Dr. Sedef Bingül’den “Sağlığın Doğru Şifreleri”

Sağlık, hayatımızda her zaman iyi dileklerin en başında gelir. Biliriz ki sağlığımız yoksa diğer tüm değişkenler anlamsız kalır. Günümüzde herkes sağlıklı yaşamak, genç kalmak, iyi hissetmek ve fit olmak istiyor. Bir de sosyal medya etkisi var ki sormayın. Sürekli değişimlere ve popüler bilgilerin yayılmasına kucak açıyor.

Bilgiye ulaşmamız artık avucumuzun içinde. Tüm Dünya’da olduğu gibi haberciliğin tüm alanlarını etkileyen sosyal medya “sağlık iletişimini” de çok etkiliyor. Sağlıkla ilgili bilgi kirliliği had safhaya ulaşmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre internet kullanımında ilk sırada sosyal medya yer alıyor. Hemen ardından haber siteleri ve sağlık bilgileriyle ilgili aramalar ilk üçte yer alıyor. Uzman olmayan kişiler dahi konunun uzmanı gibi bilgi paylaşabiliyor. Geçmişte kalmış olsa da uzun yıllar sağlık sektörüne emek vermiş biri olarak doğru ve en sağlıklı bilginin işin uzmanlarının paylaşması gerektiğine inanıyorum.

Fotoğraf Seyit Aydoğan

Dr. Sedef Bingül ile “Yaratıcı Yazarlık Atölyesi” eğitimine başladığım ilk gün tanıştık. Doğal olarak sevgili Hocamız Mario Levi ve yazarlık atölyesine katılan kişilere kendimizi tanıtırken bir tıp hekimi olan Sedef, kendi hikayesini paylaşırken yakın zamanda çıkacak kitabından da bahsetmişti. İlk dersin ilk molasında sevgili Dr. Sedef Bingül ile ayak üstü sohbet ederken; kitabıyla ilgili kararsız olduğu bir bilgiyi paylaştığında “Deli misin sen, ne duruyorsun” dediğim an bu satırları yazacağımı henüz bilmiyordum.

12 haftalık eğitim geride kalırken Dr. Sedef Bingül ile çok ortak yönümüz olduğunu keşfettik. Sevgili Sedef’in, eşimin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi dönem arkadaşı olması tanışmamızın asla tesadüf olmadığını bir kez daha bize gösterdi. O günden bugüne çok keyifli, çok güzel anılara sahibiz.

Sedef’ciğimin kitabını viral bir enfeksiyon geçirirken iki günde okudum. Açıkçası sağlık kitaplarına karşı her zaman önyargılıyımdır. Sıklıkla popüler bilgilerin paylaşıldığı bu kitapları okuduktan sonra bir kenara koyar, sonrasında göz atma ihtiyacı hissetmem. Sedef’in kitabını beni şaşırttı. Kendisine de söylediğim gibi başucu kitabı olarak sürekli göz atacağım. Doğru bilginin paylaşılması mühim. Hele ki doğru bildiğimiz yanlışları anlatması çok daha mühim.

Okuduğum ve ilgimi çeken kitapları Instagram’da #ysmreads etiketiyle paylaşıyorum. Sedef’in kitabıyla ilgili merak ettiklerim çok fazlaydı. Bu sebeple sadece instagramda paylaşmak bana yetmeyecekti. Kitap çıkmadan önce Sedef’e ilk röportajını yapmak istediğimi söyleyerek aylar öncesinden sözünü almıştım. Boğaz’ın en güzel mekanlarından Çırağan Kempinski’de hem merak ettiklerimi sordum, hem fotoğraflarını çektim. Sedef’e sürpriz yapmak istedim çünkü bu satırları okuduğunuz gün 14 Şubat, Sedef’in doğum günü 🙂

Yayın yönetmenim Hande Yüksel Aydın sürprizimde bana desteğini esirgemedi. Çooook teşekkür ederim.

