ÇED diyor ki “Sessizliğime Kulak Ver”

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü…

Türkiye’de “2020’nin Temmuz Ayında Ulusal Engelli Veri Tabanında Kayıtlı ve Engelli Sayısı 2 milyon 530 bin 376” olarak belirtilmiş. Bu rakam “Engelli Sağlık Raporu” almak için yetkili hastanelere başvurmamış ve hizmet almak için devletle temasa geçmemiş bireyleri kapsamıyor. (kaynak Doğruluk Payı) Tahminlere göre bu sayı çok daha fazla.

Engelli bireyler arasında “İşitme Engelliler” ile ilgili net bir veri bulunmuyor. TÜİK verilerine baktığımızda 15 yaş üstü bireylerin işitme cihazı kullanma oranı %3,9 (2008-2019) İşitme engellilerin, eğitim aldıkları, günlük yaşama ve çalışma ortamlarına uyum sağladıkları diğer ülkelerdeyse durum çok farklı. Maalesef ülkemizde işitme engellilerin büyük bir oranı liseyi bitirmiş olmalarına rağmen okumada ve yazmada zorluk çekiyor.

Günümüzde engelli bireyler adına birçok çalışma hayata geçiriliyor. Umarım hepsi çoğalarak artar. Bu sorumluluk hepimizin!

Bugün size işitme engelli çocukların eğitimlerini destekleyen, sessiz dünyalarına ortak olan “Çocuk Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr Ömer Cenker Ilıcalı” ile yapmış olduğumuz söyleşiyi aktarmak istiyorum.

Ömer Bey, Çocuk Eğitim Derneği ile ilgili sorularıma geçmeden önce kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1993 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimimi tamamlayıp, 1998 yılında Kulak Burun Boğaz Uzmanı ünvanını aldım. 2005 yılından itibaren, tedavilerini gerçekleştirdiğim işitme engelli çocukların eğitim meseleleriyle de ilgilenmeye başladım. Bu alanda hizmet vermek adına kurduğumuz Çocuk Eğitim Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmekteyim.

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı olmanızın bu derneği kurmanızda ve işitme engelli çocukların okul öncesi eğitimlerini desteklemek adına önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Çocuk Eğitim Derneği’ni kurma fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

2005 yılında, işitme engelliler milli futbol takımı ve işitme engelliler camiasındaki çalışmalara gönül veren insanlarla bir araya geldik. Sağlık bizim için ilk basamaktı. İşitme engelinin erken teşhisi ve cihazlandırma konusunda çalışmalar yaptık. Ancak ülkemizde erken dönem işitme engelli bebek ve aile eğitimi konusunun yeterince ele alınmadığını gördük. 2005-2008 yılları arasında dünyanın birçok bölgesinden konusunda uzmanlaşmış eğitimciler ve akademisyenlerle, gerek ülkemizde gerekse yurt dışı ziyaretlerimizde bilgi alışverişi yapma imkanımız oldu. Bu çalışmalar sonucunda erken teşhis edilen ve cihazlanan işitme engelli çocuğun hiç vakit kaybetmeden eğitime başlaması gerektiği konusunda bir fikir birliğimiz oldu. Bu doğrultuda, 2008 yılında 0-6 yaş işitme engelli çocuk ve ailelerine eğitim ve sağlık alanında işaret dili ve sözel dil eğitimi veren bir merkez inşa ettik.

0-6 yaş işitme engelli çocukların eğitimi için kurduğunuz bu derneğin ilk günlerinde en büyük destekçileriniz kimlerdi? Yola kimlerle çıktınız? Kurumsal ya da kişisel destekleri halen devam ediyor mu?

Merkezimiz için yer tesis eden eski Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e çok teşekkür etmek istiyorum. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Kadir Topbaş da projemizi destekledi. Kendisini rahmetle anıyoruz. Sonrasında Ataşehir ilçe statüsüne kavuşunca, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve ekibi de ilçe sınırlarında kalan derneğimizin tüm çalışmalarını destekledi. Kendileriyle halen, ilçede yaşayan ve engelli çocuğu olan aileler için birebir aile eğitimi ve psikolojik terapi destek çalışmaları yapıyoruz.

