“Dininizi Kur’an yapın ya da Kur’an’ı dininiz yapın!”

Yazar Jim Rohn der ki, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda bilmiyorum ama ben kesinlikle doğru olduğunu düşünenlerdenim.

Sosyal ortamımız ve hayatımızda beraber olduğumuz kişilerle olaniletişimimiz bizi etkiliyor. Zaten “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunusöyleyeyim” atasözümüz de bunu doğrulamaz mı?

Yakın çevremdeki insanların görüş ve fikirleri bana her zaman ilham oluyor. Sevgili Dr. Öğr. Ü. Mustafa Tahir Öztürk’de bu dostlarımdan. Sohbet etmek, hayat dairkonuşmak ve ötesinde bilmediğim detayları sormak her zaman beni geliştirir. Vefalı, paylaşımcı ve gerçek dosttur.

Yaklaşık bir ay önce konuştuğumuzda rahmeti babacığı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün yeni çıkacak kitabı “Müslümana Mektuplar”ın haberini almıştım. Kitabı merak ettiğim kadar ilk röportaj sözünü de kendisinden hemen aldım. Müslüman’a Mektuplar kitabı şu an raflarda yerini aldı. Biz de bir araya gelerek kitap hakkında hem sohbet ettik hem de özlem giderdik.



Mustafacığım uzun zaman sonra bir araya gelebildik. Pandemi de hayatımızın tuzu biberi oldu. Seni çok iyi gördüm. Görüşemediğimiz süreçte neler yaptın? Nasılsın?

Teşekkür ederim. Ben de seni çok iyi gördüm. Şükür kavuşturana… Güzel bir söz vardır: Geç olsun güç olmasın, diye. Uzun zamandır bir araya gelememiştik. Ama şimdi güzel bir şey vesile oldu. Görüştük… Pandeminin tüm dünyayı nasıl etkilediği ortada. Bizim de bundan nasibimizi almamamız mümkün mü? İnsanoğlunun zorluklar karşısında ilk öne koyacağı şey, hayatta kalmak. Biz de bu noktada sağlıklı kalabilmenin tedirginliğini yaşadık yaşıyoruz. Kendimizden önce büyüklerimiz ve çocuklarımız için. Üniversitede ders sürecinde ülke olarak on-line tabiriyle tanıştık. Önümüzdeki süreçte bununla yaşayacağız anlaşılan. Tüm dünya ekonomik bir darboğaza girdi ve ülkemiz de bunu iyiden iyiye hissetti. Pek çok sektör krizde. Allah herkesin yardımcısı olsun… Onun dışında, hayat devam ediyor. Allah bugünlerimizi aratmasın. Ev, aile… Çocuklar büyüyor. Ufaklık 2,5 yaşını geçti. Sağ olsun, eşimle bizi iyi koşturuyor peşinde. Büyük 11 yaşında. Annem, ablam, kayınvalide, kayınpeder… Hepimiz hamdolsun iyiyiz. Yayın işleri ise, pandeminin etkisinde olarak devam ediyor. Şükür diyoruz.


Yeni bir kitabın haberini senden aldığım için mutluyum. Ömrünü Kur’an’a adamış, İslam ilahiyatı ve felsefesi alanında küresel ölçekte otorite bir ilim adamı olan babacığın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün yeni kitabı “Müslümana Mektuplar”da neler bulacağız?

Ben de çok mutluyum, bu haberi sana verdiğim ve bununla ilgili olarak ilk seninle konuştuğum için. Müslümana Mektuplar, babamın vefatının ardından Yeni Boyut olarak yayınladığımız beşinci, Hocamın eseri olarak dördüncü kitap. Arada bir parantez açıp şunu söylemem lazım: Hoca’nın yeni kitabı dediğimizde bazıları bize şunu soruyor? “Hoca vefat etti, yeni kitap ne demek?” Yeni kitap demek, Hoca’nın kendi ifadesiyle “havuz” dediği çalışmaları arasında bitirdiği, ama yayınlanmayan kitapları. Biz yeni kitabı derken bu bitmiş dosyalardan bahsediyoruz. Daha yeni birçok çalışma yayınlanacak, sabırla beklesin halkımız. Parantezi kapatıp hafızaları tazeleyeyim. 2016’dan bu yana çıkan kitaplar sırasıyla, “Akıl ve Kur’an Nasıl Dışlandı?”, İki ciltlik “İslam’da Tecdit”, benim hazırladığım “Türkiye’nin Hocası Prof. Dr. Yaşar Nuri Anısına”, “Sevgiliye Mektuplar” ve şimdi yayınlanan “Müslümana Mektuplar”. Müslümana Mektuplar, hocanın 2003 yılında dosyasını açtığı bir çalışma. Çok muazzam yazılar var. Sadece Türkiye’ye değil, İslam dünyasına da çok önemli mesajlar var kitapta. Yaşar Hoca, özelde Türkiye, genelde İslam dünyasının en temel probleminin teolojik, yani dinle ilgili olduğunu altını çize çize söylüyordu. İşte bu temel meselenin, en belli başlı konularına değiniyor kitapta. Hap gibi, aspirin gibi. Yaşar Nuri’nin arı-duru şiir gibi akan harika diliyle… Burada bazı yazı başlıklarını vermek isterim. Din Adamı Denince, Kur’ansız İslam Arayışları, Ahlâk ve Slogan, Din ve Milliyetçilik, Din Var Kin Yok, Kadınlar Şeytan mı?, Tasavvuf ve Tarikat Üstüne, Çağdışı ve Çağdaş Yobazlık, Engizisyonun Ayak Sesleri, Kemiklere Sığınmak, Ayasofya İçin Hazırlık mı?, Müslümana Kalan Ne?

