Portre | Mustafa – Yiğit Akın ‘Bayram Şekeri’

Nağme’de ‘Bayram Özel’
İlk konuklarıma çocukluğumuzun bayramlarını sordum.
Beni kırmadıkları, eskiyle yeniyi harmanlayıp paylaştıkları için teşekkür ederim.
Buyursunlar;
Çocukluğumuzun bayramlarından kalanlar
baba-oğul imzasıyla;
“Röportaj mı olsun, acep nasıl olsun, bayram şekeri tadında mı olsun, hüzne karşı bir saygı duruşunda mı bulunalım. Karar bile veremedik. En son babamla böyle bir dönem ödevi yapmıştık. Ama o zaman konular çok beşeriydi, şimdi onun hatıralarını benim kelimelerime bezedik. Bakalım şimdi sınıfı geçebilecek miyiz?
“Bizim zamanımızda diye başlanan her söz en az çeyrek asır veya yarım asır öncesini çağrıştırmalı. Eğer bunu gençliğim için söylüyorsam 25, çocukluğum için söylüyorsam 50 sene öncesinden bahsediyorum. Belirli bir yaşa gelen kişilerin, bazı konuşmalarda yaşantılarını özetlemek ve örnekler vermek için söyledikleri sözler bunlar. Bayramlar her ne kadar ulusal ve dini olarak ayrılsa da, bizim kuşağımızın yaşamlarının önemli dönemeç noktalarıdır.
Çocukluğum köyde geçti benim. Kışları ilkokulda, yazları ise kuran kursunda geçen eğitim hayatım, köy çocukları için standart bir uygulamaydı. İlkokulun ilk senesinin yaz aylarında, kuran kursuna gönderildim. Köy camisine yeni tayin edilen bir imam, bizlere arapça alfabeyi okuyup yazmayı ve sureleri okumayı öğretti. Daha önce bir cemaate dahil olmadığı için, yaşadığım bir olay beni çok etkiledi. Ramazan bayramı geldiğinde, bayram namazından sonra namaza katılan kişilerin bayramlaşması için camii imamı bir öneride bulundu. Vaazında; bayramlar dargınların barıştığı, küslerin konuştuğu günler olmalıdır diyerek, namaz sonrasında dışarı çıktı. Kapıda en başta durup, sırayla bayramlaşmak isteyen herkesin kendisinin sağına durmasını, her bayramlaşan kişinin de o kişinin sağına durarak tüm cemaatin bayramlaşmasını sağladı. Bu yeni imamın uyguladığı düzen ve nizam beni çok etkiledi. Çünkü, köydeki düşman iki sülalenin camiye gelen büyükleri, benim kanımca zorunluluktan bayramlaştılar ve bayramlaşırken konuştular. Bugün çok basit gibi görünen bu olay, o dönemde çok önemli bir olaydı. Köy yerlerinde düşmanlık olunca birbirine selam dahi verilmez, ama imam herkesi sağına toplayınca kimse kaçamadı ve mahalle baskısı oluştu. Bu sayede konuşmuş ve barışmış oldular. Köyümüzde ilk olan bu durum, düşmanlıkların giderilmesine sebep verdi, insanlar konuşup barışmaya başladılar.”
Yazarken beni de geçmişe götüren bu güzel hatıraları günümüze iz düşürmek çok zor. Mevsimi belki tutuyor, yine bayramlar yaz mevsimine denk gelmiş. Ama insanların mevsimi aynı değil ne yazık ki. Düşmanlıkların seyrelmesi belki daha güzel ama artık bizi barıştıracak kimse var mı? Sosyal medya platformlarında küsüp engellediğimiz insanlar ile aramızdaki engelleri kim kaldırıyor? Bu kadar mesafe varken, birbirimize küstüğümüzü bile unutmuyor muyuz? Hadi vicdanımız izin vermedi, barışalım dedik, hangi küçük çocuğun hatırası olacağız? Sarılıp kucaklaşmamıza, zoraki iki satır sohbet etmemize nasıl şahit olacak küçüklerimiz?
Bu ödevi tamamlasak ve sınıfı geçsek bile baba-oğul; toplum olarak vicdanımızla, samimiyetimizle bütünlemeye kalacağız gibi.
Yine de eskisiyle yenisiyle iyi bayramlar dileriz.
Pizzacıdan geldi sipariş. 30 dakikada kapıya ulaştırdık. Ücretimizi tam istiyoruz.”
Mustafa – Yiğit Akın
Yorum yok

Yorum Yazın