Şarkıcı Olmasam Olmazdı!

Son günlerde “Saymadım kaç yıl oldu” şarkısı dilime dolanmış durumda. Bunda da çok yakın arkadaşım Şenay’ın beni Deniz Gençay ile tanıştırmasının payı büyük. Sevgili Deniz bir araya geldiğimiz de bu şarkısına klip çekmek için kolları çoktan sıvamıştı. Ben bu yazıyı hazırlarken klip çok güzel yorumlar alıyor. Zaten sevgili Deniz’in sesi insanı alıp götürüyor.

Sanata emek veren, sanat yapmak adına hayatını değiştiren, sanata kendini adayan insanlar benim için çok değerli. Sizleri de sanat adına bu dostlarımla tanıştırmayı istiyorum. Hayatıma kimse tesadüfen gelmiyor. Sevgili Deniz’den aylar öncesinden söz almıştım. Eğitimi için Almanya’da olması sebebiyle bir araya gelmemiz için uzun zaman geçti. Demek ki bu satırları paylaşmam için gereken zaman şu anmış.

Umarım sizde bir gün sevgili Deniz ile tanışırsınız. Öyle bir kadın ki gönüllü olarak sahne alıyor ve bir çok hayata dokunuyor. Bu yönüyle de Deniz’e hayranım. Denizcim; çok kişinin görmezden geldiği sosyal sorumluluk projelerine ışık olsun.  

Size Deniz Gençay’ı anlatmaktan mutluluk duyarım.

Denizcim, “Mavi Boncuk” single çıkış şarkın ve en son klibin “Saymadım Kaç Yıl Oldu” ile gündemdesin. Öncelikle maşallah diyorum 🙂 Yeni klibin hayırlı uğurlu olsun. Hülya Avşar’ın da senin albümünde yer alan “Saymadım kaç yıl oldu” şarkısını çok yakın zamanda okuması hakkında ne düşünüyorsun?

Teşekkür ederim. İki şarkıdan da emeklerimin karşılıklarını, gelen olumlu yorumlarla çok güzel alıyoruz. Çok şükür her şey yolunda ve güzel ilerliyor. Hülya Hanımla kulvarımız farklı, zira kendisi ses sanatçısı değil. Okumaya çalışmış. O okumayı bence müzik otoriteleri değerlendirsin.

Seninle buluştuğumuzda kumraldın. Klip çekerken seti bırakıp “sarışın olacağım” diyerek kuaföre gittin. Klipte de seni hem sarışın hem koyu renk saçlı görüyoruz. Kadınlar saç rengini kolay değiştirmez. Neydi seni bir anda sarışın olmaya iten arkadaşım?

Hiperaktif denilecek kadar hareketli, enerji dolu, değişiklikleri seven bir kadınım. Klip setinde de kıpır kıpırdım yine de bir şey beni rahatsız ediyordu. Yönetmenim Erkan Nas Bey’e ” sarışın olsam ne güzel olurdu, hem yeni imaj olur hem de ilk kez bir klipte perukla değil, gerçek anlamda radikal bir değişiklik yapan biz oluruz” dedim. O da ” olur koş yaptır gel” dedi ciddi ciddi. Ben de gittim, meğer şaka yapmış. Ben de ciddiye almak gibi bir gafta bulundum. Önce kıyamet koptu, ama onun içi vicdanlıdır. Gönlünü alınca affetti, ertesi gün çekime devam ettik 🙂 

Fotoğraflar Deniz Gençay arşivi

Duruşun, zerafetin, bllur gibi kadife sesinle ben seni Emel Sayın’a çok benzetiyorum. Benden başka benzetenlerde oluyor mu? 

