Çağdaş Sanat Fotoğrafçılığı ve Kurgu / Bölüm 4

Kurgu; kendiliğinden ya da doğal yollar ile olmayan, insan eliyle belirli bir plan çerçevesinde oluşturacak biçimde düzenlenmiş olan anlamlı bütündür. Kurgusal da kurgu yolu ile oluşturulmuş anlamına gelmektedir. 

Kurgusal fotoğraf, enstantane fotoğraftan farklı olarak tasarım aşaması içeren bir türün genel adıdır. Bu tür, eserin ön tasarım aşamasından içeriğine, yapım aşamasından  sunum biçimine kadar, fotoğrafın her detayına fotoğrafçının karar vermesiyle biçimlenir. Tasarım aşamasında fotoğrafçı hikayesini belirler, sahnesinin eskizini yapar, mekan veya dekora karar verir, varsa oyuncu seçimini, dolayısıyla makyaj ve kostüm seçimini yapar, aydınlatmaya ve çekim formatına karar verir, daha sonra oluşturulan plan çerçevesinde üretim aşamasına geçer. Ve tüm bunları eserinin sergileme ve sunum şartlarını düşünerek yapar. 

Yüksel Özen Photo Arts 2019

Çağdaş Fotoğraf Sanatında Kurgusal Yaklaşım

Öncelikle, kurgusal fotoğrafın en belirleyici özelliği olarak, fotoğrafçının baştan sona hakim olabildiği bir fotoğraf türünden bahsedilmektedir. Ancak daha belirgin olan bir özelliğinden bahsetmek gerekir ise, hikayelerini genellikle resimsel olgulardan, mitolojiden ve edebiyattan almasıdır. Ancak günümüzde sanatçı, çevresinde olan biten her şeyi ve yeni referans biçimlerini de eserlerine konu edebilir. Özellikle kurgusal fotoğrafın tekrar Postmodern dönemde sanat alanına geri dönmesi, bu alanda üretim veren sanatçıların belirli üretim ilkeleri çerçevesinde tam bir özgürlük ile eserlerini oluşturmalarına izin vermiştir. 

Tanımanız gereken çağdaş fotoğraf sanatçıları…

Fotoğrafçılığı sosyal ve politik temalar üzerine dijital kolajlar yaratmak üzere kullanan John Goto, kendisini bir “foto-dijital” sanatçı olarak tanımlıyor. Çoğunlukla ilgisiz ve eleştirel olan Goto’nun çalışmaları, görselliğinin katmanları üzerinden güçlü bir anlatı yaratıyor.

Sinematografik referansları ustaca kullanan bir başka önemli fotoğrafçı ise Gregory Crewdson’dır. Crewdson, yine sinematografi alanından kullandığı referansları sahnelemek için, eserlerini film benzeri setlerde oluşturur. Bu yönüyle, film yönetmenlerine benzer bir tavırla eserlerini oluşturan sanatçı, aynı zamanda detaylı çalışmasıyla onlara bir “Yaşayan Tablo” havası kazandırır. 

Doğala yakın biçimde kurduğu dramatik ışıklar, kendisine ilham aldığı Alfred Hitchcock, David Lynch, Steven Spielberg ve Todd Haynes’in filmlerinde olduğu gibi tekinsiz bir ortam yaratmasını mümkün kılar. Genelde fotoğraflarında konu edilen “banliyö” hayatı ve çekim saati olarak tercih ettiği günün “alacakaranlık” vakti, tekinsizlik olgusunun plastik bir biçime kavuşmasına yardım eder.  

Crewdson, fotoğraflarına şehirli ve modern insanların yaşamlarını, korkularını ve endişelerini konu etmiştir. Onun için, gündelik hayata dair olayların ve durumların altında yatan, gizemli ve korkunç şeyler, “tiksintinin cazibeye, korkunun arzuya dönüştüğü” anlar önemlidir; 

  

Alex Prager’in eserlerini 60’lı ve 70’li yıllarda William Eggleston’un çektiği fotoğrafların üzerine kurar. Eggleston’un Amerika’da çekmiş olduğu fotoğraflara benzer bir fonun üzerine, Hitchcock’un kadın karakterlerini yerleştirmiştir. Pastel renkler ve o dönemin popüler ikonlarını, klişelerini kullanarak, sahnelerinin biçimsel yönünü kurar. 

Kimliği belirsiz kadın figürler, kaynağı belirsiz bir tehlike altındadırlar. Bu çaresiz kadın figürleri, çoğu zaman ölümle burun buruna gelmiş durumda veya ölmüş halde resmedilmişlerdir. Sherman’ın çalışmalarına benzer şekilde, kadının toplumdaki yeri ve rolü, popüler kültürdeki tanımlamaları, objektif bir bakış açısıyla sunulur. Prager, birbirini film kareleri gibi takip eden bir hikaye tasarlamamıştır. Her bir fotoğraf karesi kendi öyküsünü anlatır biçimde kurulmuştur.

Kristy Mitchell’in annesi Maureen, hayatını yaratıcı hikayeler ve oyunlarla çocuklara ilham veren geçiren bir İngilizce öğretmenidir. Maureen’in 2008’de bir beyin tümöründen ölümünün ardından, Kirsty kaderi fotoğraf tutkusuna yönlendirdi. Kamera ile  estetik bir fantastik dünya olan Wonderland’ı yarattı. Fotoğraf serisi küçük bir yaz projesi olarak başladı ancak ilham verici bir yaratıcı yolculuk haline geldi.

Sanatçı, “Gerçek hayat başa çıkmak için zor bir yer haline geldi ve kendimi kameramın aracılığıyla alternatif bir varlığa daha fazla geri çekilirken buldum” dedi. Bu kaçış, annesine adanan, sürekli olarak bana okuduğu peri masallarının parçalarını sözleri olmayan, açıklanamayan bir hikaye kitabı oluşturma kavramına dönüştürdü. Moda ve kostüm tasarımına sahip 36 yaşındaki Kirsty, saç ve makyaj sanatçısı Elbie Van Eeden ile iş birliği yaptı. Her ikisi de tam zamanlı olarak iş yapıyorlardı, bu yüzden akşamları ve hafta sonlarını Surrey’deki Kirsty’nin evini çevreleyen ormanlık alanlarda yüksek bir bütçeyle sahne, peruk ve setler oluşturmak için harcadılar. Kirsty, çalıştığı yerlere ve resimlerinde “unutulan sihir ve güzelliğini hatırlatmak için” çaba gösterdiği yerlere derin bir bağ ve saygı duydu. Yılın sadece birkaç kısa haftasında ortaya çıkacak olan bluebells gibi vahşi çiçeklerine hayran kaldı. Bazı durumlarda, doğanın canlı renklerine uygun kostümler çekebilmek için 12 ay boyunca beklerdi.


Sanat Yazarı ve Güzel Sanatlar Fotografçısı Yüksel Özen, Aralık 2020

Yorum yok

Yorum Yazın