Sedefciğim harika bir yaş olsun. İyi ki doğdun, iyi ki… Uzun yıllar hep dost kalalım. İyi ki…

Sedef’ciğim, öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Aslında kendimden söz etmeyi pek sevdiğim söylenemez ama kısaca insana, sevgiye, umuda değer veren, oldukça meraklı (ha ha ha) ve bundan sonraki yaşamımda araştırmalar yaparak, kitaplar yazarak insanlara sağlıkları konusunda yardımcı olmayı hedefleyen biriyim diyebiliriz. Tıp Fakültesi mezunu ve beslenme doktoralı, sağlıklı yaşam konusunda çalışmalar, araştırmalar yapmış bir hekim olarak bu kadar yıl boyunca edindiğim donanımla, edindiğim bilgileri, gözlemleri insanlarla paylaşmamın zamanı geldi diye düşünerek ilk kitabımı yazmaya karar verdim.

“Sağlığın Doğru Şifreleri” kitabın geçtiğimiz haftalarda bizimle buluştu. Kitap yazma fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

Kolay bir süreç olduğunu söyleyemem. Bunun en önemli nedeni doğruları yazmaya karar vermiş olmam. Daha önce yazılmış olanları tekrar etmek, herkesin ilgi gösterdiği konuları yazmak kolay yoldu. Ben zor olanı seçtim.

Kitabını bir solukta okudum. Bildiğim kadarıyla kitabın yazılma süreci üç yıl. Bu süreçte neler yaşadın?

Bu üç yıl boyunca iki binden fazla tıbbi araştırma ve çalışmalardan kaynak olarak yararlanarak, popüler trendlere kapılmadan, göz ardı edilen, önemsenmeyen oysa insan sağlığını olumlu veya olumsuz şekilde etkileyen faktörleri yazdım. Hatta etki altında kalmamak adına sağlık alanında yazılmış kitapları okumadım. Bu arada tıbbi araştırmalardan yararlandığım için elbette sık sık bilgileri güncellemem gerekti. Dediğim gibi kolay olmadı ama sonuçta tam da arzu ettiğim gibi tamamen orijinal bir kitap oluştu.

HERKESE TEK REÇETE YOK

Konu sağlık olunca hepimiz en doğru bilginin peşine düşüyoruz. Bilginin bu kadar çok paylaşıldığı zamanlarda “sağlıklı yaşam” için nasıl bir yol izlememiz gerek?

Öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor. Vücut bir denge ve düzen içerisinde çalışıyor. Kötü çevre ve yaşam faktörleri bu muhteşem dengeyi bozuyor. Dengeyi bozan kimi zaman iyi bilinen faktörler. Kimi zaman ise az bilinen, bilinse de önemsiz görülen etkenler. Bunların arasında daha sağlıklı olmak adına yapılan uygulamalar, bilinçsizce içilen haplar, her gün bir yenisi çıkan beslenme trendleri, milyon dolarlık pazar oluşturan ürünler bulunuyor. Oysa doğal olana ne kadar yaklaşırsak, dengeyi ve sağlık için gerekli ortamı o denli sağlamış oluyoruz.

Yıllarca yumurta yemedik, sonra yumurta aklandı. Günümüzde kahvaltıdan, akşam yemeğine, uyku ritminden, bağırsaklarımıza kadar bir sürü öneri, sonsuz bilgi akışı var. Bir hekim olarak sana sormak istiyorum gerçekten biz neyi doğru kabul edeceğiz?

Bu bilgi akışının ve takip eden trendlerin çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini biliyoruz. Bilim alanında yapılan çok değerli araştırmalar olduğu kadar, kitleleri peşinden sürükleyen ve bir süre sonra yanlış olduğu ifade edilen trendler de ortaya çıkabilir. Örnek verecek olursak glütenin zararlı olduğunun söylenmesi, milyon dolarlık glütensiz endüstri ürünleri pazarının oluşmasını sağladı. Bu söylem bizde de hemen karşılık gördü. Oysa son zamanlarda bilim insanları “Çölyak hastası” olmayan kişilerin özellikle kalp ve damar hastalıklarından korunmak için glüteni kesmemeleri gerektiği konusunda uyarılara başladılar. Gece geç vakitte pizza yemeye alışkın olan ABD toplumu, sirkadiyen ritmin keşfi ile gece geç yemek yemenin zararlarını anladıktan sonra bu kez gün içerisinde açlık süresini uzatarak veya haftanın belli günleri aç kalarak uygulanan aralıklı orucun yararlarını dile getirmeye başladılar. Oysa sirkadiyen ritim açısından en sağlıklı olan her gün öğünleri aynı saate yemek. Dengeli bir kahvaltının gece uykusuna ve dolayısı ile sirkadiyen ritme yardımcı olduğunu da çalışmalar gösteriyor. Ayrıca dikkat ve hafıza için de kahvaltının yararlı olduğu biliniyor. Oruç ise ülkemizde zaten dönemsel olarak uygulanıyor. Söylemeye çalıştığım bu tür bilgileri direkt olarak uygulamak yerine, kendi bünyemize ve kendi kültürümüze uygunluğunu sorgulamak. Özellikle 50 yaşından sonra beslenme ve yaşam şeklinde yapılan radikal değişikliklerin sağlık üzerinde daha fazla olumsuz etki yaratacağını unutmayalım.