Teşekkür ederim Yeşim’ciğim. Aslında ” Mavi Boncuk” şarkısı çıkıncaya kadar böyle bir benzetme veya kıyas yoktu. Klip sonrasında mavi gözlü oluşum, bir de sarışınlığa geçiş yapışım insanları bu benzetmeye yöneltti. Gözler benziyor olsa da Emel Sayın çok naif, soprano ve hayran olduğum bir sanatçı. Ben ise alto ve çok dominant sert bir kadınım. En önemli benzerliğimiz bence ses kalitemizi ortaya koyuyor oluşumuz 

Denizcim, senin müzik yolculuğun nasıl başladı? Şarkıcı olmasan ne olurdun?

19’umdan gün almışken Ankara’nın en önemli gazinosu Altınnal’ın kapısından içeriye girip ” Ben Deniz buranın sahibi ile görüşmek istiyorum” cümlesini kurarak medeni bir cesaretle müzik hayatıma adımımı attım. Zira o gün Deniz ismindeki birisinin randevu listesinde oluşu, benim o gün patronla görüşmemi kolaylaştırmıştı.

Şarkıcı olmasam yine severek yaptığım modelistlik ve stilistliğe devam ederdim. 

Şarkılarını söylerken neyi düşünüyorsun? En çok kimin için şarkı söylüyorsun? Gizli bir aşk mı yoksa geride kalan unutulmaz bir aşk mı?

Genelde insanların şarkı sözlerine göre akıllarına ilk gelen düşünce ” ya aşıksındır ya da aşk acısı çekiyorsundur” Ben şarkılarımı asla özel bir insan için söylemiyorum. Ne geçmişimde kalmış değersiz birini değerli kılar, ne de geleceğimdekini etkilemeye çalışırım. Son şarkım “Saymadım Kaç Yıl Oldu” ailem de sanat müziğine çok düşkün oldukları için daha ilkokula başladığımda bildiğim, söylediğim ve yıllardır sahnemde yer verdiğim bir şarkıdır. Şarkı seçimimi yaparken insanların sevebilecekleri şarkıları seçmeye çalışıyorum.

Hayallerinin peşinden gider misin? En büyük hayalin neydi?

En büyük hayalim şarkıcı olmaktı. Üniversite için Alman Dili ve Edebiyatı’nı kazanmış olmama rağmen aileme “kazanamamışım” diyerek sınav sonuç belgesini yırtmıştım.

İstanbul’a bir şarkı yazsan neler söylerdin?

Ah İstanbul, bende ki bu sevgi olmasa, taşın toğrağın beş para etmez. Navigasyondan yardım istesem de, sendeki bu trafik hiç bitmez. Diye başlardım herhalde 🙂

Geçtiğimiz günlerde sahnede 25.yılını kutladın. Şu an bulunduğun noktaya gelmek için nelerden fedakarlık ettin?

Düzgün bir çizgide ilerlemek uğruna verdiğim emek, bir yerlere gelebilmek için yapılan fedakarlıkla aynı şey benim için. Kimisi kolay yolu seçer, kimisi benim gibi zoru seçip mücadele eder.

Kariyerinden unutamadığın anın ya da şarkın var mı?

Çok anılarım oldu elbette, fakat beni en etkileyeni kariyerimde ilerleme yolunda değil de daha henüz yolun başındayken duayen müzisyenlerin beni sahneye yetiştirme süreçlerindeki anılardır. Unutamadığım şarkı ise hayatımda ilk defa sahneye çıkarken okuduğum “Meyhaneci Sarhoşum Bu gece”dir…

Bazı sanatçıların sahne öncesi ritüelleri vardır. Senin kuliste olmazsa olmazların var mı?

Elbette; parfüm… Çünkü ben gazino kültürü ile yetişen son jenerasyondanım. Daha ben sahneye gitmeden parfüm kokum gitmeli.

En beğendiğin sanatçılar kimler? Türkiye’deki sanat / sanata bakış açın nasıl?

Tabii ki “sanatçı” titrini hak edenleri beğeniyorum. Zeki Müren, Ahmet Özhan, Gönül Akkor, Nesrin Sipahi, Mine Koşan, Kamuran Akkor ve Muazzez Ersoy…

Günümüzde sanat yapmaya çalıanlar değil, sanatı rezil edenler maalesef para kazanıyor ve gündem oluyorlar. Halk her şeyin farkında, bu kirlilik bir gün elbette yerini tertemiz bir sanata bırakacak.

