Aşksız Hayat Olmaz!

Bu karlı kış gününde en iyi yapılacakların başında kitap okumak geliyor. İnstagram paylaşımlarına bakarsanız kartopu oynayanlar kadar kitap okuyanlar çoklukta. Okuyan insanları gördükçe mutlu oluyorum. Okumak dedim de sizi son günlerin en popüler yazarlarından İlker Özmestçi ile baş başa bırakmak istiyorum. Kendisi ile kitapları ve hayatı hakkında söyleştik. İlker’in erkeklerin şifrelerini anlattığı kitaplarına erkekler ne diyor merak da etmiyor değilim. Ama biz kadınların çok işine yarayacağı kesin 🙂

“Bir Osmanlı Subayı”, ‘İstanbul Erkeği’, ‘Bittin Oğlum Sen’ ve yeni romanın “Aşka Çeyrek Kala” ile çok okunan yazarlar arasında yerini çoktan aldın. Kitap yazma fikri nereden çıktı?

Aslında hep bir gün yazacağımı biliyordum ama ne zaman ve ne yazacağımdan emin değildim. Piri Reis’le ilgili bi senaryo üzerinde çalıştığım bir dönemde bambaşka bir konu kafamda belirdi ve ortaya bu kitaplar çıktı. Bana en çok iş ve ilişkilerle ilgili arkadaşlarım devamlı danışırdı. Bunları sadece onlara söylemek yerine herkesle paylaşmaya karar verdim. Şimdi soru soran arkadaşlarıma da ‘Kitabımı alıp okuyabilirsin’ diyorum. Bir nevi tembellik yani.

Kitaplarında kadınları ve ilişkileri fazlasıyla çözmüş ve erkek dünyasına ait tüm sırları paylaşır haldesin. Kitaplardakilerin hepsi yaşadıkların mı, yoksa tüm erkeklerin hikayesinden yola çıkarak mı yazıldı?

Hemen hemen hepsi hem benim yaşadıklarım, hem de çevremde yaşanan gerçek olaylar. Bunun yanı sıra genellemeler de yaptım. Ama paylaşmadığım sırlar da var, paylaşsaydım sır olmazdı. Kadınlara gerekli tüm tüyoları verdiğimi düşünüyorum.

İlker Özmestçi kitap yazmadan önce kimdi, ne yapardı?

Ticaretle uğraşan bir işadamıydım hala da aile işlerimizin başındayım.  Aile mesleğimiz olan tekstille iş hayatına başlayıp, seyahat etmeyi çok sevdiğim için de turizm sektörüne girdim.  

Aşk, meşk ne durumda? Yoksa sende de durum “aşka çeyrek kala” hali mi?

İnce ince konuya girmişsin bakıyorum 🙂 ‘Aşk hep var. Aşka hep çeyrek kala varmış gibi bakmalıyız hayata’ gibi kıvıran laflar söylemeyeceğim merak etme. Şu an aşka çeyrek mi var yoksa çeyrek mi geçiyor bilmiyorum. Tek bildiğim şu an yaşadıklarımdan çok keyif aldığım.  Ayrıca galiba sonunda aşka çeyrek kala çalan alarmımı susturmayı öğrendim. Ne demiş Mevlana; ‘Ben bir balığım, aşk ise daldığım bir Derya’ 😉

Hayatının kadını ile karşılaştın mesela. Kitaplarındaki gibi mi davranırsın, yoksa her şeyi kenara bırakır bambaşka bir İlker mi olursun?

‘Hayatımın kadını’ lafı güçlü olmuş. Birinin hayatının kadını ya da erkeği olduğunu anlamak o kadar kolay değil. Kimi zaman onu bulunca ama çoğu zaman kaybedince anlıyoruz. Bazen hayatımızın kadını / erkeği sandıklarımız, ayrılık sonrası hayatımızın hatası da olabiliyor.

Aşıksam, o kadını dibine kadar yaşarım. Kendimi bırakmak kolay olmuyor ama doğru insanı bulmuşsam kendimi bırakırım. Aşkı iliklerime kadar hissedip, kadınıma da hissettirmeye çalışırım. Sonra mı? Sonrasını hayat belirler ve şekillendirir. Zaten mesele ne kadar nefes aldığımız değil, ne kadar nefesimizin kesildiği değil mi?

Aşk ne güzel bir kelime ama ‘hayatımın aşkı’ yaşamadan anlaşılamayacak ve anlatılamayacak kadar yüce ve özel. Kritik olan ne biliyor musun, hayatınızın aşkı olsun ve hayatınızı onunla geçirin, keşkelerle değil.

Yeni kitap projeni son kitabında duyurdun. Nasıl gidiyor?

‘Aşka çeyrek kala’ kitabı bir devam kitabı değil. Hikaye orada bitiyor ve yorumu okuyucalara bıraktım. Yeni romanımı yazmaya başladım. Konusu daha önceki kitaplarımdan daha farklı olsa da, içinde elbette aşk var. Aşksız hayat olmaz, roman hiç olmaz.

Yazmadığın zamanlarda ne yapıyorsun? 

Bol bol seyahat ediyorum. Dünyayı gezmek hoşuma gidiyor. Programsız seyahat edenlerdenim, o yüzden belli bir rotam yoktur. O an canım nereye isterse, valiz hazırlığı yapmadan uçağa ya da arabaya atlayıp giderim. Belki de ruhumu besleyen yegane şeylerden biri budur.

Sıkı bir koleksiyoner olduğunu fotoğraf çekimi için buluştuğumuzda anlatmıştın. Bu eserleri bağışlamak ve gün ışığına çıkarmak ile ilgili son durumda değişiklik var mı?

Çeşitli koleksiyonlarım var evet. Bir zamanlar her koleksiyoner gibi benim de koleksiyoner fetişim vardı. Koleksiyonumu sadece kendime saklamak gibi bir saplantım vardı. Artık yıllardır biriktirdiğim parçaları başkalarıyla da paylaşabilmek için bağışlamayı düşünüyorum. Zaman içinde daha detaylı olarak bu konuyla ilgileneceğim.  

Erkek ve kadınlara ilişkileri için önerebileceğin özel reçete istesem 🙂 

Önce kendinizi tanıyın ve sevmeye oradan başlayın. Hayatınızdaki her şeyin sebebi, sorumlusu ve sonucu sizsiniz. Bunu unutmayın ve kendiniz gibi olun. İlişkiniz içerisinde sakın rehavete kapılmayın ve her zaman birlikteliğinizi yenilemeye çalışın. İlişkinin en büyük düşmanı monotonluktur. Sıradanlığa karşı savaşın. Mutfakta sevişip, yatak odasında kahvaltı edin arada sırada.

 

İlker Özmestçi Kimdir?

İstanbul doğumlu. Dost Koleji ve Bilkent Üniversitesi Turizm Otelcilik mezunu. Bolca geziyor ve seyahat ediyor.  İstanbul Erkeği, Bir Osmanlı Subayı , Bittin Oğlum Sen, Aşka Çeyrek Kala kitaplarının yazarı. Bu aralarda yeni romanını yazıyor. 

09 Ocak 2017 Milliyet Yaşam Yazım

2 Yorum
  • Ramazan Cekic
    26 Ocak 2017 saat 20:29

    Degismeyen degisim olsa da bazi seylerin degismesi beklenmemelidir .

  • Yeşim MUTLU
    27 Ocak 2017 saat 14:56

    haklısınız 🙂

Yorum Yazın