O dönem, Acun Medya’nın yapımcısı olduğu bir TV programının sponsorluğu kapsamında dernek binamız inşa edildi. Toplumca tanınan simaların, yerel yönetimlerin yanı sıra birçok bireysel ve kurumsal bağışçımız da oldu. Sosyal sorumluluk projeleri imece usulü yürüyen çalışmalardır. Kuruluş aşamasında bizleri destekleyen herkese gönülden teşekkür ediyoruz. Şu anda halen kurumsal ve bireysel destekçilerimiz ile çocuk ve aile eğitim projelerimiz devam etmektedir.

Kurulduğunuz günden bu yana aynı yerde olduğunuzu sohbetimiz esnasında öğrendim. İlk yıllarda ıssız bir arsa içinde, yol dahi yokken şu an etrafınız binalarla sarılmış durumda. Geçmişten günümüze hem coğrafi hem de dernek olarak değişim sizi nasıl etkiledi?

İlk zamanlar, yol ve ulaşım konusunda ciddi sıkıntılar yaşadık. O dönemlerde Ataşehir genç bir ilçeydi. Ulaşım bizler için çok önemli çünkü tüm çocuklarımızı İstanbul genelinden servislerle taşıyoruz. Servisin yetişemediği yerlerden ailelerimiz kendi imkanları ile merkeze gelmekte. Ulaşılabilir bir adreste olmak, işitme engelli çocuklarımız ve bizler için önemli.

Çocuk Eğitim Derneği olarak “İşitme Engelli” çocukların eğitiminde en çok hangi konularda zorlanıyorsunuz?

Eğitim alanında ciddi sorunlar yaşamaktayız. İlk olarak, erken dönem 0-3 ve okul öncesi dönem 3-6 yaş arası süreçte işitme engelli çocuklarımıza eğitim verecek, konuya özel akademik eğitim almış uzman sayısı az. Bu çocuklarımız, 7 yaş üzeri çocuklara eğitim verebilen işitme engelliler sınıf öğretmeninden ya da özel eğitim uzmanından eğitim almaktalar. Bu süreçte derneğimiz, öğretmenlerimize erken dönem ve okul öncesi dönem üzerine bilim kurulumuzdaki akademisyenlerimiz ve uluslararası ortaklarımızın olduğu platformlarda eğitimler aldırmaktadır.

Ülkemizde özel eğitime ihtiyacı olan çocuklara rehabilitasyon programları kapsamında 8 + 4 ders saati eğitim veriliyor olması, ders saatlerindeki eksikliği göstermektedir. İşitme engelli çocukların da yaşıtları ile aynı ders saatlerinde, aynı şartlarda eğitim almaları için derneğimiz, çocuk ve ailelere rehabilitasyon programı içinde yer alan saatlerin haricinde 18-36 saat arası ekstra eğitim vermektedir.

İşitme kayıpları erken teşhis edilebilirse, tıbbi önlemler ve eğitsel hizmetlerin sağlanabildiği takdirde çocukların hayata kazandırıldığını anlattınız. Özellikle 6 ay- 3 yaş arası erken çocukluk döneminde aile ve çocuk eğitimiyle bu çocukların yaşıtlarıyla paralel bir gelişim gösterdiğinizden bahsettiniz. İşitme engeline sahip çocukları olan aileler nasıl bir yol izlemeli? Neler yapmalı?

İşitme engeline sahip çocuğu olan aileler, mutlaka çocuklarını erken dönemde eğitime başlatmalılar. Bu süreçte çocukla birlikte aile bireylerinin de eğitim programına dahil olmalarını istiyoruz. Beyin gelişiminin en hızlı olduğu, soyut zekanın oluşumunda önemli adımların atıldığı 0-6 yaş arası bebeklik ve okul öncesi dönem sürecinde aileler, tüm dikkatlerini çocuklarının ve kendilerinin eğitimine vermelidir.

