10 Tem Baba, Akademisyen, Müzik Yapımcısı/Süpervizör, Yayınevi Editörü Mustafa Tahir Öztürk ile Röportajdaydık!
Baba, akademisyen, müzik yapımcısı/süpervizör, yayınevi editörü.. Heyecanlı, dinamik, kibar, saygı ve sevgi dolu .Kelimeleri çoğaltmak mümkün. Kendisini hangi kefeye koymak isterseniz orada bulabilirsiniz. Ama bunlarla sınırlı olmayan, görünenin çok ötesinde birisi O. Kimden mi bahsediyorum? Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin Tenoru Berk Özbek röportajında bahsettiğim ve bu hafta sizlere kendi satırlarıyla anlatmaya çalıştığım kişi Yard. Doç Dr. Mustafa Tahir Öztürk. Kendisine soruları hazırlarken de dersime iyi çalıştım. İznini alarak sormak istediğim her şeyi sordum. Tüm sorulara özenle ve en doğal haliyle cevap verdiği için çok teşekkür ederim.
Kendisinin Yaşar Nuri Öztürk’ün oğlu olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlığı onun gözüyle görmenizi isterdim. İnsan ister istemez bir destur haline geçiyor. Sonra dedim ki “YSM, sen her zaman sen olan birisin. O zaman anlat hayatındaki Yaşar Nuri Öztürk yerini ve bırak kendini” . Karşılıklı bu konudan başlayınca zaten ortak çok dilimizin olduğunu gördük. Hayat işte.. Bu arada 20’li yaşlarımda okuduğum ve hala sakladığım ilk Türkçe Kuran-ı Kerim ve meali Yaşar Nuri Öztürk’e aittir. Hatta röportaj esnasında kitabıma ya da başka bir kitaba imza alıp almayacağımı sordum. Hatta daha da ileri giderek röportaj yapmak istediğimi söyledim. Sevgili Mustafa, babası ile konuşup bana bilgi vereceğini iletti. Zaman ne gösterir bilemiyorum. Belki de çok yakın bir zaman diliminde blogumda değerli ilahiyatçı yazar Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk de yer alır. Hem her şey istemekle başlamıyor mu? Röportaj için Yard.Doç.Dr.Mustafa Tahir Öztürk’e ve tanışmamıza vesile olan hemşom Murat Özer’e çok teşekkür ederim.
Mustafa Bey’e:
http://instagram.com/mustafatahirozturk ve https://twitter.com/mtahirozturk sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.
Y.M. Merhaba, Mustafa Bey; Ekşi Sözlük’te sizin için “edepli, görgülü, heyecanlı ve aile terbiyesi alarak yetiştiği her halinden belli olan güzel kalpli bir insan.” olarak yazmışlar. Benim gördüğüm ve tanıdığım kadarıyla da tam sizi anlatmışlar. Biraz kendinizi anlatır mısınız?
M.T.Ö. Merhaba. Öncelikle benim için kullandığınız bu güzel sözler için teşekkür ediyorum. Bu saydığınız özelliklere sahip iyi bir insan olmak için çabalıyorum. ☺ Biraz kendimden bahsedeyim.
1974’te İstanbul’da doğdum. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nde –ki şu anki adı Müzik Teorileri Bölümü’dür- lisans, İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji Programı’nda yüksek lisans, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyoloji Programı’nda doktora eğitimimi tamamladım. Konservatuar yıllarım sırasında Bekir Sıtkı Sezgin, Selahattin İçli, Yalçın Tura, Cahit Atasoy, Serdar Öztürk, Süleyman Erguner, Haydar Sanal, Hurşit Ungay, Şehvar Beşiroğlu, Ender Ergün, Altan Günbay gibi değerli isimlerle çalışma imkânı buldum. 1998’de Türk Din Musikisi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi olarak üniversiteye intisab ettim. Halen İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Türk Din Musikisi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görevime devam ediyorum. Özel müzik çalışmalarımı, sizin de bildiğiniz gibi Türkiye’nin Tenoru Projesi kapsamında, yapımcı ve süpervizör olarak Berk Özbek’le sürdürmekteyim.
