ADAYA…

 

Bozcaada

Ne zaman kendimi yalnız hissetsem, ne zaman moralim çok bozuksa, ne zaman bir şeyleri çok özlemişsem, ne zaman herkesten her şeyden kaçmak istesem hep o hayali kurarım.

Kimsenin kimsenin olmadığını düşlediğim her şeyi baştan keşfedeceğim, hayata yeniden başlayacağım o mavi adayı.

Her insan da vardır biliyorum. Bugüne kadar tanıyıp ta sohbet etme imkanı bulduğum kim varsa bir kere bu adayı konuşmuşuzdur. Bazı arkadaşlarımla adaya gidersek yanımıza ne alacağımızdan , bazı arkadaşlarımla böyle bir şey gerçekleşirse neler hissedeceğimizden, bazısı ile de o adaya gitmeye kalktığımız da yaşam düşlediğimiz kişi kim olur diye hayaller kurarız. Sonrasında da hani o adada kimse olmayacaktı sadece biz keşfedecektik diye düşünür , gülüşür ve yorumlar yaparız.

Yalnızlık içsel dünyaya açılan bir kapı sadece. Yaşadığımız çevreye bir bakalım; insanların çoğunun sadece kendilerinin dışındaki dünyaya bakarak yaşadıklarını göreceksiniz. Halbuki bizim dışımızda kalan dünyayı biçimlendiren kendi içimizdeki dünya, düşüncelerimiz, duygularımız , ümit ve ümitsizliklerimiz. Bu kapıyı açıp içeri girdiğimizde farklı farklı duygularla karşılaşırız. Süreç başlamıştır artık.

Aslında çözüm çok yakın, bizde içimizde. Sadece ne istediğimizi bilmek neye karar veriyorsak ne yapmak istiyorsak hemen yapmak ve acaba duygusunu atmak? Çünkü deneyimlerimiz, yaşadıklarımız , belki de kavgalarımız içsel dünyamızın verdiği tepkilerden oluşmuyor mu? Ne dersiniz? Sonuçta ortaya çıkan bilinçaltı ve biz. Başkası yok . Bu yüzden kendimiz kendimizin odak noktası olmalı ve yapıyorsam istiyorsam yalnızlığım için yapıyorum diyebilmek.

Haklısınız adayla ne alakası var seslerini duyar gibiyim. Alakası var çünkü hep hayallerimiz ıssız adaya düşersen yanına alacağın şey nedir sorusu üzerine döndü durdu. Oysa içimizdeki ıssız ada uzun zamandır keşfedilmeyi bekliyor. Yapılması gereken şeyleri yapmak için önce yapılmaması gerekenlerden kurtulmayı bilmeliyiz. Baskılardan kaçmayı isterken bunu o an için mi yoksa gerçekten isteyip istemediğimizi düşünmeliyiz. Eğer zorlama sonucu bu oluşuyorsa bunun kalıcı olacağını bir yana bırakmak gerek. Hiç aklınıza gelir mi bilmem; lise yılları… Zorlandığınız dersi düşünün Ya o dersten geçmişsinizdir ve o an öğrenmişsinizdir ama şimdi. Hiç sadece hiç…Akılda kalan ya da yok olan. Değişim için adamız için harcadığımız istek zorlanmadan olmalı kanımca.

Bir yerlerde okumuştum “Bir Düşünceye Ne Kadar Uzun Süre İnanırsanız, O Kadar Gerçektir ” kendime uygun buldum. İçimdeki adayı seviyorum, keşif başladı, paylaşımlar zamanla…

Mutlulukla kalın,

Yeşim Şahin 05/02/2001

Yorum yok

Yorum Yazın