“Görünmeyen emeğin, duyulmayan çocuğun, hatırlanmayan kahramanın adıdır.” İlk çocuk olmak… Kulağa sade bir tanım gibi gelir. Ailenin ilk doğanı olmak. Ama bu unvanın içinde ne fırtınalar saklıdır, bilen pek azdır. “İlk olmak ayrıcalık gibi görünür, ama çoğu zaman ilk yara da ilk çocuğa açılır.” Sen doğduğunda sadece bir bebek...

Kanser… Adı bile yüreği burkan bu kelime, yalnızca bir hastalığın adı değildir. İçinde korkuyu, mücadeleyi, sabrı ve umudu taşır. Vücuttaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan bu hastalık, bir sabah uyandığımızda artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını fark ettiğimiz o andır. Sadece bedeni değil, ruhu da sınayan...

“Aynılaşmak kolaydır. Kendin kalmak bir devrimdir.” Biz, bu çağın görünmeyen isyancılarıyız. Bir sabah uyandık ve dünya suskunlaştı. Kalabalıklar konuşuyordu ama kimse kendini duymuyordu. Her yüz aynıydı; her kelime, bir diğerinin yankısıydı. İnsanlar farklı görünmeye çalışırken, birbirlerinin kopyasına dönüştü. Çünkü farklılık artık bir cesaret değil, bir tehdit olarak görülüyordu. Toplumun en güçlü silahı:...

1 numara yok derken başımızdan geçen işlere, binbir suratlı insanlarla yüz göz olmamız içten bile değil. Bu yeni model zindan hayatlarımızda, bizi esir alan "olmazsa olmazlarımız" olsa gerek. Hayatımızı şekillendiren kalıplar… Ah, o kalıplar! İnsanoğlunu mengenelerde şekilden şekle sokan işte o "olmazsa olmazlar". Fabrikadan çıkmış...

Sorgu sualden yorulduğumuz, sosyal normların zirve yaptığı köhne zamanlardayız. Sorsan adımız "aydın kesim," ama daha çok karanlıkta kalmış bir hâlimiz var. Sıfat tamlamaları omzumuza ağır yükler bindirmiş; kendimizden çok başkalarını tanıma fırsatı bulmuşuz. İyi mi? Bu yorgun bedenler, "yapılması gerekenler" listesi başlığı altında görev tanımları...