun geldiği iddia edilmiş. Buna karşı olanlar  ise fotoğrafın bir sanat değil, bir teknik olduğu savunması yapmışlardı.

Resimler her şeyden önce renk öğesiyle  fotoğraflardan ayrılıyor. Sanatçıların kendi üsluplarında boyadıkları resimlerinde fotoğrafı birebir kullanmadıkları, kompozisyonları için bazı değişikliklere gittiği görülüyor. Bu sanatçılara ek olarak ölümlerine değin fotoğraftan faydalandıkları anlaşılmayan bazı sanatçıları da eklemek gerekir.

Amatör olarak fotoğrafla ilgilenen birçok ressam vardır. Öldükten sonra kişisel eşyalarında çektikleri fotoğrafları pek çoğu aileleri tarafından saklanmış sansüre uğramıştır. 20.yüzyılın başlarında, gerçeğin kaydedilmesinde fotoğraf ve resmin eşdeğerde tutulduğu bir düşüncenin varlığından söz edilebilir. Kübizm, Dada, Sürrealizm, Pop Art temsilcisi sanatçıların fotoğrafı bir ilham kaynağı olmaktan öte, araçsallaştırılarak eserlerinde doğrudan kullandığı görülür.

Konumuz bağlamında resim – fotoğraf ilişkisi, 1980’li yıllardan sonra, fotoğraftan faydalanılan resim örneklerinden daha çok, fotoğraf sanatına esin kaynağı olmuş resimler hakkındadır. Fotoğrafın bir sanat dalı olarak kabul edildiği bu dönemler, aynı zamanda renkli fotoğraf baskılarının da alınmaya başladığı dönemlerdir.

Sonuç olarak, sanat sosyolojisi açısından ve tarihi / teknik gelişmeler açısından resim ile fotoğraf, insanoğlunun gözlenen ve gözleyen özne deneyimlerini aktarma gücüne sahip imgeler sunmuşlardır. Günümüzde, plastik sanatlar alanında faaliyet gösteren ‘sanatçı’ öznelerin tercihler yelpazesinden seçtiği, alternatif iki araç olarak yan yana durmaktadır. Aslında bu etkilenme tek taraflı değildir. Resim sanatı fotoğrafı nasıl yönlendirmişse, fotoğrafın da resim sanatına etkileri olmuştur.

Bu arada fotoğrafın resmin yerini alacağını düşünen ressamlar, mekanik yolla üretildiğini ve çoğaltılabilirliğini öne sürerek fotoğrafa saldırırlar. Fotoğrafçılar da kendilerini ifade ederken fotoğrafla resim yaptıklarını öne sürerler. Ancak bu çekişmelerin her iki sanata da faydası zaman içinde ortaya çıkar. Zira resmin asıl görevinin gerçeği aktarmak olmadığı anlaşılır. Böylece resmin ufku açılmış, kendine yeni yollar bulup gerçek kimliğine kavuşmuştur.  

Fotoğraf tek başına tüm bu çekişmelerin ya da olumlu / olumsuz etkileşimin nedeni değildi elbet. Gerçek neden, fotoğrafın da keşfini sağlayan gelişmeler ve toplumda yarattığı değişikliklerdir.  

Yüksel Özen, Sanat Yazarı ve Fotoğraf Sanatçısı, Mart 2021 

Yorum yok

Yorum Yazın