Reflü Deyip Geçmeyin!

Ağustostan eylül ayına kadar yaşadığım tatsız bir dönem var. 28 gün boyunca yaşadıklarım bende kalsın. Hala sindiremedim ki yazıya dökmekte zorlanıyorum. Ama sonuçta o, bu , şu derken yaşadığım tüm streslerin sebebi “reflü” çıktı. Şimdi reflü size ne olacak canım basit mide sıkıntısı gibi gelebilir. Ama kazın ayağı öyle değil. Reflü ciddi bir hastalık ve ben kendisinden muzdaribim. Hatta gitmesi için elimden geleni fazlasıyla yapıyorum diyebilirim.

Geçtiğimiz günlerde arkadaşım Esra Kaftan ve Medine Budak ile bir araya geldik. Her ikisi de Central Hospital’de yönetici olarak çalışıyor. Laf lafı açtı ve kendilerinden reflü ile ilgili detaylı bilgi paylaşmalarını istedim. Beni kırmadılar ve hazırlayıp gönderdiler. Bu yazı giriş yazısı olsun . Ben size sonra neler yaşadığımı yazayım. Okuduktan sonra benim deneyimlerimi okuyunca aa aaa olacaksınız. Bu sebeple bu hastalığa karşı farkındalık önemli. 

Allah dert verip, derman aratmasın demişler. Siz siz olun reflü deyip geçmeyin.

YSM-Reflüyle arası bozuk 🙂

Opr. Dr. Mehmet Mustafa ALTINTAŞ

Central Hospital arşivinden

YEDİKLERİNİZ REFLÜYE NEDEN OLABİLİR?

Son yıllarda adı sıkça duyulan hastalıkların başında reflü geliyor. Reflüye sebep olan birçok durum olabildiği gibi en çok yanlış ve düzensiz beslenme sonucu ortaya çıkıyor. Tedavi edilmediği ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Central Hospital’dan Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Mehmet Mustafa Altıntaş, reflü hastalığı hakkında merak edilenleri, tedavi ve korunma yöntemlerini anlatıyor.

Yanlış ve düzensiz beslenme reflüye sebep olabilir

Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH), mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması sonucunda oluşan ve yaşam kalitesini bozabilen bir hastalıktır. Reflü çeşitli nedenlerden dolayı oluşabilir. Özellikle yanlış ve düzensiz beslenme bu hastalığın oluşumunda büyük rol oynar. Ayrıca sağlıksız yaşam tarzı, bilinçsizce yapılan diyetler, sigara-alkol gibi kötü alışkanlıklar ve uyku düzensizliği gibi faktörler de reflüye sebep olabilir. Ayrıca mide fıtığı, mide çıkışında darlıklar, alt yemek borusu adalesi gevşekliği gibi yapısal nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi, şişmanlık ve hamilelik de reflüyü tetikleyebilir. 

Reflünün, toplumda görülme sıklığı tam olarak tespit edilemese de, haftada 1 kez reflü sorunu yaşayan kişiler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, toplumun yaklaşık yüzde 20’sinde görüldüğü saptanmıştır. Reflü oluşumunda, erkek ve kadın arasında belirgin bir farklılık da yoktur. 

Yemekten 30 dakika sonra yanma başlar

Reflü olan mide sıvısı; asit, pepsin ve safra tuzları ile karışan besinleri içerebilir. Göğüs arkasında oluşan yanma hissi (heartburn), sırt bölgesine ve boğaza yayılabilir. Bu yanma yemeklerden 30 dakika sonra başlar. Hasta egzersiz yaptığında veya öne doğru eğildiğinde artar. Reflü ayrıca aşırı geğirme, hazımsızlık, uzun süreli öksürük, kusma, geceleri boğulma hissi, sırt ağrısı, ağza acı ve ekşi suyun gelmesi, ağza kötü kokunun gelmesi, diş çürükleri, kronik farenjit, boğazda yanma hissi ve ses kısıklığı gibi belirtilerle kendini gösterir. 

Fizyolojik olarak her kişide reflü görülür

Reflü, fizyolojik olarak her yaş grubundaki insanda görülür ve genellikle çoğu kısa süreli ve belirtisizdir. Özellikle yemeklerden sonra bir miktar reflü oluşabilir ve bu durum çok kısa sürer. Sağlıklı kişilerde özellikle yemek sonrası ortaya çıkan fizyolojik sınırlardaki bu reflü, normal olarak kabul edilir. Ancak fizyolojik reflülerin sayısının ve süresinin aşırı olması yemek borusunda hasara neden olabilir.

Fizyolojik sınırları aşarak semptomların ortaya çıktığı ve yaşam konforunun etkilendiği aşamada ise hastalık belirtileri görülmeye başlanır. Reflünün ortaya çıkardığı bu semptomlar, mide içeriğinin ve asidinin yemek borusuna zarar verici etkilerinin başladığını işaret eder. Bu tablo gelişince öncelikle tıbbi değerlendirme, özel testler ve gastroskopi sonrası uygun tedavinin planlanması gerekir. 

Reflü bazı hastalıklara yol açabilir

Reflüye bağlı olarak ülser, sindirim kanalı kanamaları, yemek borusunda delinme ya da darlık ve yemek borusu iltihabı (özofajit) da gelişebilir. Ayrıca çocuklarda büyüme-gelişme geriliğine, akciğere mide sıvısı kaçmasına bağlı zatürreye, anemiye, larenjit, farenjit, bronşit, astım gibi solunum yolu hastalıklarına ve yemek borusu kanserine zemin hazırlayan barrett hastalığına yol açabilir.

