“Biz De Varız” 5 Bayan Sürücünün Motosiklet Belgeseli

Şenayım, canım harika yönetmen. Tanıdığım günden beri ablam diyerek beni sürekli destekleyen, sergimin harika anlarına ve 2010 Twestivalin harika videosuna imza atan Şenayı Destekleyin, ilgilenin ve en önemlisi paylaşın. Gerçekten biz de varız…

Twestival İstanbul from Yeşim Mutlu on Vimeo.

Şenay’ın kendi satırları ile motosiklet belgeselinin hikayesi misafir blogcu da…

Yaklaşık bir sene önce ikinci belgeselimi çekmek için kendime konu arıyordum. Bir etkinlikte birlikte çalışma fırsatı yakaladığım fotoğrafçı arkadaşım Çiğdem Tatlısert ile yapılan bir gazete röportajı dikkatimi çekti. Konu bayan motosikletçilerdi. Daha önce hiç ele alınmamış bu konuyu film olarak çekmeye karar verdim ve araştırmalarıma başladım. Çeşitli motosiklet forumlarını, internet sayfalarını, motosiklet dergilerini okumaya başladım. İkinci aşama konuyu nasıl işlemem ile ilgi süreçti ve bu süreç içerisinde izlediğim yabancı bir film bana çok yardımcı oldu. Filmin içerisinde ayrı ayrı mesleklerden insanlar yer almalıydı. Bu sürecin takibinde üçüncü aşamadaki araştırmalarım farklı mesleklerden bayan motosikletçiler bulmak oldu ve tek tek hepsine ulaşıp konuya yaklaşımlarını irdeleyerek filmin sınırlarını çizdim. Filmde maksimum beş kişi yer almalıydı ve bu beş kişinin de meslekleri ile motosiklet hikâyeleri birbirinden farklı olmalıydı. Benim bu planlarım ve düşüncelerim çerçevesinde projemde fotoğrafçı arkadaşım Çiğdem Tatlısert, müzisyen arkadaşım Hande Ateş, sporcu arkadaşım Name Ekin, enduro bayan motosiklet yarışçısı arkadaşım Burcu Özatamer ve çevirmen arkadaşım Gökçe Karakurt projede yer almayı kabul ettiler.

İlk çekimi 21.08.2010 yılında Çiğdem Tatlısert ile gece sürüşü çekerek gerçekleştirdik. 28 – 29 – 30.08.2010 tarihinde üç günlüğüne Halfeti – Hasankeyf – Mardin’e geziye gittik ve orada Çiğdem’i fotoğraf çekerken çektim. Oraya yeterli teknik malzemeyi taşıyamadığımız için küçük dijital fotoğraf makinesinin kamerasını kullandık. Bu keyifli ve eğlenceli gezinin ardından 20.10.2010 tarihinde röportaj çekimi için Çiğdem ile buluştuğumda beni görünce şaşırdı. Çünkü sol omzumda büyük tripot, sağ omzumda kamera çantası, sırtımda fotoğraf makinesi çantası, sol elimde küçük tripot çantası, sağ elimde küçük kamera çantası vardı. O kadar malzemeyi tek başına sırtlanmış olan beni görünce şaşırmaması imkânsızdı. İlk çekimlerimiz oldukça keyifliydi. Kurgu masasına geçip Çiğdem’in görüntülerini attıktan sonra bu işin olacağına ve iyi yönde gideceğine inanmaya başladım. Çiğdem belki de son zamanlarda hayatımda tanıdığım en iyi dostlardan biri diyebilirim. Ben onu hiç tanımıyordum, o da beni… Birbirimiz hiç tanımadan 3 günlüğüne Halfeti – Hasankeyf – Mardin’e gittik. Benim kendimi keşfetmem açısından önemli bir deneyimdi. Çocukluğumdan beri isteyip de yapamadığım kampı orada yaptım. İlk defa arkadaşlarımla birlikte bir geziye gidiyordum ve döndüğümde aslında ne kadar güçlü olduğumu ve yapamayacağım hiçbir şey olmadığını fark ettim. Bu özelliğimi keşfetmemde bana yardımcı olan Çiğdem’e teşekkür ederim. Onun gibi bir dost ve arkadaş kazandığım için mutluyum.