Samsung Electronics Türkiye ile işitme engelli çocukların okul öncesi eğitimlerini desteklemek adına Çocuk Eğirim Derneği iş birliğinde “Ses getirenler” projesini hayata geçirmiştiniz. Bugün proje hangi aşamada?

“Ses Getirenler 0-6 Yaş İşitme Engelli Çocuğu Olan Aileleri Uzaktan Eğitim” projesi 2017 yılında başladı. http://www.sesgetirenler.com eğitim sayfasında, işitme engelli çocuğu olan anneler ve babalar, kendileri gibi işitme engelli çocuğu olan ebeveynlerin çocuklarıyla yaptığı etkinlikleri izleyerek evde uyguluyorlar. Uzman akademisyenlerin işitme engelli çocuklarla ilgili tüm sorulara cevap verdikleri, konu anlatımlı bilgilendirici videolarımız var. İşitme engelli ailelerin kendi hikayelerini ve tecrübelerini paylaştığı videolarda bulunuyor. Ses Getirenler, ailelerin evde çocuğu ile birlikte yapacağı etkinliğin materyallerine kadar tüm bilgiyi ellerindeki telefondan, bilgisayardan internet aracılığı ile çok kolay bir şekilde ulaşabileceği bir eğitim portalı.

İşitme engelli çocukların eğitimi konusunda farkındalığı attırmak amacıyla bizlere neler düşüyor? Bireysel olarak biz size nasıl destek olabiliriz?

Ses, beyin gelişimimiz için önemli. Erken dönemde doğar doğmaz teşhis alan çocuklar ya da daha sonrasında farklı sebeplerden ateşli hastalıklar vb. nedenlerle işitme engelli olan bireyler, aileleri tarafından takip edilmeli ve kayıplar göz ardı edilmemelidir. Okuldan geçmiş dönemlerde yapmış olduğumuz taramalarda, ilkokul / ortaokul seviyesine gelmiş ve işitme kaybı olup, ailesinin ve taramaları yapanların dikkatinden kaçan işitme engelli çocuklar olduğunu tespit ettik. Burada öğretmenlerimize de ileri dönemde takip için büyük görev düşmektedir. Biz, farkındalık seminerleriyle, kurumsal iş birlikleriyle çevremizi bilgilendirmeyle devam ediyoruz.

 

Ömer Bey, siz neler eklemek istersiniz?

Aile eğitimi çok önemli. Ailelerimiz, erken dönemde işitme engelli çocuklarına düzenli olarak eğitim aldırmalı ve kendileri de bu eğitimlere dahil olmalıdır. Özel eğitim alanında hizmet verecek tüm uzmanlar konuya ve yaş aralığına özel akademik eğitim almalıdır. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların ders saatleri arttırılmalıdır. Kaynaştırma eğitimindeki diğer öğretmen ve uzmanlar, farklılıklar konusunda sürekli eğitimler almalılar. Ayrıca her ilde, her engel grubuna özel, erken çocukluk ve okul öncesi dönem eğitimi veren uzmanlar bulunduran eğitim merkezlerinin açılmasını istiyoruz. Bütün bunların dışında, işitme engelli eğitimi yeniden değerlendirilerek, dünya standartlarında yeni bir organizasyon biçimine kavuşturulmalı. Milli Eğitim ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın iş birliği ile hazırlanacak, uygulanabilir, denetlenen ve geliştirilebilen yeni bir müfredat ve uygulayıcılara ihtiyacımız var.

Engelli bireyleri düşünerek ve düşleyerek hayata tutunmaları için çalışan tüm STK’lara; bu röportaj için sevgili arkadaşım ÇED Yönetim Kurulu Üyesi ve TV8 & Acun Medya İnsan Kaynakları Direktörü Ayşin Altuniç Güven’e, ÇED Yönetim Kurulu Başkanı Dr Ömer Cenker Ilıcalı’ya, ÇED Genel Müdürü Melike Argiş’e çok teşekkür ederim.

Yeşim Mutlu

Yorum yok

Yorum Yazın