Emrah Koçak Diyor ki: Müzik Hepimize İyi Gelir

2021’i de geride bırakıyoruz. Pandemiyle birlikte hayatımız çok değişirken bazılarımızı da çok farklı yerlere sürükledi. Çok kişi hayatında radikal kararlar vererek bambaşka yerlerin, şehirlerin kapılarını aradı. Hepimiz değiştik, değişime ayak uydurduk ve nihayetinde olanı kabul etmeye çalıştık.

Kişisel dinamiğimde “Yeşim Mutlu ile Evden Sohbetler” pandemi de ortaya çıkan bir canlı yayın süreci oldu. Evden sosyalleştiğimiz günlerde bir ara beş canlı yayın yaptığımı biliyorum. Bu süreçte çevrimiçi birçok insanı tanıma imkanı buldum. Emrah Koçak ile de canlı yayın vesilesi ile tanıştık. Yayın sonrası hikayesini ele alayım, bir söyleşiye dökeyim istedim ama olmadı. O süreçte Emrah Koçak eserleri ile tanışarak en çok dinlediğim sanatçılardan biri haline geldi.

Sevgili Emrah Koçak ile kendimizi tesadüfler silsilesinde bulduk. İşin en güzel yanı da ikimizin de Çanakkale topraklarına olan bağımızdı. Bu sohbeti sizlere çok daha önce aktarmam gerekirdi. Kısmet bugüneymiş. Sevgili Emrah; geç olsun ama güç olmasın değil mi?

Sevgili Emrah Koçak, hayat hikayenle başlayalım mı?

İstanbul’da doğdum. Klasik müzikle tanışmam Şişli Terakki’de ortaokul yıllarımda oldu, gitar ile tanışmam ise 20’li yaşlarımda… Solağım, o yıllarda Unkapanı’ndan aldığım orta kaliteli bir gitarın tellerini ters yönde bağlayarak gitara kendi kendime başladım ve çok kısa sürede o dönemde kafelerde çalana arkadaşlarıma eşlik eder hale geldim. Zaten çok sevdiğim ve tutkunu olduğum müzikten bir de iyi para kazanmaya başlayınca eğitimini alarak mesleki anlamda bu işi yapmaya karar verdim. İlk ciddi klasik gitar derslerine Utku Özkanoğlu ile başladım. Daha sonra İstanbul ve Atina’da girmiş olduğum sınavlar ile Thames Valley University London College Of Music Klasik Gitar performansında lisans diplomamı aldım. Diplomama YÖK’ten denklik gelmeyince İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Gitar Bölümü’ne girdim. Burada da Erdem Sökmen ile çalıştım. Bu çok keyif alarak eğitim aldığım okulu maalesef bitirebilmiş değilim. Bir yandan aktif performans hayatım ve aile hayatım devam ederken bir yandan da konservatuarda ders tamamlamak 30’lu yaşlarda biraz zor oluyor.

2006’dan bu yana yurt içi ve yurt dışında stüdyo gitaristi olarak çalışıyorsun. Çok sayıda sanatçı ile çalıştın. Çok kişinin eserlerinde görünmez kişi sensin 🙂 Biraz bunu konuşalım mı? Kimlerle çaldın, hangi şarkılarda imzan var?

Açıkçası çok çeşitli tarzda yüzlerce sanatçı var. Müslüm Gürses, Yıldız Tilbe, Oğuzhan Koç, Sinan Akçil, Berdan Mardini, Grammy ödüllü Jimmy Burney, Faslı Asmaa Lazraq şu an ilk aklıma gelenler. Bizler stüdyo kayıtlarında şarkıların düzenlemesini yapan aranjörlerle genelde muhatabız ve kime çaldığımızı pek bilmeyiz. Hemen hemen her gün bir stüdyodan diğerine koşturuyorum. Çaldığım şarkıların listesini yapmam ya da takip etmem imkansız, çok çalışıyorum. Ancak şarkının künyesinde adım yazıldığında ya da sosyal medyada etiketlendiğimde haberim oluyor. Arada radyolarda televizyonda denk geldiğimde “Aa bu şarkıyı ben çalmıştım” diyorum. Popüler müzik mutfağında çalışıyorum ama popüler müzik dinleyicisi değilim. Tabii sadece Türkiye’deki şarkılara çalmıyorum. Arap ülkeleri başta olmak üzere Amerika, Hindistan, İsveç’ten aranjör arkadaşlarıma da buradan gitarlar kaydedip yolluyorum.