Sakıncalı yiyecek ve içecekler

Reflüye neden olan ve reflü hastaları için sakıncalı olan bazı yiyecek, içecek ve maddeler vardır. Bu sebeple başta fast food tarzı çabuk hazırlanan yiyecekler olmak üzere; kızartılmış gıdalar, yağlı etler, asitli içecekler, tam yağlı süt ürünleri, domates ve portakal gibi asidik özelliği olan besinler, çikolata, baharat, kafein, alkol ve sigara tüketiminden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Yemek öğünlerinin az ve sık olmasına da özen gösterilmelidir.

Yemek sonrası hemen yatmayın

Beslenme alışkanlıklarının yanı sıra dikkat edilmesi gereken bazı durumlar da vardır. Yemekten sonra hemen uzanılmamalı, yatarken de yüksek yastık kullanılmalıdır. Ayrıca kilo almaktan kaçınılmalı veya ideal kiloya inilmesi gerekir. Reflü hastalarının karın içi basıncını artırabilecek korse veya sıkı kemer takması, dar ve beli sıkan giysiler giymesi, öne doğru eğilerek ıkınması da reflüyü artıracağından çok dikkat edilmelidir. Her türlü stres, mide ile ilgili sıkıntıları artırabilir. Aspirin ve diğer ağrı kesici ilaçlar gibi mukozaya zarar veren ilaçlar ile teofilin, antikolinerjikler ve kalsiyum antagonistleri gibi alt yemek borusu sfinkter basıncını azaltan ilaçlar da tedavi esnasında kullanılmamalıdır. Alınacak bu yaşamsal önlemlerle yemek borusunun mide asitine maruz kalması azaltılabilir. 

Tedavisi mümkün

Gastroözofageal reflü hastalığı, yemek borusu ve yemek borusu dışında yarattığı sorunlar sebebiyle yaşam konforunu önemli seviyede azaltır. Ancak günümüzde tanısı konduktan sonra önleminin alınması ve tedavisi mümkün bir hastalıktır. Tedavi planlanırken, başlıca semptomların giderilmesi ve komplikasyon gelişiminin önlenmesi amaçlanır. Cerrahi yöntem her zaman en son seçenek olarak düşünülür.

İlaç bırakıldığında şikayetler tekrar edebilir

Tedavi seçeneklerinden birisi ilaç tedavisidir. Mide asidini kontrol altına alacak ya da salgısını azaltacak asit giderici (antiasit) ilaçlar kullanılır. Bu sayede yemek borusuna kaçan asit miktarı azaltılır. İlaçla tedavide birçok reflü hastasında olumlu sonuçlar alınabilir ancak ilaç bırakıldığında şikayetler tekrar ortaya çıkabilir. Mide kapağındaki sorun ortadan kaldırılmadığı için ilaç tedavisi her zaman kesin çözüm olmayabilir. 

Tekrarlayan göğüs arkası yanmaları olan, yaşam düzenleyici tedbirlere rağmen semptomları geçmeyen, kısa süreli tedaviye rağmen şikayetleri sıkça tekrarlayan hastalarda uzun süreli tedavi gerekir. Gastroözofageal reflü hastalarının ancak yüzde 30’u ömür boyu ilaç içmek zorunda kalır. Sürekli ilaç kullanmanın yan etkileri ve maliyet problemleri düşünüldüğünde, bu hasta grubunda kalıcı tedavi sağlayan laparoskopik reflü cerrahisi tek alternatif olarak kabul görmektedir. Günümüzde laparoskopik cerrahi ile başarı oranı yüzde 90’ın üzerindedir.

Hastalık kontrol altına alınamıyorsa anti-reflü cerrahisi uygulanır

Diğer bir tedavi şekli ise cerrahi operasyondur. Alınan önlemlere ve ilaçlara rağmen hastalık kontrol altına alınamıyorsa anti-reflü cerrahisi yani laparoskopik cerrahi uygulanır. Ayrıca yemek borusu yüzeyinde ileri derecede hücresel değişiklik (baret özofagusu) gösteren kişilere ve özellikle de genç yaş grubundaki hastalara bu tedavi şekli uygulanır. Günümüzde laparoskopik reflü cerrahisi ile mide girişindeki açıklık kapatılır (hiyatal açıklık) ve onu takiben funduplikasyon denilen mide fundusu, yemek borusu etrafına sarılarak sabitlenir. Laparoskopik olarak en fazla kapalı reflü ameliyatı (nissen funduplikasyonu) uygulanırken farklı açılarda sarılma işlemi de yapılır.

Central Hospital Hakkında:

Güvenilir sağlık kuruluşu denilince akıllara ilk gelen hastane olmayı hedefleyen Central Hospital; İstanbul, Anadolu yakasının merkez noktasında yer alan Kozyatağı’nda 18 yıllık tecrübesiyle bir dünya hastanesi olma yolunda ilerlemektedir. Central Hospital, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen ISO 9001 Kalite Yönetim ve ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti belgelerine sahiptir. Sağlık Bakanlığı tarafından “Bebek Dostu Hastane” unvanına sahip olan Central Hospital, çağdaş tıbbın hemen her dalında yılda 200 bin hastaya sağlık hizmeti sunan, yüksek standartlardaki hizmetini, profesyonel ekibi ile gerçekleştiren güçlü bir kuruluştur.

 

Yorum yok

Yorum Yazın