Facebook ve ben ve diğerleri……

Merhaba,

Facebook, friendfeed, twitter, zoptik , Xing, Fotokritik, Netfotograf, etc bir çok sitede yer alıyorum. Hem de Yeşim Şahin ve Yeşim Mutlu olarak. Malum evlenmeden önce Yeşim Şahin olarak yazılarım fotoğraflarım bir çok yerde yer alıyordu hala da alıyor.

Sadece şunu söylemek istiyorum taklitlerimden sakının 🙂 Şaka bir yana gerçekten fazlasıyla mail aldım ve o Yeşim sen misin geyiğini ben de yaşadım.

Yeşim Şahin olarak (ki kızlık soyadım) http://www.yesimsahin.com da bana aittir ve orada yazılarım ve aşka bakışım yer alır. İzedebiyatta yazarım, orada burada haberyenigünde yazarım 🙂

Heykeltıraş Yeşim Şahin Öç ile, öğretmen endüstri müh ve diğerleri ile alakam yoktur. Resmi bloğum burası .

Yeşim Mutlu olarak da karıştırılıyorum. Eşim de Hüseyin Mutlu, Kızım da Maya Su Mutlu (27 aylık) . ODTU mezunu değilim, yine öğretmen değilim, blogspot blog benim değil…

Sizlere facebook gruplarimi yaziyorum karışıklık bitsin allah herkesi kendine saklasın çünkü herkes özel herkes harika işler yapiyor. Bir de beni diğer Yeşimlerle karıştırıp mailleri göndermeyin sonra ben maillerini bulup gönderemiyorum 🙂

Facebook Grup

ysmfoto


İnternet böyle bir şey… O sandığınız kişi bazen o olmuyor.

ve MEVLANA ile bitirmek istiyorum. Bu yazı tüm Yeşimlere ithaftır…

Simdi sen “su” oldugunu düşün.
Su kadar ozel, su kadar faydali ve su kadar cok, tukenmez…
Inaniyorum ki gercekten de öylesin.
Ama ister cesmelerden dokul, ister goklerden yag, ister nehirler dolusu ak;
dibi olmayan bir kovayi dolduramazsin.
Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın. ..
Unutma; daha cok bagirdiginda daha cok dinlenmezsin. .. Gurultununparcasi olursun sadece!..
Suyun yaninda olanlar suyu en az icenlerdir.
Cunku; “Su nasılsa burada, luzum yok ki suyu kana kana icmeye” diye düsünürler.. .
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hic bir hayvan, irmagin gürültüler koparan yerinden su icmeye calismadi simdiye kadar.
Hepsi, hep sabahin en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek icin gittiler ve sakin sakin ihtiyaclarını giderdiler; Onlar icin en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda…
Sen, hep bir su oldugunu düşün.

Su gibi guzel, su gibi yararli, su gibi vazgecilmez. ..
Ve su gibi hayat kaynagi oldugunu dusun.
Ama su gibi yasatıcı ol ; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü degil!..
Sen bir su ol… Ama rahmet ol; afet degil!
Su isen tarlalarini basma insanlarin, yuvalarini yikma, ocaklarini sondurme;
Sana “felaket” denmesin!
Su isen bir bardaga sigabil ki; damarlara giresin!..
Su; yüce Allahın insanlar icin yarattıgı en büyük nimetlerden biri…

Ve suya benzedigini unutma! Su gibi ozel, su gibi guzel, su gibi faydali,
su gibi luzumlu ve su gibi bitmez-tukenmez oldugunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabilecegin gibi, su gibi de “kıyametler” koparici olabilecegini unutma…
Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet degil!
Vadiler varken onunde ve ovalar varken yayilabilecegin; kucuk ırmaklara ayırabiliyorsan kendini
ve bardaklara bolebiliyorsan, hayat verirsin cevrene.
Ve yasayabilirsin dünya dönmesine devam ettigi müddetce…
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kacilan olursun seller,afetler gibi…
Tercih elindeydi hep ve hep de “senin” ellerinde olacak…
Ya tutmayi ogreneceksin dilini veya hic durmadan konustugun icin,
sadece bombos ve anlamsiz sesler cikartan birisi oldugunu zannettireceksin cevrendeki insanlara!
Ama yapman gereken şu degil mi?
Düsüneceksin ne zaman ne soyleyecegini.
Düsüneceksin kimin dinleyip dinlemedigini, kimin anlayip anlamadıgını.
Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarini anlatabildigini. ..
Hatta anlayanların anladiklarinin da senin anlattıklarının ne kadarıoldugunu dusuneceksin. ..
Ve konusmak icin en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri secmeye calisacaksin. ..

Ahmak olmayan yolcularin, onceden aldıkları biletleri ceplerinde oldugu halde,saatlerini kontrol ederek, vakit yaklastiginda, vapurun kalkacagiiskelede hazir olmalari gibi,
sen defikrini bildirecegin kisinin “kıyıya yanasmasını” bekleyeceksin !..
Demeyeceksin; “Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da osaniyede gelmek zorunda!..”
Demeyeceksin; “Ben aklıma geleni aklıma geldigi bicimde söylerim.
Karsımdaki de degil duymak, degil dinlemek, anlattıgımdan bilefazlasini anlamak zorunda!..”
Keske oyle olsaydı.
Keske haklı olsaydın, ama maalesef degil…
Ağzını açıp”Selaleden dökülen suyu” icmeye calisan bir tavsan gordun mu hic?..
Veya onune cıkan agaclariıdahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye ugrasan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile icebilmek icin suyun durulmasini bekler; beyni olan her yaratık gibi!
Hadi… Sen simdi “su oldugunu” düşün, ve kendini “su gibi” hisset…
Su gibi ozel, su gibi guzel, su gibi berrak, su gibi yararli…
Su gibi hayat kaynagi ve su gibi bitmez-tukenmez oldugunu hatirla…
Ama yine su gibi “bir küçük bardagın icine” sıgdır ki kendini;
girebilmeyi öğren insanlarin damarlarına.
Hayat ver…
Vazgecilmez ol !..

MEVLANA

1 Yorum
  • ingilizce
    03 Ekim 2009 saat 00:42

    Epey karışıkmış 🙂

Yorum Yazın