Alışkanlık Değil, Anlayış Arıyorum

Bazı ilişkiler göze yakın ama kalbe uzak olur….
Dostluklar bazen kahve kokusuyla başlar, bazen bir yanlışlıkla, bazen de tam zamanında gelen bir “ben de öyle hissediyorum” cümlesiyle. İlk başta her şey hafif gelir; gülüşler bol, sohbetler samimi, kalpler açıktır. Ama dostluk dediğin, sadece birlikte gülmek değil; aynı sessizlikte kaybolabilmek, aynı acıda susabilmektir.
Zamanla büyür dostluklar, ya derinleşir ya da yüzeyde oyalanır. Bazıları kök salar yüreğine, bazıları ise sürekli aynı durakta inip biner. Hep aynı hikâyeler, aynı şakalar, aynı cümleler… Bir bakarsın; göz göze gelince bile konuşacak şey kalmamış. Ve o sessizlik, artık utandırmaz olur. Çünkü bazı ilişkiler çoktan alışkanlığa dönüşmüştür.
“Onca yıllık arkadaşız.”
Bu cümle, dostluğu anlatmaz aslında; sadece zamanın övüldüğü bir ezberdir.Çünkü dostluk, sürede değil, histe gizlidir. Gerçek dost, seni sen olduğun hâlinle sarandır; ezberlerle değil, emekle yanındadır.
Bazı dostluklar rol yapar hale gelir. Gerçek sorunlar anlatılmaz, çünkü “anlamaz ki” denir içten içe. Ve işte orada başlar içi boş sohbetler, duyulmayan cümleler, hissedilmeyen varlıklar. İki beden yan yana, iki ruh birbirinden uzak… Bu dostluk değil, alışkanlıktan doğmuş sessiz bir ortaklık olur.
Cehalet sadece okumamak değil; bakıp görmemek, duyup hissetmemektir. Bazen en yakınında olanı en az tanırsın. Onun değişen hâllerine gözünü kaparsın. “O hep böyledir” derken, yıllar içinde değişmiş hâlini yok sayarsın. “Ben seni senden iyi tanırım” demek, belki de en büyük sevgisizliktir. Çünkü en sevdiğini, kendini tanımasına bile bırakmazsın.
Cehalet iyi niyetli olabilir, ama zarar vermekten geri kalmaz. Bazen onu koruyorum sanırsın ama aslında onun dönüşümünü engellersin.
Gerçek dostluk, hâlâ öğrenebilmektir. Yıllar geçse de “Seni hâlâ tanıyorum ama yeniden tanımak isterim” diyebilmektir. Çünkü dost olmak; en çok bilen değil, en çok anlamaya çalışan olmaktır.
İçtenlikle sormalı insan kendine:
Ne kadar duyuyorum onu?
Ne kadar gerçekten oradayım?
Yoksa sadece eski bir anının gölgesine mi tutunuyorum?
Bu soruların cevabı kolay değildir. Ama yüzleştiğinde başlar değişim. O zaman konuşursun, dinlersin, anlarsın. Ve anlarsın ki…
Paylaşmak bilmek için değil, hissetmek içindir. Gerçek dostluk, iki kişinin birbirine dönüşmeden yan yana kalabilme cesaretidir.
En kıymetli dostluklar;
•aynı pencereden değil,
•farklı pencerelerden bakıp
birbirinin manzarasına saygı duyabilenlerdir.
Makbule Nur Kurtul

Makbule Nur Kurtul Hakkında

1989 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. İSKUR Holding Yönetim Kurulu Üyesi olarak iş dünyasında aktif rol almaktadır. Aynı zamanda DOSXX Giyim markasının kurucusu ve sahibidir. Edebiyat dünyasında da üretken kimliğiyle öne çıkan yazar; Son BaskıLem ve Why Anasını adlı kitapların yazarıdır.

Eğitim hayatına hâlen devam eden yazar, Bahçeşehir Üniversitesi İngilizce Sosyoloji lisans programında öğrenim   görmektedir.

Yorum yok

Yorum Yazın