Handel’in keman için yazdığı üç eser, klasik gitar için uyarladın ve sonrasında dünyanın en prestijli gitar ve klasik müzik kanallarında performansın yayımlanmaya başladı. Bu noktaya ulaşmak hiç kolay değil. Rica etsem hikayesini paylaşabilir misin?

Klasik gitar eğitimine başlamamla beraber klasik gitar repertuarı ile de tanıştım. Ortaokuldan beri klasik müzik dinleyen ve içinde olan biriyim. O yıllarda çoğu yaşıtımın aksine evde Mozart’ın piyano eserlerini, Beethoven’ın keman konçertolarını, Handel’in opera aryalarını dinlerdim. Gitarı çözmeye başlayınca da repertuarda olmayan ve sevdiğim eserleri gitarda nasıl çalarıma kafa yormaya başladım. Handel bana göre sadece yaşadığım, adına sonradan Barok dediğimiz dönemin değil insanlık tarihinin en melodik, zirve bestecilerinden birisidir. Bizim gitarcılıkta çağdaş Bach daha popülerdir, fakat ben Bach’ın gitar uyarlamalarını bir türlü sevemedim. Girdiğim akademik sınavlarda da Bach yerine hep Handel’den kendi düzenlemelerimi çaldım. Bu hali hazırda düzenlediğim eserlerden üç tanesini 2020’de kayıt ettim ve dijital olarak bir şirkete bağlı olmadan dağıttım. Videoları da dünyanın en prestijli gitar kanallarından, projeyi de anlatarak Siccas Guitars’a yolladım. Çok çabuk cevap verdiler ve üç videoyu da kendi kanallarından yayımlamak istediklerini söylediler. İlk olarak Allemande yayınlandı. Yayınlandığı akşam 10.000’dan fazla izlenmesi vardı. Beni Instagram da bir anda takip etmeye başlayanlar, yazanlar, yorumlar. Müthiş bir duyguydu…

Ben aynı zamanda klasik repertuarın ünlü eserlerini de DNA’larına sadık kalarak değiştirip çalıyorum. Bunlardan ilki Francisco Tarega’nın “Lagrima”sı yine ünlü klasik müzik kanallarından Wocomo Music’te yayınlandı, şimdi ikincisi geliyor. Karakter olarak var olanla uğraşmayı pek sevmiyorum, yeni şeyler yapıyorum, kimsenin yapmadığı şeyler yapıyorum, risk alıyorum ama mutluyum.

Gitar performansların TRT 3, ABC Radio, Scala Radio, Nacional Clasica vb. farklı ülkelerde dünyanın en büyük klasik müzik radyolarında çalınıyor. Ülkemizde sanatçı olmak çok zorken sen çok özel bir alanda eserlerinle uluslararası bilinirliğe sahipsin. Bugünleri hiç hayal etmiş miydin?

Dediğim gibi farklı, daha önceden olmayan şeyler yapıyorum. Bu yüzden dikkat çekti ve çekmeye devam ediyor. Saydığın bu önemli klasik müzik radyolarında listelere girdim. “Three Handel Pieces On Guitar” bu radyolarda çalıyor, istek alıyor. Arjantin Nacional Clasica’da bana özel bir program yapıldı. İtalya’da 2 platformda. Amerika’da Broadwayworld’de uzun uzun röportajlar verdim. Sosyal medyada İrlanda’dan Kanada’ya, İtalya’dan Şili’ye kadar birçok ülkeden müzisyen ve müzik eleştirmeninden çok güzel tepkiler alıyorum. Hayal etmiş miydim? Evet, yani yaptıklarımın farkındayım, mutlaka bir şekilde dikkate alınacaktım, “Türk” olmama rağmen.

