Sosyal Medyada Linç Kültürü

Siber Dünya ve sosyal medya hayatımızın tam ortasında. Günümüzde herkes neredeyse akıllı telefon ile sosyal medyayı kullanıyor. Geçtiğimiz yıl babam facebook kullanmaya başladı bu yıl instagrama geçiş yaptı. Annem uzun yıllardır internette zaman geçirmeyi seviyor. Bir zamanlar en büyük eğlencesi google yaparak çiçek fotoğraflarına bakmaktı. Annem bu yıl facebook ve instagram kullanmaya başladı. Babam 78, annem 72 yaşında. Teknoloji kullanımını düşünün her yaşta 🙂

Türkiye’de 48 milyon kişi internete bağlanıyor. Aktif sosyal medya kullanıcı sayısı  48 milyon. Türkiye’deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyon, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyon. Türkiye’deki cihaz kullanıcılarının %95′i cep telefonu sahibi ve %75′i akıllı telefon kullanma oranına sahip. Gün içerisinde ortalama 7 saat bilgisayar karşısında, 3 saat akıllı telefon üzerinden internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçiriyor. TV karşısında geçirilen vakit ise ortalama 2 saat.(kaynak We Are Social, Hootsuite “Digital in 2017 Global Overview” raporu ) 

Doğal olarak sosyal medya kullanımı arttıkça, herkes herkese kolayca ulaşıyor.  Herkes herkese düşüncelerini hızlı bir şekilde iletiyor. Düşüncelerimizi paylaşmak iyi güzel. Lakin yargılama duygusu o kadar arttı ki. Neredeyse “Vurun Kahpeye” Geçtiğimiz günlerde paylaşım yapmadığı için (15 temmuz) Cem Yılmaz sosyal medyada linç kültürüne uğrayan en canlı örneklerden. Cem Yılmaz’ın ardından Ozan Güven’de twitter hesabını kapattı.

Cem Yılmaz;  “KAPALI Twitter ve Instagram hesaplarımdaki yorumların verdiği insanüstü rahatsızlık sebebiyle bu mecralarda paylaşım yapmayı bırakıyorum. Hepinize de tavsiye ederim.” 

Cem Yılmaz linç kültürünün ne ilk ne de son örneği olacak. Sosyal medyada her geçen gün linç kültürü artıyor, bu durum canımı çok sıkıyor. Sosyal ağlarda insanlar her anını ( sevinç, üzüntü, öfke vb) rahatlıkla ifade ediyor. Birçok kişi de düşüncelerini açıklıyor. İyi güzel, hatta süper. Sosyal medyada istediğin kişiyi takip edebilirsin, takip etmeme ya da engelleme imkanın var. Durum böyleyken ister bir takipçisi ister yüz ister milyonlarca takipçisi olsun herkes (çok ünlü kişiler dahi olsa) aynı platformu kullanıyor. Ünlü kişiler de sosyal medyanın hakkını veriyor ve daha fazla etkileşimde oluyor. Birçok kişi bir ünlüyü överken bir bakıyorsunuz eleştirme ve dalga geçmeye ya da gerçek hayatında yüzüne dahi bakıp söyleyemeceği lafları yazmaya başlıyor. Ne olursa olsun hem etik hem de hukuki açıdan (bu arada avukat değilim, danıştığım avukatlardan öğrendiğim) hiç kimsenin bir kişiye hakaret etme, aşağılama ve küçük düşürme hakkı yoktur. Yaşam biçimi , görüşü farklı diye insanın toplumsal linçe maruz kalması, siber zorbalık yaşaması günümüzde normalleşiyor. Durum hiç hoş değil. Herkesin sosyal medyaya erişme hakkı, istediğine yorum yazma ve takip etme hakkı olması takip ettiği/etmediği kişilere kötü yorumlar yazma hakkı vermez. Sosyal medya aracılığıyla bu kişilere  erişimim var, istediğimizi yazabiliriz diye başkasını rahatsız etme hakkımız yok bence.

Hepimiz insanız. Hangimizin hatası yok? Sosyal medyada hata yapan/yapmayan, ayıbı olan/olmayan bir insana ikinci bir şans verme ihtimalini ortadan kaldıracak bir sanal linçe tabi tutuyoruz. Bırakın herkes istediği yaşasın, istediği gibi paylaşsın. Biraz empati lütfen.

YSM

19 Temmuz 2017 Milliyet Pembe Nar Yazım

Yorum yok

Yorum Yazın