En büyük hayalim “Milli Sporcu” olmak

Bir gün bana “maratonda koşacaksın” deseler “hadi canım sende” der geçerdim. Ve bilin bakalım ne oldu? Ben koştum…

Geçtiğimiz cumartesi günü 9. kez düzenlenen Frig Ultra Maratonu’ndaydım. 7 ülkeden 900 sporcunun katılımıyla Afyonkarahisar Frigya Vadileri’nde gerçekleşen; 6K, 11K, 22K, 44K ve 68K gibi parkurlardan oluşan maraton çok özel sporcuların koşusuna tanıklık etti. En duygusal, en hassas, en ilham veren koşunun Tureks Turunç Madencilik’in desteğiyle özel sporcular için eklenen”+1 Farkla Koşuyoruz” parkuru olduğunu söylemek isterim.

Özel sporcu çocuklar başlangıç verildiği andan itibaren koşunun tozunu attırdılar. Öyle azimli, öyle mutlu, öyle güzel koşuyorlardı ki hiçbir maraton koşucusu onlar kadar hızlı ve farklı koşamaz.

Ayazini Kilisesi eteklerinden başlayan, Ayazini köy içinde devam eden 2,5 km’lik iki farklı parkuru 60 çocuk ve aileleriyle birlikte kah koşarak kah yürüyerek tamamladık. Binlerce yıllık sırrı içinde barındıran, doğal güzellikleriyle tarihin iç içe geçtiği bu köyün içinden geçerken alkışlarla, maşallahlarla karşılandık. Güzel yavrularım, durun fotoğraf çektirelim, az soluklanın diyenlerle etrafımız sarıp sarmalandı.

Frigler’den bu yana birçok uygarlığın yerleşim yeri olan bu yerde geçmişin izlerinde koşan özel sporcular Ayazine’de hepimizin kalplerine dokunuyordu. Gözlerimizden akan yaşlar +1 farkla bu özel / güzel çocukların tozuyla buluşurken ruhlarımızın şifalandığını hissediyorduk.

Bazen yaşadıklarımı tarif etmekte zorlanıyorum. O anı yaşamak çok daha değerli geliyor bana.”+1 Farkla Koşuyoruz ” parkuruna spor, sosyalleşme, kendini ifade etme, evden çıkma ne dersiniz bilmiyorum. Bana göre çocuklar kendilerini buluyor. Özel sporcuların diğer çocuklardan hiçbir farkı yok. Bu deneyimi aralarında Avrupa ve Dünya Şampiyonu bulunan çocuklarla koşarak yaşadığım için çok mutluyum.

Tüm çocukların şampiyon olduğu bu özel maratona katılan tüm kahramanları gönülden kutluyorum. Koşu ve ödül töreni sırasında sarılamadıklarım bu yazıyı okuyorsanız bilin ki hepinize kocaman sarılıyorum.

Şimdi gelin özel sporcularının dünyasının kapılarını az aralayalım.

En büyük hayalim “Milli Sporcu” olmak.

Mevlüt Şen, Atletizm, Özel Sporcu

Sevgili Mevlüt hikayen nasıl başladı? Spor ile yolun nasıl kesişti?

Ben Mevlüt Şen 01.01.1999 tarihinde doğdum. 4 kişilik bir ailenin en küçük bireyiyim. Özel durumum 7 yaşındayken tam kelimeleri kuramamakla başladı. İnsanların arasında uyum sağlayamamak, iletişim içinde olamamak vb. ailem tarafından fark edildi. Ailemin desteğiyle beraber rehabilitasyon merkezine başladım. Öncelikle konuşma cümle kurma vb şeyleri öğrendim. Sonrasında okuma yazmayı öğrendim. Sporla tanışmam tamamen tesadüf. Ablamın antremanlarını izlemeye gittiğimde Oğuz Hocamla tesadüf eseri tanıştım ve bu yolculuğa başladım.

Özel sporcular olarak en çok hangi alanda zorlanıyorsun?