SİZİ ROBOTLAŞTIRMALARINA İZİN VERMEYİN

Günümüzde çok yaygın uygulanan “botox” ile ilgili yazdıklarını okuduktan sonra bir daha “alnıma yaptırmasam mı?” diye düşündüm? Sence doktorlar bu yan etkileri neden söylemiyor?

Mesleğini özenle yapan hekimlerimizin bu tür uygulamalardan önce hastalarından gerekli bilgiyi aldıklarını düşünüyorum. Günümüzde maalesef hekim olmayan kişiler de böyle işlemler uyguluyorlar. Botoks bir toksindir. Herkese uygulanamaz ve yan etkileri vardır. Tıbbi amaçla kullanılması yan etkisi olmadığını göstermez. Botoks işlemlerinin üst üste yapılmayıp araya zaman konması, olabildiğince az miktarda uygulanması yerinde olur.

Sağlıklı, genç ve güzel kalmak için tek şifremiz olsa ne demek isterdin? Kitabı henüz okumayanlar sağlıklı, genç, güzel kalmak uğruna ne yapabilirler?

Yaptığım araştırmalar sonucunda sağlıklı, genç ve güzel kalmak için en önemli şifrenin uyku olduğunu gördüm. Kaliteli ve düzenli bir uyku sirkadiyen ritminizi düzene koyarak beden, zihin ve ruh sağlığınızı koruyacaktır. Gece boyunca uyku sırasında bedeniniz toksinlerden arınırken, beyninizin de toksinlerden temizlenmesini sağlayarak zihninizin sağlıklı çalışmasına ve hafızanıza katkıda bulunacaksınız. Güne keyifli başlayacak, stresle mücadelenizi kolaylaşacak, atıştırmalara gerek duymayacak, beslenme planınızı daha rahat uygulayacak, fiziksel olarak daha aktif olacak, egzersiz yapacak enerjiyi daha kolay bulabileceksiniz.

Muayenehane hekimliği yapıyor musun? İnsanlar sana nasıl ulaşabilir?

Muayenehanem yok. Sağlıklı, genç ve güzel kalmanın yollarının okumakla, eğitimle öğrenilebileceğini düşünüyorum. Doğruları yazmak, anlatmak ve bu şekilde insanlara yardımcı olabilmek arzusundayım. Umarım okuyanlar, dinleyenler yarar görür.

DR SEDEF BİNGÜL

İstanbul’da doğdu. Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden ve İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Bölümü, “Beslenme” dalında dört yıllık tezli doktora programından mezun oldu. İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları Bölümü’nde, Obezite Polikliniği’nde obezite-hastalıklar ilişkisi üzerinde araştırmalar yaptı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Washington DC, Fransa’da Paris’te çeşitli hastanelerde staj, araştırma, gözlem yaptı. Sağlıklı yaşam üzerine ilgisi nedeniyle Antiaging Tıbbı ve Koruyucu Tıp ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı çeşitli seminer ve kongrelere katıldı. Güncel araştırmaları, bilimsel çalışmaları yakından izleyerek edindiği bilgileri bu kitapta topladı. Dr. Sedef Bingül   “Antiaging Academy®”   kapsamında seminerler vermektedir.

14 Şubat 2020 Haberler.com 

 
Yorum yok

Yorum Yazın