09 Şub Bir çekimin ardından
Fotoğrafçının fotoğrafı nedense az çekilir. Ya da benim gibi zor beğenen biriyse hiç beğenmediği için fotoğrafları bir kenara koyar orada kalır. Bazen kendi kendimi çekmeyi istesem de her zaman çekme şansım olmuyor.
Bu fotoğrafı da dün doğuma girmeden önce el yıkama yerinde aynadan çektim. Zaten 15-20 dk sonrasında da makinem ve lensimi küçük bir kazaya ! kurban giderek yere düştü. 5 yıldır ilk kez kendini bilmez bir personel tarafından taciz edildim ve kameram yere düşürüldü. Çekim halinde olduğum ve kıyafetimi değiştirip yetişmem gereken bir bebek odası olduğu için sessiz kalarak derin bir nefes alarak hemen kaldığım yerden devam ettim. Yedek lensin olması vb yazmıyorum zaten olması gereken de budur fotoğrafçı için. Çekim sonrası anneyi beklerken maalesef 24-105 lensimin koruyucu filtreye rağmen istediğim performans da çalışamadığını gördüm ve çekime farklı lens ile devam ettim. Sabah kahvaltısı ile duran ve 23 haftalık hamile birisi için hiç yapmaması gereken bir şey yaptım ve beklerken her zaman yaptığım gibi bir şey yemedim yiyemedim . O kadar üzgündüm ki sanki bir kolum kırılmış gibi hissettim kendimi. Ta ki eve dönünce eşime dertlenerek anlattım durumu. O haklı olarak önce kendimi düşünmemi çekim de fenalaşabileceğimi ve kendimi neden üzdüğümü sonuçta lensi yenileriz vb de dese de olmadı işte o an bunların hiç birini düşünemedim. Fotoğraf çekenler beni çok iyi anlayacaktır. Çok alıştığınız sizin işiniz, eliniz ayağınız olan ekipmanın sinsice bir tavır sonucu yok yere düşmesi. O an bunu kimse bile paylaşmadım ama daha sonrakiler için bir mail yazmayı uygun gördüm. Çünkü hem eski çalıştığım kurum hem de en çok çekim yaptığım hastane markası. Hal böyle neyse…
Bugün Eminönü’ne giderken makinemden ayrılmanın beni bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Lensi ve makinemi emin ellere teslim ettim durumu hakkında bilgi bekliyorum ama çok garip bir duygu. Daha önce iki tane SLR makinesi eve giren hırsız tarafından çalınmış biri olarak hissettiğim duyguyu yeniden -1 derece soğukta en derinlerimde hissettim.
YSM
Mirhan Bilir
23 Şubat 2010 saat 14:15Selam yeşim, bende yaklaşık 9 senedir profesyonel olarak fotoğraf çekiyorum. Son 1 seneye kadar daha cok reklam alanında cekimler yapıyordum. Son zamanlarda, insanların özel anlarını da paylaşmak isteğim ve merkımdan düüğün ve doğum fotoğrafı da çekmeye başladım. Bu iki alan benim hobim gibi. Özel anları paylşamak beni çok mutlu ediyor. Sanırım fazla uzattım. Doğum fotoğrafı ile ilgili yazını okudum, çok samimi ve bilgilendirici. Bunun için teşekkür ederim. Makinenin başına gelenler ise çok üzücü. Nasıl bir duygudur bilirim. Bundan iki sene önce bende makinemi düşürmüştüm. Bir süre kıpırdamadan durdum, sonra derin bir nefes alıp makineme baktım. Makine üzerindeki geniş objektif gövdeyi korumuştu. Tamir edilen geniş açımdan bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldım. Sanırım bizler makinemizle duygusal bir bağ kuruyoruz. Sanki onlar vücudumuzun bir parçası gibi. Onunla birlikte bir çok anı paylaşıyoruz. Sana çok geçmiş olsun diyorum, umarım makinedeki sorun çok öanmli değildir, sevgiler…
Mirhan Bilir
admin
24 Şubat 2010 saat 19:49Sevgili Mirhan,
Yorumun için çok teşekkür ederim.
Reklam fotoğrafçılığından sonra doğum fotoğrafçılığın da inanılmaz anılar yaşayacaksın. Duyguların pik yaptığı o en özel an da bu anı paylaşan aileler ile özdeşleşip zaman zaman ağlayacağını şimdiden söylemeliyim. Bunca yıldır çekiyorum ama inan her doğum da karnıma ağrılar giriyor sanki ben de yeniden yeniden doğum yapıyorum. Heyecanın hiç eksilmesin.
Makinama ve lensime kavuştum. Harika olmuş ama ilk kez yaşayınca insan kolunu kanadını kırık hissediyor.
Işığın eksilmesin, başarılar, sevgiler
YSM