18 Kas Yalnız değilsin Sıla!
“Bazıları hiç sevilmeyi öğrenmemiş olabilir ama bence aşkın bununla bir ilgisi yok!” Sıla Gençoğlu -1 Kasım 2018
Instagramda ardı ardına Sıla Gençoğlu paylaşımları görünce bir dakika neler oluyor diyerek hemen paylaşımlardaki etikete tıklayarak konuyu anlamak istedim. Sıla; hayatındaki insanın fiziki şiddetine maruz kaldığını anlatan bir paylaşım yapmıştı. “Lanet olsun” dedim içimden keşke okuduklarım gerçek olmasaydı, ama ne yazık ki gerçekti. Çok üzgün ve çok öfkeli olmam Sıla’nın yaşadığı durumu değiştirmiyor.
Kim olursa olsun şiddet tabi ki şiddettir. Burada birinin gücünü kötü ve yıkıcı bir durum için kullanması söz konusudur. Bireyin yaptığı kişiliğinin tanınmışlık ya da popülerlik derecesine göre hafifletilemez. Şiddet toplumsal yaraların bireylerin hayatlarına dokunma şeklinden etkilenir, toplumdaki bireyler ne kadar şiddeti normal görmeye, ya da belli bir ekonomik seviyeye özgü görürse, ya da herhangi bir cinsiyetten kişinin yapısı sonucunda yaptığı bir davranış olarak görürse şiddet artar. Şiddete maruz kalmak da şiddet uygulamayı arttırabilir. Bir mağdur zorba durumuna dönebilir, bu durumla beraber şiddet çemberi genişleyebilir, bu yüzden medya şiddetteki eril cinsiyet diline odaklanmalı, dilini şiddeten ve cinsiyet kalıplarından arındırmalı, vatandaşlarda bireylere atfettikleri değerleri ve belirli bir cinsiyetten bekledikleri rolleri sorgulamalıdır. Ne zaman “erkektir döver de sever de” algısı devam eder o zaman biz hala şiddeti konuşuyor oluruz. Toplumu da kendi kafalarımızı da şiddetten arındırmak için öncelikle kendi düşüncelerimize odaklanmamız gerek, bunun için kendimizi sorgulamamızı öneriyorum.
Sıla’nın paylaşımın ardından 17 saat geçti. Sıla bu paylaşımıyla fiziksel ya da duygusal şiddet gören, istismara maruz kalan, hakkı yok sayılan binlerce kadının sesi oldu. Susmadığı ve dile getirdiği içinde çok kadına ilham oldu. Ama ya yaşadıkları?
Sıla’nın yaşadıklarını anlayabilmek için yaşamış olmak gerekir. Peki bunlar ne zaman bitecek? Hiç bitmeyecek, bu satırları yazarken bir kadın boşandığı eşi tarafından sokak ortasında öldürülecek, diğer kadın dayak yiyecek, diğer kadın aldatılacak. Erkek inkar edecek, yalan söyleyecek, çok sıkışırsa da kaçacak gidecek. Çünkü erkekler davranışlarının sorumluluğunu her zaman kadına yükleyecek.
Belki de yüklemezler ama davranışlarının sorumluluğunu bile alsalar bu yapılan şiddettir, bireyin insanı hakkına saldırıdır ve hiçbir şekilde hafifletici bir tarafı yoktur. Bir şiddet davranışı hiçbir şekilde yaptığı davranıştan veya bireyin patolojisinden dolayı hafif görülemez, başkalarına zarar veren bir kişiyi yaşadığı acıların arkasına sığınarak onu anlamak diğer kişinin hiç hak etmediği ve hiçbir zaman yaşamaması gereken bir durumu yaşadığını değiştiremez.
Kadınlar güvenmek istedikçe erkekler hoyratla kadına hakaret etmeye devam ediyor bu ülkede. Şiddet hep yanıbaşımızda. Kadına şiddeti yıllardır konuşuyoruz, bireyin travmalarının ya da yaralarının kimseye şiddet göstererek ifade etmemesi gerektiği bilincini yansıtmamız gerekiyor. Kimse şiddet gösterdiği ama travması ya da zor bir çocukluk yaşadığından dolayı affedilmemeli, bireyin davranışının sorumluluğunu alma kapasitesi bireyin patolojisi altında ezilmemeli.
Düşünün ki ; Dünya sağlık örgütüne göre tüm dünyada bireysel şiddete en fazla maruz kalan kesim kadınlar. Sadece Sıla’nın başına gelmedi gelmeyecek yine kimler yaşayacak bilmiyoruz. Ama bilin ki şiddeti yaşayan bir ömür boyu bunu unutmuyor. Bir zamanlar sevdiğin, değer verdiğin, sevmelere doyamadığın erkek seni yeri geliyor ayakları altında sürüklüyor. Kadınlardan uzun yıllar acısı ve izleri silinmiyor. Evet ama sorun sevgi değil, böyle sevilmez. Bu sevgi değil başka bir şey bu şiddet bu zarar vermek. Ne kadar eskiden sevse de şiddet uygulamış o artık sevgi değil şiddet ve bireyin insanı hakkına bir ihlal, birinin hayatında yara açmanın bir yolu.
Sıla’da, bende, şiddet gören kadınlar sizi affetmeyecek. Şiddet asla normalleştirilmeyecek ve kabul edilmeyecek. Artık bir kadına şiddet uygulamanın bir güç göstergesi olmadığı ya da bireysel bir yaranın kapanma mekanizması olmadığını anlayan erkekler olmasını dilerim hayatta.
Yalnız değilsin Sıla.
Yorum yok