Özel sporcular olarak tam desteğimiz ne yazık ki yok… Çalışma imkanımız çok sınırlı olduğu için çoğumuz iş bulamıyoruz. Sağlık sigortamız yok. Erkek çocuklar 18 yaşından sonra babamızın sigortasından faydalanamıyoruz. Var olan raporların hiç bir etkisi olmuyor. Antrenmanda sakatlandığımızda ya da en ufak bir rahatsızlıkta bu durum önümüze çıkıyor.

İnsanların bakış açısını da eklemek isterim. Toplumumuz bizi kabullenmiyor ve bazı durumlarda üzerimize gelmekten asla çekinmiyorlar. Bazı arkadaşlarımız çalışmak için girdiği iş yerlerinde işleri hariç her yere koşturuyor. Mobbing ve psikolojik baskı görebiliyorlar doğal olarak bu durum bizi korkutuyor. Açıkçası daha fazla engel önümüze çıkıyor.

En büyük hayalin ne? Bu hayal için neler yapıyorsun?

En büyük hayalim “Milli Sporcu” olmak. Bu hayalimin gerçekleşmesi için elimden gelenin fazlasını yapıyorum. Antremanlarımdan beslenmeme hepsine dikkat ediyorum.

Spor her şeyin anahtarı

Hanife Yılmaz, Avrupa ve Dünya Şampiyonu Milli atlet Münevvere Yılmaz’ın annesi

+1 hikayeniz nasıl başladı?

Kızım Münevvere soğuk kış mevsimi 3 Şubat 1994 yılında dünyaya geldi. 2.ci göz bebeğimi kucağıma almamın mutluluğunu yaşadım. Münevvere daha doğar doğmaz gözlerinde parlayan ışık beni heyecanlandırmıştı. Yolu açık olacak belliydi.

Münevvere ilk doğduğunda ağzına memeyi alamıyor ve ağlayamıyordu. Hastaneden eve çıktıklarında Münevvere hem ağız hem de burundan kusmaya başladı. Kırkı çıkınca, kontrole sağlık ocağına götürdüm. Hemşireye Münevvere’nin kustuğunu söyledim. Hemşire hanım hastaneye yönlendirdi. Yapılan tetkikler sonucunda doğuştan Down Sendromu olduğu, 6 ayda bir kontrole gitmesi gerektiği söylendi. Sağ olsunlar, Münevvere’nin tek ilacının sevgi ve ilgi olduğunu, ne kadar ilgi alaka gösterirsek o kadar gelişeceğini söylediler.

Biz evladımızı çok sevdik, inandık ve hiç vazgeçmedik.

Hanife Hanım, Münevvere’nin spor ile yolu nasıl kesişti?

Münevvere’nin diğer çocuklara göre her dönemi çok zor oldu. İki buçuk yaşına geldiğinde ayağa kalkarak ilk adımını attığı an dünyalar benim oldu. Münevvere çocukken koşmayı çok severdi. Çubuk kraker ve dondurma onun vazgeçilmeliydi. Yaz tatilinde bakkalımızda toplarla oynar ip atlardık. Bisiklet süremezdi. Sonra bir scooter hediye edildi jet hızıyla kullanmaya başladı. Öyle atak bir çocuktu ki nereye gittiğini bilemezdik.

Çok güçlü bir çocuktu. Münevvere’nin spor yapmasını istiyordum. Spor yapması için ilgili yerlere başvurduğumda “sizin yapabileceğiniz uygun bir spor dalı yok” cevabını alırdım. Sonrasında ilkokulun ikinci yılında Engelliler Haftası kapsamında Özel Olimpiyat Oyunları’na katıldı. Yedi arkadaşı ve okul öğretmenleriyle İstanbul’a giti. Üç gün sonra döndüklerinde, okul müdürümüz Münevvere’nin 50m koşuda 3.cü olduğunu duyunca sevinçten havalara uçtum.

Özel sporcu annesi olarak en çok hangi alanda zorlandınız?

Tek engelim öğrenci velileri oldu. Münevvere arkadaşlarına hırçın davranıyor, sınıfta huzursuzluk çıkarıyor çoğunu istemiyoruz dediler. Öğretmenimiz Münevvere’nin uyumlu olduğunu, memnun olduğunu söyledi. Herkes gibi benim kızımında eğitim almaya hakkı vardı. Sonrasında öğretmenimizin önerisiyle Kocatepe Eğitim Uygulama okuluna kızımı kayıt yaptırdım. Öğretmenimiz öyle özveriliydi ki kızıma öz bakım becerilerini, okumayı yazmayı öğretti.

