Aşkın Kaç Takipçisi Kaldı?

Canım Cenkcim,

O kadar güzel bir yazıya imza atmış ki ben bu yazıyı izniyle hemen paylaşıyorum. Gün geçtikçe yalnızlaştığımız, nazarların ötesine geçtiğimiz hallerimiz.

Kendinizden çok detay bulacağınız bir yazı. Eh psikolog olmak böyle bir şey.. Keyifli okumalar.

YSM

Psikolog, DJ, Dost Cenk Erdem

Psikolog, DJ, Dost Cenk Erdem

Sosyal medya ile gümbür gümbür narsisizm ama bir o kadar da yalnızlık, memnuniyetsizlik ve haset geliyor.

Cenk ERDEM
cenkerdem@hurriyetkampus.com

Arkadaş edinmek, dargınlık gibi insani duygular yerine, listeye eklemek ve bloklamak gibi gayet duygusuz pratiklerle, bir muhabbet kurma becerisinden bile yoksun hale gelen yeni dönem gençlerinin durumu çok ağır. Yetişkinler de muhabbeti kaybediyor o ayrı. Koca adamlar, kadınlar da ne bulundukları yerde, ne arkadaşlarının gözünde ve sohbetinde olabiliyorlar; herkes oyuncak gibi ellerinden düşürmedikleri telefonlarında, sanal dünyalarında…

KONSER Mİ ÖNEMLİ REKLAM MI?

Akıl hocalarımdan sevgili arkadaşım Psikolog Dr. Nursu Marmara da “Bana gelenler arasında da görüyorum, herkes gittikçe yalnızlaşıyor” diyor. Yine konser ortamlarındaki hallerinden tutun, sosyal medyadaki tutumlarına kadar, hatta bana dertlerini paylaşmak üzere yazanların ifadelerine kadar da muhabbeti ve arkadaşlığı kaybettiklerini de gözlemleyebiliyorum. Misal ölüp bittikleri bir pop star konserinde, diyelim Lana Del Rey izlerken, hiçbir şarkının tadını çıkaramayacak kadar telefonlarıyla ve konserden çok, o konserde olduklarının reklamıyla meşguller. Konser öncesinde yanlarındaki arkadaşlarıyla sohbet etmiyorlar da, yanak yanağa acil fotoğraflar çekip, sonra o fotoğrafı en güzel, en havalı şekle sokup yayınlamakla velhasıl kendileriyle meşgul oluyorlar…

#ME ARIZASI

Instagram üzerinde istatistiklere göre en çok kullanılan hashtag’ler arasında 3 numarada yer alan #me üzerinden kullanıcılar “ben, ben, ben “ olurken, aynı zamanda kendilerini çok sever hallerine rağmen, kendilerini ve hayatlarını hiç beğenmez hale de geliyorlar. Herkes hayatının en keyifli ve en çekici anlarını göstermek için yarışırken, birbirlerini de yine farkında olmadan depresif hale getiriyorlar çünkü gördükleri o diğerlerinin şahane ortamlarından kendi hayatlarını daha az tatmin edici buluyorlar. Dahası en yakın arkadaşlar bile en güzel anlarında muhabbetlerinden de tatmin olamaz halde, en az birkaç tur telefonunu karıştırıyor. Diyelim güzel bir doğum günü buluşmasında ve ev partisinde bile muhabbetten çok muhabbet sırasında çekilen en çekici fotoğrafları instagram ortamında yayınlama telaşında oluyor herkes. Sosyal medya sinsi sinsi mutsuz ediyor ve yalnızlaştırıyor herkesi. Bunu yapan sadece instagram değil, al birini vur ötekine…

HASETTEN ÇATLATIYOR

Instagram, Facebook’la karşılaştırıldığında depresif hali daha fazla tetikleme potansiyeline sahip. Kullanıcı ister istemez sadece arkadaşlarının değil ayrıca tanımadığı onlarca kişinin fotoğraflarına da şöyle bir bakarken, öncelikle hemen herkesin hayatının pek harika olduğu yanılgısını yaşıyor. Kullanıcı yabancı olduğu bazılarının fotoğraflarını beğenmesinden de yola çıkarak bambaşka hayatlara ve güzel fotoğraflara bakmakla kalmıyor, birilerinin beğenmesiyle gördüğü ilgiden çok kolay etkilenir hale geldiği gibi, arkadaşlarının fotoğraflarını beğenip beğenmemesiyle de onaylanma zaafını şiddetlendiriyor ve çok alıngan hale gelebiliyor. Onaylanma zaafı, aşırı alınganlık, klinik açıdan narsisizmin tipik özellikleri olduğu halde hemen herkesin sosyal medya ile ilişkisinde fena halde yaygınlaşıyor.