Sanat dünyasında çok güçlü duruyorsun. Tek başına bunları yapmak zor olmadı mı?

“Zor” kelimesinin anlamını ben daha 9 yaşımda Almanya’dan köye halamlara gönderildiğimde öğrenmiştim. Frankfurt gibi bir metropolden bitin, pirenin içinde, ahırın üstünde yaşamak, hayvanlara çobanlık yapıp, küçücük ellerle kendir yolmaya çalışmak. Ve daha neler neler.

Ama zor neydi biliyor musun? Anne, babaya en çok ihtiyacı olduğu yaşta onlardan ayrı olup köyün çocuklarının ” bu da analı babalı öksüz Alman’cı” diye dalga geçmeleriydi. Yani sonrasında sanat dünyasında yaşadığım zor olan hiç bir şey anne babadan ayrı olmak gibi zor gelmedi bana, her zaman dik durdum.

2500’den fazla şarkıyı ezbere okuyorsun. Çince, Japonca, Hintçe, Azerice, Arapça, Farsça, Almanca, İngilizce ve doğal olarak türkçe dillerinde sanatını icra ediyorsun. Bu kadar dilde şarkı söylemek nasıl bir duygu?

Müziğin evrensel olduğunu ve aslında dili olmadığını varsayarsak söylediğim şarkıları da dillerinden dolayı değil melodisi hoşuma gittiği için ezberleyip söylüyorum. Sahnedeyken yabancı bir misafire süpriz yapmak ve karşıdakinin gözlerindeki sevinci görmek inanılmaz keyif veriyor bana.

Ses sanatçısı olmak isteyenlere önerilerin neler? Sana ilham verenler nedir?

Eğitim şart :), zira sesim güzel olmasına rağmen sahnenin bir çok gerekliliklerini varsayarak 6 (altı) yıl Türk Müziği konservatuar eğitimi aldım. İlhamım da hep müzik oldu. 

Müzik hayatına dolu dizgin devam eden Deniz Gençay başarılar seninle olsun. 

YSM

15 Ağustos 2018 Milliyet Yaşam 

DENİZ GENÇAY KİMDİR?

Deniz Gençay; Frankfurt’da doğup, Türkiye’de yetişti. Okul yıllarında hem müzik korolarında yer aldı, hem de lisanslı hentbol, basketbol oyunculuğu yaptı. Öğretmenleri, çevresi tarafından bir hayli medeni cesareti yüksek bulunan başarılı sevilen bir öğrenciydi. Profesyonel anlamdaki müzik hayatına Ankara Altınnal Gazinosu’nda bir çok ünlü ismin alt kadrosunda sahne alarak başladı. Üstün sahnesi ve repertuarı ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarıp 3 (üç) ay içinde daha 19 yaşındayken assolistler kervanına girdi. Bir taraftan sahne yaparken bir taraftan da 6 (altı) yıl konservatuar eğitimi aldı.

Amerika, İngiltere, Irak, Azerbaycan, Kıbrıs ve birçok Avrupa ülkelerinde konserler verdi. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok konser ve sahne çalışmaları yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Albüm ve single çalışmaları

2003 ‘Bölüştük Aşkı’ (Yönetmen Halil Karaduman)

2009 ‘ Aşıksan Gel’ (Yönetmen Fahri Karaduman)

2011 ‘ Tam Kıvamında’ (Yönetmen Şehrazat)

2017 ‘Aşk Bir Ateş (Yönetmen Necip Gülsün)

2018 ‘Üzdünüz Beni Yıllar’ (Yönetmen Doğan Akpençe)

2019 ‘Mavi Boncuk’ ( Yönetmen Fırat Özbaylar) 

2019 “Saymadım Kaç Yıl Oldu” ( Yönetmen Erkan Nas) 

 

Yorum yok

Yorum Yazın