Münevvere’nin en büyük hayali nedir? Bu hayal için neler yapıyorsunuz?

Kızımın en büyük hayali İstiklal Marşı’nı dünyada okutmak. Bunun için tüm gücüyle çalışmaya devam ediyor. Kızımın diğer hayalleri arasında müdür olmak vardı. Bu hayaline de ulaştı. Münevvere, Gençlik Spor İl Müdürlüğü, “Spor Uzmanı” olarak çalışıyor.

Siz neler söylemek istersiniz?

Münevvere 2012 yılında milli takıma seçilmiştir 7 Avrupa şampiyonluğu ve 1 dünya şampiyonluğu olmak üzere toplamda 32 yurt dışı madalyası bulunmaktadır. Azimli ve disiplini çalışmanın eseridir.

Münevvere’nin 1-0 yenik başladığı hayatı 1-1 e getirdik, hatta 1-0 öne geçtik. Kızımla ne kadar gurur duysam az. Bana zamanında hani bu çocuğun arkasından boşuna koşuyorsun hiçbir getirisi yok demişlerdi. Ben herkese susarak cevap vermiştim. Çok şükür bunun meyvelerini aldık. Kızımla antrenörümüzle gurur duyuyorum. Bize bu fırsatları sağlayan başta federasyon başkanımız Birol Aydın olmak üzere emeği geçen herkese ailecek çok teşekkür ederiz.

Bu arada şunu da belirtmek isterim her zaman tüm sporcularıma söylemişimdir. Sporun açmadığı kapı yok. Biz elde ettiğimiz başarılardan dolayı üç kez Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne davet edildik. Birçok bürokratla tanıştık. Spor her şeyin anahtarı diyorum ben.

Spor, özel gereksinimli çocuklarımızın hayata tutunmalarında çok önemli bir etken.

Osman Turunç, Tureks Turunç Madencilik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Osman Bey özel sporcu çocuklarla yolunuz nasıl kesişti?

Yaklaşık 4 yıl önce yürüyüş yaparken Avrupa Şampiyonu Milli güllecimiz Münevvere Yılmaz ve annesi Hanife Hanım’ı gülle atma antrenmanı yaparken gördüm. Nasıl çalıştıklarını görmek adına izledim ve sonrasında antrenörü Oğuz Özavar’ın yanlarına geldiğini gördüm. Oğuz Hoca, Münevvere’yi kendine bağlayarak 10 tur koşu yaptırdı. Bu beni çok etkiledi ve hemen yanlarına gittim ve tanıştım.

Sizin spora olan ilginiz çocuklara nasıl yansıyor?

Sporun faydalarını gören birisi olarak, inandığınız bir şeyi çocuklara iletmeniz daha kolay oluyor. Ortak bir zevkin olması ve başarma duygusu sayesinde çocuklarla hemen yakınlaşabiliyorsunuz.

Spor dışında özel gereksinimli çocuklar için farklı projeleriniz var mı?

Özel gereksinimli çocuklar için öncelikli projem spor. Bu konuda yapılacak daha birçok şey olduğu görüşündeyim. Hem sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilmeleri hem de sosyalleşmeleri adına spor bu çocuklarımız için çok değerli.

Siz neler eklemek istersiniz?

“+1 Farkla Koşuyoruz” projesi, prototip bir girişim oldu. Şahsım ve kurumum adına şunu söyleyebilirim ki, 35 yıllık iş hayatımda gerek ticari gerek KSS çalışmalarımızda sonucundan bu kadar memnun olduğum başka hiçbir proje olmadı. Dolayısıyla bundan böyle daha sık ve daha organize olarak yeni girişimlerde bulunacağız.

İncitmeden dokunmak..