TEŞHİR NORMALLEŞİYOR

Elbette narsisizmin sınırları da değişiyor. Herkes kendi hayatını yayınlıyor ve kendini teşhir etme normalleşiyor, kendini teşhir ettikçe teşhir eden diğerlerinin güzel fotoğraflarından ötürü kendini sevme becerisi aslında uçup gidiyor. Tipik bir narsist gibi kişi instagramda hem en çok kendini beğeniyor ve aslında kendini hiç beğenmiyor ve 2 beğenme eksik kalsa kalbi kırılıyor. San Diego State Üniversitesi’nden Jean Twenge’in yaptığı bir araştırmaya göre narsisizm ve sosyal medya arasında yüksek bir bağ var. Ancak hem narsistler sosyal medyada kendilerini beğendirmeye uğraşıyor hem de sosyal medyada oldukça kendini beğendirme çabası artıyor. Hem herkes kendi ile daha çok meşgul hem de herkes kendi içinde gittikçe yalnızlaşıyor.

En güzel duygular bloglanıyor

Instagram ile ilgili bir makalede, Berlin Humboldt Üniversitesi’nden Hanna Krasnova, “Arkadaşınızın güzel fotoğraflarını gördüğünüzde, daha güzelini siz koymaya çalışıyorsunuz ve sonra arkadaşınız sizin fotoğraflarınızı görüyor ve daha güzelini koymaya çalışıyor” diyor. Instagram gittikçe kendini satmaya ya da daha şık söylemek gerekirse herkesin kendi promosyon çalışmasına dönüşüyor. İş böyle olunca elbette sosyal medya gerçeklikten giderek kopuyor.

Vitrin tamam da ya arkası

Instagram’ın bir fena tarafı da yayınlanan fotoğrafın etrafında neler olup bittiğini aslında bilmiyor olmak; diyelim kişi şık bir organizasyondan fotoğraf koyuyor ama kimbilir belki de patron o organizasyonu burnundan getiriyor. Nişana giden bir genç kadının neşe saçan ve şık ortamdaki fotoğrafı büyüleyici bir gece gibi hissettirirken, belki o genç kadın çok yalnız hissediyor ve bütün arkadaşlarının nişanlarına, düğünlerine gittiği bir dönemde o gece hiç öyle fotoğraftaki gibi keyifli değil…

Takipçin fazlaysa değerlisin

Arkadaşlar da bir telefon açıp hatır sormaktan uzaklaşıyor ama koyduğunuz fotoğrafları beğeniveriyor ya, arkadaşlık halloluyor. Amerika’dan sıradan bir lise öğrencisinin 45 bin takipçisi olup, her fotoğrafını ortalama 2 bin 3 bin kişi beğenirken, youtube izlenme rekoru kıran herhangi bir videodaki mizah, ilginçlik, yetenek veya herhangi bir parıltı da gerekmiyor. Buna rağmen pazarlama ve tanıtım işi yapanlar için takipçi sayısı fazla olan ayrıca değerli hale geliyor. Aşkın kaç takipçisi kaldı, yalnızlığa kaç retweet?, içtenlik ne kadar beğeni alıyor bilemiyorum ama en güzel duygular bloklanıyor.

YALNIZLIK VE HASET

Facebook hakkında 600 kullanıcı üzerinde yapılan bir bilimsel çalışmada Humboldt Üniversitesi ve Darmstad Teknik Üniversitesi’nin Facebook ile ilgili incileri fena:

* Her 3 kişiden biri siteyi ziyaret ettikten sonra kendini daha kötü hissediyor ve hayatlarıyla ilgili memnuniyetsizlikleri artıyor.
*Arkadaşlarının mutlu anlarının fotoğrafları, tatillerinden ne kadar keyif aldıkları, mutluluklarını paylaştıkları yorumlar ve hatta sadece evcil hayvanlarıyla güzel anlarının fotoğrafları bile kıskançlık uyandırıyor.
* Facebook’ta en çok zaman harcayanlar arkadaşlarından en izole ve depresif olanlar. Velhasıl sosyal medya ile yalnızlık artarken, haset içinde bir yalnızlık da büyüyor…

Yorum yok

Yorum Yazın