İkinci çekimi 28.09.2010 Hande Ateş motosiklet kullanırken gerçekleştirdik. İkinci çekimimiz 25.101.2010’da Hande ve grubunun çıktığı The Hall barda yapıldı. Üçüncü aşamamızda 09.12.2010 tarihinde Göztepe Özgürlük Parkında röportaj çekimleri ile son buldu. Hande ile gerçekleştirdim bütün çekimler çok keyifliydi. Özellikle Özgürlük Parkında yaptığımız röportaj çekimlerinde Hande bir anda gülme krizine tutuldu ve sorulara cevap verememeye başladı. Daha sonra çekimlere başladığımızda bu seferde güvenlik görevlileri gelip bize gerekli çekim yapamama uyarılarında bulundu. İki kız tek başına güvenlik görevlilerinin tüm uyarılarına rağmen çekimlerimiz tamamladık. Kurgu masasına oturduğum zaman Hande ile Çiğdem’in görüntülerini peş peşe dizdiğimde film için istediğim akıcılığın bir kısmı sağlanmıştı ve projeye daha çok inanmaya başlamıştım. Hande gibi bir arkadaş ve dost kazanmıştım.

Üçüncü çekimimi 29.09.2010’da Name Ekin ile gerçekleştirdim. Name ile olan ilk çekimimizi bir tamirhanede gerçekleştirdik. Bu çekimin amacını zaten filmin içerisinde göreceksiniz. Name ile ilk görüşmeye gittiğimde karşımda sempatik, sıcak kanlı ve benim gibi mütavazi birini bulacağımı tahmin etmiyordum. Restoranda oturmuş onu beklerken içeri neşeli biri girdi. Bana motosiklete olan tutkusunun nasıl başladığını anlattığında inanılmaz etkilenmiştim ve filmimin akışını sağlayacak üçüncü kişiyi de bulmuştum. Röportaj çekimlerimizi teknik aksaklıklardan ve yoğunluklardan dolayı 21.06.2011 tarihinde gerçekleştirdik ve mekân olarak Çamlıca’yı kullandık. Evet hemen herkesin kafasında şu soru belirecek “Neden uzun süre beklediniz röportaj çekimleri için…” cevabı çok basittir. “Hayatımızı idame ettirebilmemiz için çalışmamız gerekiyordu. Çünkü Name’nin iki tane çocuğu var ve onların bakımıyla ilgileniyor. Bense gerekli teknik malzemeleri alabilmek için biriktirdiğim tüm parayı onlara yatırdım ve hayatımı bir şekilde idame ettirmem gerekiyordu. Ama sonuçta Name ve ben röportaj çekimi için aylar sonrada bir araya gelsek güzel ve keyifli bir çekim gerçekleştirdik ve sonun da onun gibi bir dost ve iyi bir arkadaş kazandığım için mutluyum.

Dördüncü çekimimi 19.04.2011’de Fethiye’ye giderek Burcu Özatamer ile gerçekleştirdim. Burcu ile 24.02.2011 tarihindeki motosiklet fuarında tanışmıştık ve ilk kez yan yana gelecektik. Burcu’yu hiç tanımıyordum ve o da beni tanımıyordu. 18.04.2011’in gecesi otobüse binerek hiç tanımadığım birinin evinde kalmak üzere yola çıktım. Bu yolculuk sırasında her molada otobüsten inerek teknik malzemelerin yerinde durup durmadığını kontrol ediyordum. Sabah Fethiye’ye vardığımda taksiye binmek gibi bir gaflette bulunarak bir güzel kazık yedim. Kazık yememin sebebi taksici beni o kadar malzemeyle görünce turist sandı. Burcu’ya vardığımda sempatik, neşeli ve mütavizi bir insan ile karşılaştım. İlk gittiğim günün akşamında yağmur yağdığından çekim yapamadık, ikinci gün sabahtan hava çok güzeldi. Kahvaltıdan sonra çekim için mekanımıza yerleşirken çalışan ustalar bizi engellemeye çalıştı ve peşinden yağmur bastırdı. Fethiye’de gerçekleştiremediğimiz çekimleri 21.04.2010 Cuma günü Bodrum’da yaptık. Set malzememizi kurduktan sonra bizim ne yaptığımızı merak eden teyzeler yüksek sesle konuşmayı başararak ilgimi çektiler ve bende meraklarını giderdikten sonra susup çekimimizi seyrettiler. Bodrum’da eğlenceli geçen iki günün ardından 23.04.2010’daki enduro motosiklet yarış günü gelip çatmıştı. O gün çok sıcak bir gündü ve hem elimdeki teknik malzemeyi korumaya çalışıyordum, hem de kendimi… Elimde o kadar teknik malzemeyle bir o yana bir buna koştururken sağlıklı ve güzel bir çekim gerçekleştirdim. Burcu ile ayrılırken yüzümde bir dost ve arkadaş daha kazanmanın mutluluğu vardı. Bodrum’dan döndükten sonra kurgu masasına oturup görüntüleri aktardığımda filmin akışını katkıda bulunacak dördüncü kişide tamamlanmıştı.