Oğuz Özavar, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni, Atletizm Antrenörü

Oğuz Hocam kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Sivas’ta dünyaya geldim. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümü mezunuyum. Normal sporcuların yanısıra özel sporcular ve görme engelli sporcularla çalışıyorum. Afyonkarahisar Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde atletizm antrenörüyüm.

Özel sporcu çocuklarla kaç yıldır çalışıyorsunuz? Çocuklarla birebir özel mi yoksa takım çalışması mı yapıyorsunuz?

2010 yılında başladım. Özel çocuklarla birebir çalışmak gerekiyor. Kollektif branşlarda (voleybol, futbol, basketbol vb) takım çalışması yapılabilir ama atletizm branşında ferdi antreman yapmanız gerekiyor. Özel sporcu da yetenek varsa, performans hedefine birebir çalışarak ulaşırsınız.

Özel sporcu çocuklarda spor seçiminde nelere dikkat edilmesi gerekir?

Özel çocuklarda; sporcunun sevdiği, yaptığı zaman mutlu olduğu bir branşa yönlendirmek doğru bir ölçüt bence. Daha sonra yetenek devreye giriyor. Özel çocuklarda hedef; onların mutlu olması ve sporla sosyalleşmesi olmalı.

“Artı 1 Farkla koşuyoruz” parkuru nasıl ortaya çıktı? Koşu dışında çalışmalarınız var mı?

Geçen sene Frig maratonu yapıldığında Osman Turunç Beye, özel sporcular olarak bizde koşabiliriz demiştim. Osman Bey’in 2023 Frig maratonu için “Limit sensin” ekibiyle görüşmesi sonrasında özel sporcuları maratona dahil ettirdik. Bir ilki gerçekleştirmiş olduk.

Özel çoçuklarla Afyonkarahisar ilinde çok şeyler yaptık aslına bakarsanız. Mesela özel çocuklarla Mehteran ekibi kurduk. Yine bu çocuklarımızla halk oyunları çalışması yaparak, gösteriye çıktık. Yine Türkiye de bir ilktir, Kafkas ekibi oluşturduk. Müziğini de canlı olarak ben çaldım, yaz spor okulları ve 19 Mayıs kutlamalarında gösteri yaptık. Canlı müzik ve oyun olarak bu çocuklar Türkiye’de yapılamayanı yaptılar.

Ayrıca görme engelli kardeşlerimizi çalıştırıyorum atletizm branşında. Onlarla da Türkiye şampiyonluklarımız mevcuttur.

Aileler ve çocuklarla iletişiminiz muazzam. Aileler size en sık hangi soruları sorarlar? Anne babalar neleri merak ediyor?

Özel çocuklarla çalışıyorsanız, aileyle iyi bir iletişim kurmanız elzem oluyor. Özel çocuğu anlayamadığınız zaman anne babayla olan diyalogla, durumu çözebiliyorsunuz. Bizim ailelerimiz genel olarak sosyo-ekonomik düzeyi düşük profildeler. Bazı veliler durumu kabullenmeyip, özel çocuğu normalmiş gibi görebiliyor veya çocuğundan utanıp, toplum içine girmeye bile utanıyor. Ben çok yaşıyorum bu durumu. Burada biraz empati kurup, iletişime öyle geçiyorum ve bu beni onlara yaklaştırıyor. Böylelikle onların muzdarip olduğu bu durumun, aslında bir iyilik ve mutluluk hareketine nasıl dönüştüğü gösteriyorum kendi evlatlarıyla. Özel yavrusunun özgüven gelişimi, sportif başarısı anne babayı da mutlu ediyor. Bu iletişim böyle devam ediyor benim için. Yaptığım, incitmeden dokunmak…

Down Sendromu Nedir?

Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21. kromozom olması nedeniyle 47 olmaktadır. Down sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Down sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, 35 yaş üstü hamileliklerde risk artar. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan Down sendromlu çocukların %75-80’i genç annelerin bebekleridir. Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı yoktur. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye’de tam bir veri yok ama yaklaşık 70.000 Down sendromlu kişi olduğu tahmin ediliyor. Hafif veya orta seviye zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine sebep olur.

Kaynak Türkiye Down Sendromu Derneği

21 Eylül 2023, haberlercom

Yorum yok

Yorum Yazın