Nûr içinde yatsın! Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk çok ileri görüşlü muazzam bir ilim adamıydı. Rahmetli babanın fikirlerinin yeterince anlaşıldığını düşünüyor musun?

Sadece cennetmekân Hocam değil, hakiki-sorumlu aydın/ilim adamı olan ve topluma cesaretle bilgi veren ve aydınlatan kimselerin yeterince anlaşılmadığını, hatta anlaşılmak istenmediğini söylemem gerekir. Maalesef, çoğunluk olarak, acı gerçeklerden ziyade tatlı yalanları duymak istiyoruz. Ve gerçekleri söyleyenlerden pek hoşlanmıyoruz. Yaşar Hoca da doğruları tüm çıplaklığıyla hep söyledi ve yazdı. Bundan dolayı da belirli güç odakları tarafından hedef haline getirildi. Oysa Yaşar Hoca’nın söyledikleri yazdıkları dikkate alınmış olsaydı bu coğrafya daha farklı bir yer olurdu. Bu kadar söyleyebilirim.

Yaşar Hoca’nın da yorum katılmamış bir çevirisini yaptığı kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e, toplumumuzun bağlılığı ne durumda sence?

Çok güzel şeyler söylemek isterdim. Fakat durum hiç iç açıcı değil. Şöyle tüm İslam dünyasının resmini gözünün önüne getir. Kitabın bir yazısından bahsettim. Kur’ansız İslam Arayışları, diye. Durum bu noktada. İslam’ı Kur’an’sız bir hale getirmiş durumdalar. Bugün Diyanet, “din için, sadece Kur’an yeterlidir demek, yanlıştır” gibi felaket bir söylemin içinde. Böyle bir şey doğru olabilir mi? Hâşâ, olamaz! Kur’an’ı yetersiz görmek, Allah’ı yetersiz görmek, Allah’a iftira etmektir. Dinin sahibi, kurucusu Allah’tır. Allah dinde tek hüküm koyucudur. Peygamber dahil hiçbir insan, dinde hüküm sahibi değildir. Kur’an’ı yetersiz görmek, Allah’ın Allahlığına müdahaledir. Lütfen şu ayete baksın okuyucular: Furkan, 30. Hz. Peygamber’in ağzından şu şekilde bir şikâyet olacağını söylüyor Kur’an. “Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur’an’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular.” Yani bu ümmet Kur’an’ı fiziksel mânâda ellerine aldılar, fakat hükümlerini hayatlarının dışına attılar. Nüfus kağıdınızda Müslüman yazması, elinizde Kur’an olması, dilinizde Allah’ın Peygamberin olması, günde şu kadar namazın kılınması, her gün hatimlerin indirilmesi bu gerçeği değiştirmiyor. Bu ayetten hareketle ciddi bir şekilde düşünülmesi lazım.

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ü daha önce hiç okumamış ya da kitaplarıyla tanışmamış okuyuculara hocamızın hangi kitaplarını önermek istersin?

Öncelikle Hocanın Kur’an mealini öneriyorum. Zira, dinin tek kaynağı var: Kur’an. Dininizi kaynağından öğrenmelisiniz. Bunun dışında Hocanın şu kitaplarını özellikle öneriyorum: Kur’an’daki İslam, Kur’an’ın Temel Kavramları, Allah ile Aldatmak, Mâûn Suresi Böyle Buyurdu, İslam Nasıl Yozlaştırıldı?, Akıl ve Kur’an Nasıl Dışlandı?, İslam’da Tecdit, Kur’an Verileri Işığında Tasavvuf ve Tarikatlar ve tabi Müslümana Mektuplar….

Baban yaşıyor olsaydı 2020 yılında yaşadığımız felaketlerle ile ilgili sence ne söylerdi?

Şu an yaşasaydı ne derdi? Elbette çok şey söylerdi. Fakat ben bunun yerine şunu söyleyeyim: Yaşar Hoca’nın hayattayken yaptığı uyarılar belli. Ülkemizin, İslam dünyasının ve dünyanın geleceği ile ilgili… Ben, sadece şu iki uyarısını hatırlatmak isterim: “Dininizi Kur’an yapın ya da Kur’an’ı dininiz yapın!”, “İslam dünyası, ancak Atatürk’ün bıraktığı yerden başlayarak kurtulabilir!”

Son olarak ne söylemek istersin?

Teşekkür ediyorum bu güzel söyleşi için. Sevenlerimize ve dostlarımıza senin aracılığınla şunu tekraren söylemek isterim: Yaşar Hoca’nın hayatını adadığı mücadelenin sonuna kadar emanetçisiyiz ve Hoca’nın fikir ve eserlerini gelecek nesillere tanıtacağız, aktaracağız. Tüm okuyuculara saygılarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.

Sevgili arkadaşım Dr. Öğr. Ü. Mustafa Tahir Öztürk’e çok teşekkür ederim. Kitabın baskısı bol, okuyucusu çok olsun. Her zaman selam ve dua ile…

Yeşim Mutlu

29 Eylül 2020 Haberler.com / Yeşim Mutlu

Yorum yok

Yorum Yazın