Beşinci ve en sonra çekimler Gökçe Karakurt ile 22 ve 23.06.2011 tarihlerinde gerçekleştirildi. Gökçe ile karşılaştığımda tek düşüncem “Acaba projede yer almayı kabul edecek mi?” sorusuydu. Hiç tereddüt etmeden teklifi kabul etti ve projemde seve seve yer alabileceğini belirttikten sonra 22.06.2011’de röportaj çekimimi gerçekletirdim. 23.06.2011’de de motosiklet ile tur atarken çekimleri yaptık. Gökçe anne olmasına rağmen hergün işe motosikletle giden başarılı bir iş kadını örneği teşkil etmekte hepimize… Filmde bu özelliği ile önemli bir akış sağlarken, motosiklete başlangıç hikayesi ve ona ulaşma serüveni etkileyici… En son çekimlerimizi tamamladığımda Gökçe gibi bir arkadaşı ve dostu kazanmanın mutluluğu ile çekimlerim tamamlanmış oldu.

İpek Yosun Yaşar, kendisi ile Çiğdem’in doğum gününde tanıştım ve ondan sonra projemde bana asistanlık yapmaya başladı. Filmin altyazılarını yapmamda ve fikirleriyle, filmimin müziğinin yapılmasında destek olarak yanımda yer aldı. İpek, bu sancılı süreçte senin gibi bir dostun, arkadaşın varlığını yanımda hissettiğim için teşekkür ederim.

Filmimin danışmanları Alain Sarafyan, Taner Eraslan ve Kadir Ecevit Özoğlu’na da teşekkür ederim. Alain, Çiğdem’in gece sürüş çekimlerinde beni arkana artçı olarak bindirip çekim yapmamı sağladığın için teşekkür ederim. Taner, Burcu ve Gökçe ile beni tanıştırdığın, final çekimlerinde kullanılmak üzere motorunu verdiğin için teşekkür ederim. Kadir, gazete o yazıyı yayınlamasaydın bugün bu konuyu bulamazdım ve bu belgeseli çekemezdim. Ayrıca gazete çıkacak olan röportajımıza katkılarından dolayı sana teşekkür ederim.

Bu filmin çekimlerini gerçekleştirirken sürekli cebimden masraf yapıp durdum ve biriktirdiğim bütün paramı harcadım. Harcadığım para 15.000 lira. Gerisi 20.000 – 30.000 lirayı buldu. Geride kalan bu masrafları da karşılayabilmek için T.C Turizm ve Kültür bakanlığının açmış olduğu fona müracaat ettim. Fakat projem değerlendirme kapsamına bile alınmamış olacak ki oradan tek kuruş destek alamadım. Ama yine de projemi tamamlamayı başardım.

Filmime değer kazandıran en önemli unsur projemde yer alan arkadaşlarımın ve benim ortak özelliğimiz hemen hemen birbirimize yakın yaşlarda olup ayaklarımızın üzerine sağlam basmak birşeyleri başarmak gibi bir derdimizin olmasıdır. Bu beş kişiyle yapmış olduğum çekimleri keyifle gerçekleştirdim ve hepsine teşekkürü bir borç bilirim bana destek oldukları için…

Yönetmen

Şenay Ertorun

Yorum yok

Yorum Yazın