Covid-19’da Kadın

“Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.” – Mustafa Kemal Atatürk

Zorlu günlerden geçiyoruz. Bir yıldır pandemiyle birlikte evlerdeyiz. Her gün, her gece, her sabah, her an farklı duygularla yaşama uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bireysel olarak, hepimiz kendi düşüncelerimizden ve eylemlerimizden sorumluyuz. Sorumluyuz da maske, mesafe, hijyen derken günler boyut değiştirmiş durumda.

Kısıtlı zamanlarda kısıtlı hayatların içindeyiz. Nefes almak ne büyük özgürlükmüş. “Zorluktan değişim gelir” derler, belki de o yüzden hepimiz çevrim içi yaşamaya alıştık. Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını ve salgının beraberinde getirdiği çok uzun süreli karantina süreci Türkiye’de ve dünyada kadınları daha derinden etkiledi. 

Dünya genelinde sağlık ve hizmet sektöründe çalışanların %70 i kadın. Uzaktan çalışma (evden) iş modeline geçmeyle birlikte hem çalışanların ( erkek kadın ayırmaksızın), okullarda eğitime ara verilmesi ve yine çevrim içi eğitim, ev içerisinde ev işleri ve sorumlulukların artmasıyla kadınların sorumlulukları daha da arttı. Erkekler salgın öncesine göre biraz daha fazla ev işi veya çocuk bakımı yapsa da kadınların iş yüklerindeki artış onların hem iş yaşamlarını hem de sağlıklarını olumsuz etkileyecek oranda fazlalaşmış durumda. 

Sağlık ve hizmet sektöründe çalışan kadınlar gibi ev içerisinde de kadınlara olan bağımlılık arttı. Pandemi, toplumun virüs ile mücadelesinde tüm kadınların üzerinde baskıyı arttırdı. 

Yapılan araştırmalar; 

  • Artan ev işleri ve çocuk/yaşlı/hasta bakımı nedeniyle karşılaşılan zorluklar
  • Uzaktan/evden çalışma ile beraber artan iş yükü (çalışma saatlerinin artması)
  • Endişe, psikolojik stres, tükenmişlik 
  • Evden iletişim ve bilişim teknolojilerine kısıtlı erişim 
  • Karantinanın etkisiyle  ev içi şiddetin artması 
  • Salgın döneminde ücret/gelir yetersizliği (kaynak UN WOMEN) yönündedir. 

Düşünün ki ; Birleşmiş milletler (BM), yeni tip koronavirüsle (Covid-19) ilgili yeni verilerin, dünyada her 8 ülkeden yalnızca birinin kadınları sosyal ve ekonomik etkilere karşı koruyacak tedbirler aldığını ortaya koyduğunu bildirdi. (Eylül 2020) 

Belki de bu sebeple olacaktır ki;  BM Kadın Birimi, 2021’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde 2021 8 Mart Dünya Kadınlar Günü küresel temasını;“Kadın Liderliği: COVID-19 dünyasında eşit bir geleceğe ulaşmak” olarak açıkladı. 

Dünya Kadınlar Günü kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve politik başarılarını kutlayan küresel bir gündür. Gün aynı zamanda kadın eşitliğini hızlandırmak için bir eylem çağrısıdır.” .

Her yıl olduğu gibi bu yılda Dünya Kadınlar Günü’nde bir kadın ayrımcılığa, tacize, eşitsizliğe veya baskıya maruz kaldığı sürece çok kadının bu durumla karşılaştığını ya okuyacağız ya da dinleyeceğiz. Oysa toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların maruz kaldıkları şiddetin önde gelen nedenidir ve hemen her şiddet türünde etkilidir.

Kadınların hikayelerini anlatan ve onların sanat, tarih, bilim, iş ve kültür alanlarındaki başarılarını onurlandıranlara teşekkürler. Ya diğerleri? Ne zaman aile içi şiddet yasalarına, kamuoyunun farkındalığına ve yasal korumalara erişime rağmen, kadınların öldürülmesi son bulacak? 

Hepimiz cinsiyet önyargısına ve eşitsizliğe meydan okumayı seçebiliriz. Hepimiz kadınların başarılarını aramayı ve kutlamayı seçebiliriz. Toplu olarak, kapsayıcı bir dünya yaratmaya hepimiz yardımcı olabiliriz. 

İyi yaşam ve iyi yaşam hakkı herkesindir.  İster kadın ister erkek  tüm hakların en temel olanı yaşamdır.  

Sevgi, saygı, sağlık ile… 

YSM

Lamure Dergi, Mart Sayısı, Sayfa 47’de yer alır.

Yorum yok

Yorum Yazın