Y.M. Özgeçmişinize baktığımda dinî mûsiki, müzikoloji, müzik yapımcılığı, din sosyolojisi vs. gibi farklı renkleriniz var. Türkiye’nin Tenoru Projesinin sahibisiniz. Sevgili Tenor Berk Özbek ile harika çalışmalara imza atıyorsunuz. Hem akademik hayat hem Türkiye’nin Tenoru projesini yürütmek zor olmuyor mu?
M.T.Ö. Sadece bunlarla sınırlı olsa iyi. Başka şeyler de var. Yayınevi editörlüğü mesela. Bakarsanız bu da çok ciddi bir iş, fakat profesyonel anlamda akademisyenlik benim öncelikli işim. Doğrusunu söylemek gerekirse müzik yapımcılığı, yayınevi editörlüğü beni daha çok ruhsal anlamda doyuran ve akademik çalışmalarımı besleyen bir nevi hobi türü uğraşlar fakat çok önemsediğim uğraşlar. Bir müzik projesi üzerinde çalışmak, benim için, yıllarımı verdiğim konservatuar eğitimimin, o eğitimin hakkını vermek olarak gördüğüm, bir yansıması. Şu ana kadar “Eğer Aşkı Seversen” ve “Türkiye’nin Tenoru’ndan İlahiler” adında iki çalışmamız raflarda yerini aldı. Müzikalitesi yüksek, özel çalışmalardır. Kendimi bu noktada çok şanslı görüyorum. Berk Özbek gibi dünya ölçeğinde sesi olan çok özel bir solisti var projenin. Proje ekibinde Safa Yeprem, Fahri Furat gibi değerli akademisyenler var. Buradan hepsine sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.
Yayınevi editörlüğüme gelecek olursam, ilahiyat alanındaki ilgimi hep üst düzeyde tutuyor ve Allah kabul ederse benim Kur’an’a hizmetim. Tüm bunları yan yana koyduğunuzda muhakkak “zor”; zira çok ciddi işler, sorumlulukları büyük. Fakat benim şikâyetim yok.
Y.M. “Türk Musikisi Açısından Ezan ” kitabınız nasıl ortaya çıktı?
M.T.Ö. Bahsettiğiniz çalışma, yüksek lisans tezimin kitaplaşmış halidir. Benim için çok özeldir. İlk kitabımdır ve ezan hakkında yapılmış –benim bildiğim kadarıyla- alanındaki ilk müstakil çalışmadır. El-Cezire gibi önemli bir yayın kuruluşu için ezan hakkında yapılan bir belgesele, ulusal ve uluslar arası akademik çalışmalara konu olmuştur. Bu vesileyle kitabı yayınlayan Yeni Boyut’a buradan teşekkür etmek istiyorum.
Y.M. Yeni kitap projeniz var mı? Başucu kitabınızı çok merak ettim ayrıca 🙂
M.T.Ö. Yeni kitap projesi var elbette. Doktora tezim. Özgün adı, “11 Eylül 2001 Sonrası Türkiye’de Din Merkezli Batı Stratejileri”. Çalışmayı bilen akademik çevreden tanıdığım isimler, kitabın biran evvel çıkmasını bekliyor. Allah kısmet ederse çalışma Yeni Boyut tarafından yayınlanacak. Başucu kitabım, İniş Sıralı Kur’an Meali. Yaşar Nuri Öztürk’ün tercümesi.
Y.M. Babanız Yaşar Nuri Öztürk ile aranız nasıl? Erkek çocukları için “baba idoldür” derler ve nedense çekişmeleri hep boldur. Böyle bir ismin oğlu olmak nasıl? Zor mu?
M.T.Ö. Çok zor bir soru oldu. ☺ Yaşar Nuri isminin benim hayatımda iki temel görünümü var. Baba Yaşar Nuri; Hoca Yaşar Nuri. Bu iki görünümün kendi içinde zorlukları var. Ne gibi zorluklar bunlar? Hem Hoca olarak hem baba olarak; zira Yaşar Nuri zor bir insan. Karakter olarak yanlışa toleransı çok düşük, bu yüzden onunla çalışmak çok zordur.
Y.M. Kızınız geçtiğimiz günlerde 5 yaşına girdi. Nasıl bir duygu baba olmak?
M.T.Ö.
Yorum yok