Pandemiyle birlikte hepimiz zor günlerden geçtik. Sanatçılar en çok etkilenen grupların başında geldi. Sen bu süreci nasıl atlattın? Ya da şöyle sorayım bu süreç sen de ne gibi değişikliklere yol açtı?

Süreç maddi ve manevi anlamda hepimizi zorladı. Sahne işlerimizden aylarca uzak kaldık. Ben bir şekilde ayakta kalabilen, idare edebilen şanslılardanım. Aslında klasik müzik projelerimi piyasada çalma işlerimden kendimi emekliye ayırınca, 60’lı yaşlardan sonra yapmayı planlıyordum. Sonra pandemi geldi ve anladım ki yarın diye bir şey yok. Beklemenin de bir anlamı yok. Yapmak istediğim ne proje varsa hemen hayata geçirmeliyim dedim.

Dijital sanat /NFT) ve sanal evren (Metaverse) son zamanlarda fazlasıyla konuşulmakta. Hatta geçtiğimiz ay Universal Music şirketlerinden 10:22PM, “Kingship” adlı NFT maymunlardan oluşan yeni bir grup oluşturduğunu, Metaverse’de konserler vereceklerini de açıkladılar. Sen NFT ve Metaverse’e nasıl bakıyorsun? Yeni bir eser mi yaratmayı düşünüyorsun yoksa var olan eserlerinle mi ilk etapta olacaksın?

Yepyeni düzenlemeler yapıyorum ve bunlar ile NFT platformunda olacağım. Bunları dijital ya da fiziki olarak çıkarmayacağım, sadece burada satışa çıkacak, kişiye özel…

“Mayısın Selamı” albümünü 2016’da çıkarmıştın. Ardından Handel single geldi. Yakın gelecekte albüm planın var mı? Yoksa dijital mi ilerleyeceksin?

Granados ve Chopin düzenlemelerim var. İçinde bunlarında olduğu 8 şarkılık bir albüm yapacağım. Bir aksilik olmazsa 2022 sonuna yetiştirmeyi planlıyorum, tabii terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Başkalarına çalmaktan kendime çalmaya fırsat bulmam lazım 🙂

Senin eserlerini dinledikçe belgesel, reklam filmi, dizi müziği vb. hayal ediyorum hep. Bu yönde çalışmalar yapıyor musun? (Gülüşmeler) Google yapmadığımı da söylemek isterim. Sana sormak istedim açıkçası…

Aslında yıllardan beri yaptığım çalışmalar var ama maalesef bu işlerde yaptığınız işin kalitesinden ziyade networkünüzün ne kadar kuvvetli olduğu önemli. Acı gerçekler.. Torpil, adam kollama vs. duvarlarını aşamadım ve artık bu alanda çabalamayı bıraktım. Olur da bir teklif gelirse özellikle sinema müzikleri için net çok iyi yaparım. Hali hazırdaki çalışmalarım zaten hakkımda fazlası ile bilgi veriyor.

En favori sanatçıların kimler? Favori bestecilerin, kimleri çalmaktan ve dinlemekten hoşlanıyorsun?

Dinlemekten bu ara en keyif aldığım gitaristler Marcin Dylla ve Yan Kok. Kontrtenor Philippe Jaroussky’ın fanıyım. Gülsin Onay’ın Chopin yorumları muhteşem. Latin müziğini çok seviyorum. Marc Anthony, Rick Martin, Thalia, Gloria Estefan çocukluktan bu yana dinlediğim isimler. Fernando Sor, Dilermanda Reis, Kaspar Mertz, Tarrega.. Bunları gitarcılar bilir.

Eklemek istediklerin…

Her zaman müzikle kal Yeşim, tabii ki sevgili okurlar da. Müzik hepimize iyi gelir.

Teşekkürler Emrah Koçak. Yine, yeniden yeni başarı hikayelerinde görüşmek ve paylaşmak üzere…

Yeşim Mutlu

Yorum yok

Yorum Yazın